İngilizler önümüzdeki 2018 Rusya Dünya Kupası için kendilerini en büyük favori olarak gördüğü mevsime girdiler. Hikayenin sonunu bildiğimizden, yaşanacak düş kırıklıkları bizim gibi farklı uluslardan olan sporseverleri yine şaşırtmayacak. Henüz kimliği oturmayan ve bireysel performansların belirleyici olduğu takımın başında ise Gareth Southgate var zaten. Bizim jenerasyonumuz onu Tuncay’ın hocası olarak, bir önceki jenerasyonlar da Euro 96’da kaçırdığı penaltı ile tanıyor. Yeni jenerasyon ise onu dominant İngiltere’nin tam anlamıyla mimarı olan futbol devrimcisi olarak tanıyacak.

Southgate’in o kaçan penaltı haricindeki kariyerine baktığımızda bizi iki etkileyici sayı karşılar, kendisi 475 kez Premier Lig’de sahaya çıkmasının haricinde 57 kez de milli formayı terletti. Oynadığı takımlarda istikrarı ile dikkat çekti ama Baudelarie’nin “ Bir zamanlar olduğum adamdan geriye kalanlar, onun hatırasını nasıl da saklıyor!” cümlesine nazire yaparcasına 2006 yılında UEFA Kupası’nı finalde 4-0 kaybettikleri maçta futbol hayatına noktayı koydu. Futboldan çok uzak kalmadı, kramponunu astığı gibi önce Boro’da teknik direktörlüğe başladı ve eş zamanlı olarak İngiltere’nin yine tarifsiz bir hayal kırıklığı yaşadığı 2006 Dünya Kupası’nda yorumculuk yaptı. Zaten gidişata bakıldığında, İngiliz olmasaydı muhtemelen Moacir Barbosa’nın acı dolu hayatını yaşayacaktı. 2006-2009 yılları arası teknik direktörlük yaptığı Boro’da Manchester City’yi 8-1 mağlup edip dikkatleri üzerine topladı ve başta Wenger olmak üzere önemli isimler tarafından övüldü. Şans işi ya bu, Tuncay ve Afonso Alves ile dikkatimizi çeken “Başarılı İngiliz”,  takımı küme düşürdü ve toparlama konusunda söz vermesine rağmen sezonun ilk çeyreği tamamlandığında kovuldu.

Hikayenin diğer tarafında yer alan İngiltere takımı ise insan formunda olsaydı muhtemelen ya hapiste ya da depresyonda olurdu. Düşünsenize, gelecek vadeden oyuncularınızdan biri çocuk istismarından dolayı hapiste ve pişman olmadığını hakimin olmadığı her alanda yineliyor. Yetmiyor, bel kemiği olarak görülen oyuncular köpek dövüşü, takım arkadaşının eşi ile ilişki yaşama ve bahis skandalları başta olmak üzere rezalet olarak tanımlanabilecek durumlarla karşılaşıyor. Hepsi bir yana, 2018’de onları son kez zafere taşıması beklenen en değerli yıldızları 30 yaşını gördüğü gibi çöküş yaşadı. Pek tabi, atanları gibi tutanları da hep sorunlu oldu. Kronik depresyona girip klinik asosyal tanısı konan da var 30 milyon kazandığı kariyerini 30 metreden gol yiyerek heba edip iflas edeni de. Komisyoncu teknik direktörden ise hiç bahsetmedim dikkat ederseniz. Kısacası farkında değiliz ama bizden bile daha kaotik bir futbol atmosferine sahiplerdi.

Bu iki tarafın aşk hikayesi daha önceden meyve vermemişti ve bence kısa vadede bu durumun tersine dönme ihtimali bulunmuyor. Hatta 2019 yılını bile görememe ihtimali bile doğabilir ama her hâlükârda Southgate adını tarihe yazdırmış olacak. Basketbolu takip edenlerin bilebileceği üzere Mike D’Antoni’nin yapmaya çalıştığı ve lige getirmek istediği tempo 10 yıl içinde hayatımıza girdi. O hala görece başarısız ama kendisini eleştirenler bile şu an üstün bir takdir ile kendisini selamlıyor. Tıpki Bilic’in kurduğu takıma ek gelen Gomez hikayesinde olduğu gibi. Kanaatimce görevini koruyamazsa Southgate’in de kaderi o yolda şekillenecek. Peki Southgate’i bu kadar değerli kılan nedir?

