14 Nisan 2011’de Resmi Gazete’de yayınlanan 6222 no’lu kanuna göre futbol müsabakalarında çıkan olaylar eskiden olduğu gibi kulüplere değil direkt kişilere mal edilecek ve kişiler para ya da seyirden men gibi cezalar alacaktı. Bu hükümlerin yerine getirilmesini sağlayacak olan güvenlik sistemleri ve altyapıları da kulüpler tarafından oluşturulacak ve takip edilecekti. Stadyumlarda hayata geçirilecek bu yeni sistemlerin aktif olması yani kanunun geçerli olması için ise kulüplere 3 yıl gibi bir süre tanınmıştı. TFF, kulüplerin bu yeni sistemin giderlerini kendi bütçelerinden karşılamasının kulüpler adına son derece masraflı bir iş olacağını öngördükten sonra bir ihale oluşturarak bütün sistemleri toptan yaptırma yolunu seçti. İhale sonucunda Çalık Holding grubuna bağlı olan Aktif Bank birinci çıktı ve takımlara her sene ödenecek garanti para gibi büyük yükümlülüklerle çalışmalara başladı. Aynı sıralarda TFF 6222’de geçen hükümleri daha da geniş çapta ele alarak Aktif Bank işbirliğiyle, daha önce İtalya’da da uygulanan fakat tribünlerin başlattığı boykot sonucu kaldırılan elektronik bilet sistemine geçilmesini uygun gördü. Buna göre maçlara gitmek isteyen 7 yaşından büyük her futbolsever Aktif Bank’a ait olan çeşitli kartlardan birini çıkartıp maç biletlerini veya kombinelerini bu kart üzerinden almak zorundaydı. Elektronik bilet sistemine geçilmesiyle amaçlananlar ise seyir zevkini korumak açısından seyircisiz maç cezasının rafa kaldırılması, şiddet ve küfür olaylarından sorumlu tribün gruplarının stadyumlara alınmamasıyla vaadedilen güvenli ortam, maç öncelerinde oluşan uzun bilet kuyruklarının ve karaborsanın önlenmesi gibi temel şeylerdi.
Bu aşamada literatürde geçen tanıtımları bir kenara bırakacak olursak, Türk futbolunda 6222 ve Passolig’e zemin hazırlayan olayların tüm dünyadaki stadyumlarda veya spor alanlarında olan, somut güvenlik planlamalarıyla ve gereken ilgi/alakayla aşılabilen veya belirli ölçülerde önlenebilen temel sorunlardan ziyade daha lokal ve daha siyasi içerikte olduğunun altını çizmek gerekir. 1980 darbesinin özellikle genç jenerasyon üzerinde yarattığı etki, gençlerin siyaset alanından spor alanlarına olan yönelimi olmuştu. Zaman içinde gelişen teknoloji ve artan stadyum/tesis sayılarıyla da gittikçe büyüyen seyirci profili 2000’lere doğru iyiden iyiye fanatik bir yapıya bürünmüştü ve saha içi/saha dışı olaylarla beraber holiganlık bu yıllarda tavan yapmıştı. 2000’li yılların başında siyasi içerikli pankartlar da tribünlere girmeye başlamıştı. Hükümet ve politik gündem zaman zaman tribünlerde pankartlarla ve sloganlarla protesto ediliyordu. Sürekli değiştirilen kurallar ve farklı ceza yöntemleri de tribünleri dizginlemeye(!) yetmedi. 6222’nin önünü açan en önemli olay ise 2011 Ocak ayının başında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TT Arena açılışında ıslıklanarak protesto edilmesiydi. Ardından gelen Gezi Parkı olaylarında tribün gruplarının aktif bir rol üstlenmesi de hükümeti oldukça kızdırmış, 6222’yi katı bir şekilde uygulamaya itmişti.
2014 Nisan ayında Beşiktaş-Fenerbahçe maçıyla uygulamaya konulan elektronik bilet sistemine karşı olan ve hala sistemi boykot eden hatırı sayılır derecede futbolsever de var. Passolig’e karşı olan taraftarların sisteme yönelik asla yanıtlanamayan basit soruları ve çekincelerine gelecek olursak; ilk olarak Passolig kartı çıkarma aşamasında taraftarların kimlik, adres ve fotoğraf bilgilerinin alınacak olması taraftarlar arasında Passolig’in “kitlesel bir fişleme” olabileceği düşüncesini oluşturdu. İkinci olarak ise boş zamanlarında sezonda bir ya da iki maça giden insanların ya da yakınlarını maça götürecek olan insanların bankaya başvurup bir kart çıkarmak zorunda olması, kart çıkarmanın ücretli olması ve kart ücretlerinin Aktif Bank’a gidecek olması taraftarlar tarafından hükümetin kendi içinde oluşturduğu bir rant olarak yorumlandı. Bunların yanında yurtdışından senede bir kez gelip maç izlemek isteyen gurbetçi vatandaşların veya turistlerin yanında 7 yaşından büyük her futbolseverin, maçlara gitmek için kart çıkarmak zorunda olması taraftarları Passolig sistemini sorgulamaya iten detaylardan sadece bazılarıydı.
Gelin hep beraber 2014-2015 sezonundan beri uygulanan elektronik bilet sisteminin dördüncü yılına girerken vaad ettiklerine ve gerçekleştirdiklerine bakalım:
SEYİR ZEVKİ YÜKSEK MAÇLAR VE DOLU STADYUMLAR?
