Teknik adamlar genellikle işlerinin başında kalabilmek için mücadele verirler. Fakat “özel olanları” için bu mücadele biraz daha farklıdır, tıpkı Mourinho’nun birkaç aydır verdiği mücadele gibi. Onlar tarih kitabındaki konumları için savaşırlar. Son gelişmelerin ışığında Mourinho küçük bir darbe aldı bu mücadelede ve tabiri caizse ilk kez CV’sinde bu denli bir kötü iş tecrübesi olacak, ya da bu dönemi CV’sinden çıkarmayı dahi düşünebilir Mourinho. Peki bu özel adam ve Chelsea kadrosu bu duruma geldi?
Öncelikle; yakın tarihi çabuk unutma hastalığımız sebebiyle direkt hatırlayamıyor olsak bile Mourinho’nun Chealsea’si geçtiğimiz sezonu nispeten rahat bir şekilde ligin zirvesinde tamamlamıştı. Hatta ligin neredeyse yarısını namağlup tamamlayınca Ada basınında sıkça 2003-2004 sezonunun Arsenal’ına (nam-i diğer The Invincibles) göndermeler yapılmış ve bu başarıyı Chelsea’nin de tekrarlayabileceği tezleri ileri sürülmüştü. Neyse ki; 2014 Aralık’ında oynanan Newcastle maçıyla bu tezler işlevini kaybetti. Çünkü “dünyanın en iyi ligi”nde hücumu değil de savunmayı temel alan bir takımın yenilgisiz bir şekilde sezonu tamamlaması futbol adına çok hoş bir gelişme olmazdı şahsen.
Chelsea’ye dönecek olursak; bu sezonun başında da şampiyonluğun en büyük adaylarından biriydiler. Fakat bir şeyler oldu ve geçen sezonun tamamında sadece 3 kez bileği bükülen Chelsea bu sezon oynadığı her iki maçtan birini kaybeder hale geldi. Peki neydi takımı bu hale getiren?
Chelsea’nin ligde 15. sıraya kadar gerilemesini ve bu sürecinde akabinde Jose Mourinho gibi bir ismin kovulmasını olabildiğince komplo teorilerine girmeden, gündemde dolanan dedikodulardan bahsetmeden; saha içinde kalarak açıklamaya çalışacağım. Zaten piyasada yeterince “Costa ile Mourinho kavgalıymış.“, “Mourinho, antremanda Hazard’a saldırmış.” tarzı senaryolar var.
Jose Mourinho’nun Chelsea’sinin bu hale gelmesinin sahaya bakan ana üç etkeni var: birincisi orta saha mevkisindeki oyuncular. Chelsea kadrosunda orta sahadaki kilit oyuncuların neredeyse tamamı genç, daha doğru tabirle futbol olarak hala mesafe kat edebilecek pozisyondalar. Jose Mourinho yaz doneminde bu mevkilere takviye yapmayi -Pogba ismi hariç- hiş düşünmedi çünkü elinde 23-28 yaş aralığındaki Hazard, Oscar, Willian, Matic ve Fabregas var ve bu oyuncularn geçen sezon gosterdikleri başarılı performansın bir tık ötesine geçmeleri kimseyi şaşırtmayacaktı. Fakat böyle olmadı. Hazard ve Fabregas oldukça formsuz, Matic, Willian ve Oscar ise bu iki isim kadar olmasa da geçen yılın gerisindeydi veya sakatlıklarla boğuştu. Hal böyle olunca Chelsea’nin oyun planı nispeten bozuldu. Transferin son gununde Pedro’nun kadroya katilmasi da Mourinho’nun da bu isimlerin performanslardan yeterince memnun olmadığının bir göstergesi olarak algılanabilirdi aslında. Çünkü Chelsea yaz transfer dönemi boyunca Pogba ismi dışında neredeyse hiçbir orta saha oyuncusuyla yan yana anılmadı. Geçtiğimiz sezon Chelsea bu isimlerden gelecek yaratıcı hareketlerle gol buluyor ve geri kalan sürede de daha kontrollü bir futbol anlayışı ile oyunu tamamlıyordu. Fakat bu yıl Chelsea öne geçemiyor veya öne geçtiği maçlarda da oyunun kontrolünü rakibin ele geçirmesine dur diyemiyordu.
