6 Ağustos 2024 sabahı, Olimpiyat Oyunları çeyrek finalinde Filenin Sultanları’nın Çin karşısında aldığı destansı galibiyet için en uygun söz başlıkta yazdığım sanırım. Zira Hollanda’ya az kalsın maç kaybetmenin eşiğinden dönerek, bir şekilde ikinciliği almayı başardığımız C Grubundaki performansımızdan sonra bu çeyrek final maçının kâğıt üstündeki favorisi kesinlikle Çin’di.
İlk üç maç itibarıyla geçen seneki performansımızı mumla aramakta olduğumuz, çeyrek finalde Polonya’ya 3-2 kaybederek tamamladığımız 2024 Milletler Ligi’nde bıraktığımız yerden devam ettiğimiz bir şekildeydi Filenin Sultanları’nın formu. Zaten özellikle Zehra Güneş’in sakatlığı sonucu orta oyuncu ve blok zaafı yaşayan milli takımımızda bütün bu formsuzluk ve sakatlıklara ek olarak, maçların hemen öncesinde yaşanan İlkin Aydın-Tuğba Şenoğlu İvegin değişikliğiyle de büyük bir kaos patlak vermişti. Olimpiyat Oyunları’nda oynamak üzere Paris’e giden ve takımla çalışan, hazırlık yapan Tuğba’nın yerine; sakatlığından dolayı en başta kadroya dahil edilmeyen İlkin Aydın’ın dahil edilmesi ve bu durumun iletişim kanallarınca şeffaf bir şekilde açıklanmaması medyada büyük bir infiale yol açtı. Bu kaosa cevaben herhangi bir açıklamanın yapılmamaya devam edilmesi ve bu durumun yönetilemeyişi sonucu sosyal medyada birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Takımla ilgili herkes, her kurum sorgulanmaya başladı.
Tüm bunların takıma da yansıdığını görmek hiç de zor olmadı, zira sahada bildiğimiz en kötü halinden bile uzakta, direkt sahada olmadığını söyleyebileceğimiz bir milli takım gördük. Afrika’dan kota aldığı için katılan Kenya’yı ve ev sahibi Fransa’yı bir kenara bıraktığımızda, son 7 yılın Büyük Yedilisi (ABD, Brezilya, İtalya, Sırbistan, Japonya, Çin, Türkiye) ve son yıllarda yavaş yavaş bu takımlarla mücadele edebilen Polonya dışında kalan iki ülke olan Hollanda ve Dominik Cumhuriyeti, bu turnuvanın düşük seviye takımlarındandı. Dünya sıralamalarına bakarak da bu dediklerimi çok rahat destekleyebileceğimiz bu iki ülkeye normal şartlarda rahat bir oyun oynayarak en fazla bir set bırakacak olan millilerimiz, iki maçta da ne kadar kötü durumda olduğunu gösteren bir performans sergiledi. Hollanda Milli Takımı’yla, 2018’de kendilerinden Giovanni Guidetti’yi transfer ettiğimizden beri oynadığımız toplam 8 maçta sadece iki set bırakmıştık. Bu turnuvanın açılış maçında ise son 8 maçta iki set bıraktığımız aynı Hollanda’ya aynı sayıda seti bir maçta bırakıyor ve 2-0 geriye düşüyorduk. Oradan toparlanıp kendi adına yakışır bir şekilde reaksiyon verip geri dönerek maçı 3-2 kazanıyordu millilerimiz.
Hollanda maçında bir şekilde reaksiyon vermemiz çok değerliydi, fakat aynı oyun seviyesiyle devam edecek olmamız, Hollanda’dan daha iyi bir turnuva takımı olan Dominik Cumhuriyeti karşısında büyük bir tehditti. Nitekim, adeta Hollanda maçında bıraktığımız yerden başladığımız o maçta da ilk seti verdik, fakat kim olduğumuzu hatırlayarak maçı çevirdik ve karizmayı çizdirmemiş olduk ve grup ikinciliğini garantiledik. İkide iki yapan iki takımın oynadığı ve liderlik maçı niteliğinde olan İtalya maçında ise beklenildiği gibi sahadan silik bir görüntüyle 3-0’lık yenilgiyle ayrıldı millilerimiz.
Turnuvada, 3 grupta ilk iki sırayı alan altı takım ve bu üç grubu üçüncü bitiren takımların kendi içlerindeki en iyi puana ve averaja sahip iki takımının Çeyrek Finale yükseldiği turnuvada, yukarıda saydığım takım kaliteleri bakımından Büyük Yedili ve Polonya dışındaki takımlardan ev sahibi Fransa A grubunda, Kenya ise B grubundaydı. İki düşük seviye profildeki takımın birden aynı grupta olduğu tek grup olan ve aynı zamanda millilerimizin de grubu olan C Grubu için kolay grup diyebileceğimiz bu Olimpiyatta, A ve B grupları da böylelikle doğal ölüm grubu oluyorlardı. ABD, Sırbistan ve Çin’in birbirleriyle büyük rekabete girdikleri A Grubu’ndan Çin ve ABD ikilisi, sırasıyla 8 ve 6 puan toplayarak ilk iki sırayı alıp doğrudan çeyrek finale kaldılar. 4 puanla üçüncü bitiren Sırbistan ise en iyi üçüncü olarak çeyrek final biletini aldı.