Mali krizlerle ve kötü futbolla taraftarların iyice futboldan soğuduğu dönemde uygulanan Passolig’in seyirci ortalamasına yaptığı negatif etki oldukça açık. Elektronik bilet, uygulandığı ilk sezonda kapsamında olan liglerdeki seyirci ortalamasını %48 oranında düşürdü. Süper Lig’de Passolig’ten önceki sezon olan 2013-14 sezonunda seyirci ortalaması 12.131 iken Passolig’li 2014-15 sezonunda seyirci ortalaması 7.989 gibi komik bir rakama düştü. 2015-16 sezonunda ise 8.427’e yükseldi ve geride bıraktığımız 2016-2017 sezonunda tam açıklanmayan verilerle beraber bu rakamın en fazla 9000 civarlarında olduğu konuşuluyor. Şuan yaklaşık 3 milyon kişinin çıkardığı Passolig kartlarıyla yakalanan bu vahim seyirci ortalaması futbolu yönetenlere bir şeylerin ters gittiğini gösteriyor mu gerçekten merak konusu.
SEYİRCİSİZ MAÇ VE SAHA KAPAMA?
Passolig’in ortaya çıkışının en önemli sebeplerinden biri de seyircisiz maçları ve saha kapama cezalarını rafa kaldırmaktı belki fakat görünen o ki 6222’nin vaat ettiği bireysel ceza uygulaması pek de iyi işlemiyor. Zaman zaman değiştirilen saha kapama ve tribün kapama düzenlemelerinde dikiş tutturulamaması son derece büyük bir sorun aslında. Diyelim ki takımınızın kale arkası tribününe kombineniz var fakat geçen haftaki maçta stadyumda değildiniz ve kale arkasında küfürlü tezahüratlar yapıldığı gerekçesiyle kulübünüz bir sonraki iç saha maçı için tribün kapatma cezası aldı ve olaylar neticesinde kombinenizin olduğu kale arkası tribününe içinde olmadığınız bir olay yüzünden giremediniz. Ne kadar adil değil mi? Son olarak Beşiktaş’la Konyaspor arasındaki Süper Kupa finalinde çıkan olayları televizyon başında izleyen binlerce taraftarın ceza alarak daha öncesinde bilet aldıkları Beşiktaş-Antalyaspor maçına girememeleri bir hayli ironik bir durum ortaya çıkardı. Bir grup taraftarın sebep olduğu olayların diğer taraftarların maç izleme haklarını ellerinden alabilmesi sistemin kendi içinde yaşadığı çelişkilerden en önemlisi belki de.
ŞİDDET VE KÜFÜR SON BULDU, HOLİGANLAR STADLARA GİREMİYOR?
Taraftarlara güvenli maç izleme ortamı, küfürden ve şiddetten uzak stadyum atmosferi vaat eden Passolig’in çuvalladığı başka bir alan. Medyanın ve kamuoyunun yarattığı çirkin rekabet ortamını önlemek yerine müsabakalardaki talihsiz görüntüleri yalnızca taraftar gruplarına bağlayan futbol yöneticilerinin içleri rahat mı sormak gerekir. Tansiyonu yüksek maçlarda ve özellikle hemen hemen bütün tekli finallerde ortaya çıkan saha olayları sistemin başarısızlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Taraftarların aranmadan stadyumlara girdiği, delici/kesici aletlerin ve ekmek arasında stadyumlara sokulan yanıcı /patlayıcı maddelerin havada uçtuğu bir dönemde Passolig gerçekten bir şeyleri düzeltti mi yoksa insanlar sistemin arkasına sığındı ve her şey daha mı kötüye gitti sormak en doğal hakkımız sanırım.
STADYUM ÖNLERİNDE KUYRUKLAR BİTTİ, KARABORSA RAFA KALKTI?
Passolig’in bir başka güzelliği de hızlı altyapısı sayesinde taraftarları uzun bilet kuyruklarından ve fahiş bilet fiyatlarından korumaktı fakat işin özü pek de öyle olmadı. Hemen hemen her büyük maçta özellikle tek geçişlik kart standlarının önünde ve arızalanan turnike sistemleri neticesinde oluşan kalabalık, bilet devretmenin kolaylaştırılmasıyla karaborsanın hızla çıkış yapması Passolig’in sınıfta kaldığı başka bir alan daha. Bugün yüzlerce farklı web sitesi ve sosyal medya hesabından istenilen maça çok abartılı fiyatlarla bilet bulabilmek mümkün hale geldi. Bir kez daha teşekkürler!
Passolig’in gerçekten kime ve neye hizmet ettiğini çıktıkları her televizyon programında ve verdikleri her demeçte elektronik bilet sistemi hakkında güzellemeler yapan futbol yöneticilerine değil içinde olmadığı bir olaydan dolayı takımının her maç saatinde en yakın karakola gidip imza vermek zorunda olan taraftarlara, yanında kimlik olmadığı için 7 yaşından küçük olduğunu inandıramadığı özel güvenliklerce stadyuma alınmayan küçük çocuklara sormak en mantıklısı sanırım. Futbolu da tribünleri de özgür bırakın!
Kaynaklar:
- http://www.goal.com/tr/news/232/spor-toto-s%C3%BCper-lig/2017/01/19/31714022/passolig-s%C3%BCper-ligde-seyirci-ortalamas%C4%B1n%C4%B1-ne-kadar-etkiledi
- http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/128-dier-yazarlar/3377-sueper-lig-seyirci-says-passolig.html