Mourinho’nun ekibinin bu hallere gelmesinin bir diğer nedeni ise stoper tandemi. Bu tez ilk duyulduğunda biraz aykırı gelebilir çünkü Terry ve Cahill dünyanın sayılı stoperlerinden ve geçen yılki şampiyonluğun belki de en önemli parçaları. Fakat bu ikili şu anda Avrupa’daki ana akım futbol anlayışına uymuyor. Nedir peki Terry ve Cahill tandemini tabiri caizse çağ dışı yapan? Bu iki oyuncu belki de dünyanin en iyi kademesini yapan, ikili mücadeleye giren defans oyuncularından. İkisi de birer savaşçı, yay üzerinden 120 km/h hızla gelen bir şuta vücutlarını hiç düşünmeden siper edebilecek, rakibin tekmesine kafa uzatacak türden hem de. Fakat artık futbol sadece topun olduğu bölgede oynanmıyor, haliyle savunma da sadece rakip sizin üzerinize gelirken yapılmıyor. Ya da savunma oyuncularından sadece savunma işlerini yapmaları beklenmiyor. Artık günümüz stoperlerinden rakibin ataklarını engellemesinin yanında bu atakları alan kapatma ve kaydırma yaparak daha başlamadan etkisiz hale getirmesi ve kendi takımı hücuma çıkarken topu daha verimli bir şekilde oyuna sokması bekleniyor. Barcelona’nın yıllardır dünyanın en iyi ön liberolarından biri olan Mascherano’yu stoper mevkisinde kullanmasının sebebi de bu. Tek tek düşündüğümüzde üst düzey iki stoper olan Terry ve Cahill birlikte oynadıklarında bu yönlerden noksan kalıyor. Mourinho da ilk bir iki maçtan sonra bunu görüp Terry’i -ki Terry 2014-2015 sezonundaki 38 lig maçında da 90 dakika sahada kaldı- yedeğe çekip yerine bu konularda nispeten daha iyi olan Zouma’yı oynatmaya başladı. Fakat bu hamle sağ bekteki Ivanovic’in de formsuz olduğu bir süreçte yeterince fayda vermedi.
Mourinho’nun kovulmasına kadar giden bu sürecin diğer bir faktörü de Diego Costa. Komplo teorilerinden, dedikodulardan uzak kalmaya çalışacağımı yazının başlarından belirtmiştim. Fakat Diego Costa’nın durumunun bunlardan biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Tottenham maçında yedek kulübesinde Mourinho’ya doğru t-shirt atması bu komploların neredeyse ilk kez somutlanmış haliydi. Bu tarz hareketlerin ve bu tarz oyuncuların kesinlikle takımı olumsuz etkileyeceği bir realite. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki; bu sezonun başlarında Diego Costa, Atletico Madrid dönemindeki ya da geçen sezonun başlarındaki gibi bir performans koyabilseydi olaylar bu kadar kötü yönde gelişmeyebilirdi.
Özetle; -ilk teknik adamlık denemelerini saymazsak- 2002’de Porto macerası ile bu maceraya atılan Mourinho ilk kez bu denli kötü bir süreç yaşadı kariyerinde. Bu olaylar, Mourinho için kesinlikle bir mağlubiyet değil; sadece kalesinde görmüş olduğu bir gol. Kaldı ki bu; farkla önde olduğu bir maçta yenilmiş bir gol. Hâlâ “Special One” ve hala dünyanın en iyilerinden biri. Son gelişmelerin ışığında önümüzde bizi bekleyen çok ilginç bir süreç olacak. Chelsea’nin başına kim gelecek, Mourinho nereye gidecek, Guardiola Bayern’den ayrılınca hangi takımla anlaşacak, yerine kim gelecek? Beyler, bayanlar; yakın tarihte Avrupa futbolunda kartlar yeniden karılabilir. Hazır olun.