Lin-sanity, Linning Time, Lin-possible, Va-Lin-tine’s Day. bu kelimeler Amerikan medyasının Nba’in son Sinderalla’sı olan Jeremy Lin için kullandığı kelimeler. Nba’de oynayan ilk Asyalı Amerikalı oyuncu kendisi. Tayvan asıllı olan Lin’in ailesi 1970’li yıllarda eğitim amacıyla Amerika’ya göç ediyorlar. Lin’in basketbolla olan ilişkisi de babasının ısrarlarıyla başlıyor. Jeremy Lin daha 2 hafta öncesine kadar draft edilmemiş, D-League’den yeni gelmiş, Houston Rockets ve Golden State Warriors’dan kontrat almayı başaramamış alelalede bir oyuncuyken şu anda NBA’in en çok konuşulan oyuncusu durumunda. Üstelik bunu sadece 6 maçta başardı Jeremy Lin. NBA gönderdiği oyuncudan daha fazla sayıda Amerikan başkanı çıkartan, basketbol programı yerlerde sürünen ve hatta sporcu bursu önermeyen Harvard Üniversite’sinden mezun Jeremy Lin. Lise yıllarında Californiya’da takımını şampiyon yapmasına rağmen, kalbur üstü ve hatta normal düzeydeki hiç bir okuldan teklif alamıyor Lin ve sonunda bir Ivy League(NCAA’in bir alt ligi) takımı olan Harvard’da buluyor kendini. Lin Harvard’ın ekonomi bölümünü 3.1 Gpa’yle bitirirken, profesyonel basketbol kariyerine başlamak adına drafta katılıyor ancak yine de hiç bir takım seçmiyor kendisini. Daha sonra Houston ve Golden State’den 10’ar günlük kontratlar alsa da bekleneni verememesi üzerine daha uzun bir kontrat önerilmiyor kendisine. Daha sonra ise kendisini NBA’İn en büyük marketi New York Knicks’de buluyor.

Baron Davis’ten sene başından beri yararlanamayan, Iman Shumpert’in çaylak duvarına erken çarpması ve Tony Douglas’ın sakatlanması neticesinde, Knicks Jeremy Lin’i kadrosuna katıyor, 3. oyun kurucu olsun diye. Jeremy Lin’in kendisi de bu maceradan pek ümitli olmayacak ki, bir ev ya da otel odası tutmak yerine, dişci olan kardeşinin evinde kalmaya başlıyor. Üstelik, Lin, ilk defa ilk 5 çıktığı New Jersey Nets maçından bir gün önce, takım arkadaşı Landry Fields’in kanepesinde kalmak zorunda kalıyor.

                                                  Landry Fields’in meşhur kanepesi     

O Nets maçı ise Linsanity çılgınlığının başlangıcı oluyor. Amare ve Carmelo’dan yoksun olan Knicks, Jeremy Lin’in 25 sayı ve 7 asistlik performansıyla Nets’i mağlup ediyor. Lin’in bir anda popüler olma, twitterda üç günde 1000 takipçiden, 300bin takipçiye ulaşmasının hikayesi de böylece başlamış oluyor. Carmelo ve Amare’siz oynayan Knicks, Lin’in 28 sayı-8 asistiyle Utah’ı; 23 sayı-10 asistiyle Washington’u mağlup ediyor. Daha sonra ulusal kanalda yayınlanan maçta Knicks Lakers’ı geçerken Lin 38 sayı-7 asistle Kobe’den rol çalıyordu. Bunu takip eden 2 maçta önce Knicks Lin’in serbest atışlarıyla önce Minnesota’yı geçiyor(Lin 20 sayı-6 ribaund-8 asist) ardından Lin’in son saniye üçlüğüyle Toronto’yu 17 sayıdan geri gelip geçiyordu(Lin 27 sayı-11 asist). Lin kariyerindeki ilk 5 çıktığı ilk 6 maçta 27 sayı ortalaması tutturuyor ve bu alanda rekoru kırıyordu.

Amare ve Carmelo dönünce, Knicks nasıl bir sistemde oynayacak, Lin bu kadar efektif olabilecek mi bilinmez ama Jeremy Lin masalının NBA’in bu seneki en büyük hikayesi olduğu konusunda herkes hem fikir olacaktır.

Leave a Reply