2016 yılında İngiltere’nin başına geçen Southgate’in bu iş için rakipleri Pardew, Bilic ve Eddie Howe’du ve tartışmasız en tecrübesizi oydu. 7 yıldır kulüp takımlarından iş bulamayan ve İngiltere’nin 21 Yaş Altı takımına 2015 ‘rezilliğini’ yaşatan isim olarak göreve geliyor olması da tartışmaları ateşleyen bir diğer konuydu. Öte yandan bu işi neden ve nasıl hak ettiği, 2016 takımı dahil olmak üzere 2032 takımına kadar oynayacak her takımda imzası olduğunu tabela yorumcuları bilmiyordu. 2010’lu yılların başında yalnızca 18 ay çalıştığı federasyon altyapılarında yaptığı devrimi, gelecek yıllarda 2002’de Almanya’nın yaptığıyla kıyaslayacağız diye düşünmekteyim. 25 maddelik planı disiplin ile uygulayan eski stoper, futbolun felsefesini ve çocuklara yönelik eğitimini kökten değiştirerek İngiliz futboluna yeni bir kimlik kazandırma fikrini uygulamaya koydu. 13 yaşın altındaki çocuklara 11’e 11 maçları yasaklamak, sahaları küçültmek gibi yenilikleri hayata geçirdi ve gününü gecesine katarak sadece gençler için çalıştı. “ Hayattaki en büyük tutkum futbol ve genç oyuncu yetiştirmek “ cümlesini kurmasına karşın göreve gelirken ondan beklenenler eski futbolcuların da futbol yönetimine dahil olmasını sağlayacak örnek olmasıydı. Derken, 2012 yılında sürpriz bir karar alarak ayrıldı ancak bunun sebebi ülkemizdeki örnekler gibi altyapıyı Süper Lig takımı için bırakmak değildi. Gidişinin ardından üst düzey yöneticiler şaşırdıklarını ve üzüldüklerini belirtti ancak bu ayrılık uzun sürmedi. 2013 yılında U-21 takımı ile göreve geri dönen Southgate, 2015 Avrupa Şampiyonası’nda başarısız olsa da çıktığı 34 maçta rakiplerini sürklase etti. 85 gol atıp yalnızca 3 kez yenilmesi ise asıl gayesini gölgeleyen nitelikte oldu. Çıktığı ilk maçta kadroya aldığı isimler; Stones, Butland, Shaw, Keane, Berahino, Zaha, Dier ve Kane gibi günümüzün Premier Lig yıldızları oldu. Görüleceği üzere 2018’de başarı beklenen takımın hemen hemen omurgasını da bu oyuncular oluşturacak. Yatırımlarının karşılığını hızlı ve verimli alan İngiltere bu alanda da kıyaslandığı ülkeleri geçecekmiş gibi duruyor. Hatırlanırsa Almanya’nın ilk ürünü sadece Mesut’tu, şimdilerin mükemmel Belçika’sının ise yalnızca Fellaini idi, İngiltere’de ise daha ilk hasadın sonucunda 6-7 oyuncu çıkmış durumda. Bu alanda onlardan iyi denebilecek tek ülke Fransa gibi duruyor ancak onların hasadını Deschamps’ın topluyor olması ve ona hala güveniyor olmaları İngiltere’nin avantajı olacaktır. İngiltere’nin yıllar içinde genişleyecek dinamik oyuncu havuzunda her anlamda en iyi oyuncular olacak ve savaşsız ve toplumsal kargaşanın olmadığı dönemlerde büyüyen çocukların önceki jenerasyonlar gibi sorunlu olmayacağını düşünmekteyim.

İngiltere’nin sahip olduğu futbol kültürünün aksine işleyen şans faktörünü dikkate aldığımızda onların ne zaman şampiyon olabileceğini tahmin etmek oldukça zor duruyor. Altyapı takımlarında harika olan Gana’nın 2014 ve 2018’de şampiyon adayı olduğu bundan 10 sene önce konuşuluyordu ama gelin görün ki, ikisine de katılamadılar. Hatta Simon Kuper gibi futbolu özünden soyutlayan, mesnetsiz sosyolojik tespitlerle görmeye çalışanlara göre Irak ve oyuncu yetişmeyen Avustralya bile şampiyonluk adayıydı. Sözün özü, yıllar öncesinden bir takımı şampiyon olarak ilan etmek hiçbir koşulda doğru olmaz. Buna karşın İngiltere bu sefer çağın futboluna uygun olacak oyunculara her mevkide sahip. Tutanı David James ya da Premier Lig’in en düşük zeka puanına sahip oyuncusu Joe Hart, atanı Crouch olan takımı bu sefer Lampard ve Gerrard toparlamayacak! Son olarak unutmamak gerekir ki, Ali Ece’nin yakındığı güreşçi fiziklilerin yerini Mert Aydın’ın hayranlıkla yaklaştığı yeni sporcu tanımına uygun gençler aldı. 2017’de şampiyonluk turlarına alışan çocuklar 2022, 2024 ve 2026 için tur güzergahını çoktan belirlemiştir bile.

Kaynaklar:

http://www.transfermarkt.com.tr/gareth-southgate/profil/trainer/3358

http://www.dailymail.co.uk/sport/football/article-3194293/England-21-boss-Gareth-Southgate-no-longer-oversee-development-teams-disappointing-European-Championship.html

http://www.hitc.com/en-gb/2016/09/29/why-england-should-steer-clear-from-appointing-gareth-southgate/

http://www.bbc.com/sport/football/18927350

Görsel Kaynaklar:

http://www.telegraph.co.uk/football/2016/10/06/what-are-gareth-southgates-attacking-options-for-england-without/

http://www.independent.co.uk/sport/football/international/gareth-southgate-england-squad-friendlies-puts-faith-in-youth-a8034496.html

 

 

Leave a Reply