Brezilya, Polonya ve Japonya’nın rekabet halinde olduğu B Grubu’nda ise Brezilya; son Olimpiyat ikincisi olarak geldiği oyunların grup aşamasında bu iki güçlü rakibini de 3-0’la devirdi ve turnuvanın grup aşamasını set vermeden tamamlayan tek takımı oldu. Grubun ikincisini belirleyen Polonya-Japonya maçında ise Polonya 3-1’lik galibiyetle grup ikinciliğini alırken, grubunu 3 puanla üçüncü tamamlayan Japonya, sayı averajıyla C Grubu üçüncüsü Dominik Cumhuriyeti’nin altında kalarak Olimpiyatlara grup aşamasında, 9. olarak veda etti. Milletler Ligi’nde gümüş madalya aldıktan sonra Olimpiyata umutlu gelen Dünya 7 numarası Japonya, kadın voleybolunda Olimpiyatların beklentiden en uzak kalan, en büyük hayal kırıklığını yaşayan takımı olmuş oldu.
Gruptan çıkan tüm takımların çeyrek final eşleşmesi ise gruplardaki üç maçlık performansların sonucunda elde edilen puan ve set averajı üzerinden takımların genel bir tasnifte sıralanmasıyla belirlendi. Grup liderlerinden B Grubu’nda set kaybetmeyen Dünya 2 numarası Brezilya birinci, C Grubu’nda bir set bırakan Dünya 1 numarası İtalya ikinci, A Grubu’nu 8 puanla lider bitiren Dünya 5 numarası Çin ise üçüncü sırayı alıyordu. A ve B Grubu’nu 6 puanla ikinci bitiren Dünya 6 numarası ABD ve Dünya 4 numarası Polonya, sırasıyla 4. ve 5. olurken Hollanda’ya bıraktığı iki set sonucu 5 puanla, grup ikincilerinin en kötüsü konumunda olan Dünya 3 numarası Filenin Sultanları ise genel tasnifte altıncı sırayı alıyordu. En iyi üçüncülerden 4 puanlı Dünya 8 numarası Sırbistan yedinci, 3 puanlı Dünya 11 numarası Dominik Cumhuriyeti ise sekizinci olarak çeyrek final için sıralandılar.
Geçirdiğimiz kötü dönemin skorlara yansımamasındaki en büyük etkenin C Grubu’nda yer almamız olduğunu gayet tabii söyleyebiliriz diye düşünüyorum, zira bugün Japonya’nın yerinde biz de olabilirdik. Fakat turnuva maçları böyledir, grup aşamasındaki hatalarınız eğer elenmenize yol açmaz ve bir şekilde play-off aşamalarına kalmayı başarırsanız, oradaki tek maçlarda sonuç hiçbir zaman belli olmaz; tıpkı EURO 2024’te A Milli erkek futbol takımımızın çok iyi geçirmediği grup aşamasından sonra (ki orada da buradaki İtalya maçına benzer bir 3-0’lık Portekiz yenilgisi de vardı) son 16 turunda kâğıt üzerinde favori olmadığı Avusturya maçını 2-1 kazanması gibi. Futbol takımımızdan farklı olarak, dünya üç numarası, son Avrupa şampiyonu, son Olimpiyat Oyunları çeyrek finalisti (o zamanın Dünya Sıralamasıyla birlikte Olimpiyat beşincisi) ve madalyanın favorisi olarak geldiğimiz Olimpiyat Oyunları’nda işleri buraya getiren şey, kesinlikle yaşadığımız bu bütün olumsuzlukların birleşimiydi ve Çin galibiyetiyle kanımca tüm bu kara bulutlar dağıldı.
Çin’le karşılaştığımız çeyrek final, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda 3-2 kaybettiğimiz Güney Kore maçının diyetiydi adeta. Tokyo’daki olimpiyata, son Olimpiyat Şampiyonu (Rio 2016) Çin’i 3-0’la geçerek başlayan, şampiyon ABD ile beş setlik maç oynayan ve beklenilenin çok üstünde bir performans sergileyerek giren Filenin Sultanları, 6 takımdan oluşan B Grubu’nu üçüncü sırada bitirerek tarihindeki ikinci Olimpiyat Oyunları’nda ilk kez gruptan çıkmayı ve çeyrek finale kalmayı başarmıştı. O zaman iki ayrı gruptan dörder takımın çıktığı gruplarda 2-3 eşleşmesi için kura çekilmekteydi. Çekilen kura sonucu A Grubu üçüncüsü Güney Kore’yle eşleşerek kâğıt üzerinde Sırbistan’la eşleşme ihtimaline kıyasla daha kolay bir çeyrek final eşleşmesine çıkan Filenin Sultanları, kâğıt üzerinde favori olarak çıktığı bu maçtan 3-2 mağlup ayrılmış ve tarihi fırsatı tepmişti.
Bu oyunlara ise tam tersi bir şekilde giren millilerimiz, bir şekilde kalmayı başardığı çeyrek final maçında bu sefer sürpriz galibiyeti gerçekleştiren taraf oluyordu. Son oyunlarda Güney Kore’nin bize yaşattığını, bu oyunlarda Çin’e yaşatan Filenin Sultanları, Tokyo’da teptiği madalya maçı oynama fırsatını bu olimpiyatta yakalamış oldu.
Maçla ilgili aslında söylenecek şeyler az çok belli ve herkesin malûmudur. Her şeyden önemlisi bu takım geçen yaz dünyanın en iyi takımıydı ve ilk kupalarını kazanmayı da aynı yaz başardı. Yani kısacası bu takım artık bir şampiyon ve şampiyon karakterini en doğru yerde göstererek Rudy Tomjanovich’in “Bir şampiyonun yüreğini asla hafife almayın” sözünü de gerçek bir şampiyon olarak herkese sahada haykırdı. Yıldız oyuncu tarafından, Houston Rockets’ın kötü geçirdiği 1995 NBA normal sezonunun ardından şampiyonluğu göğüslemesi sonrası söylenen bu sözler, o günden sonra sporda birçok farklı şampiyon tarafından tekrar tekrar kendisini hatırlatmıştı. Bu takımlara Filenin Sultanları da eklendi.
Saha içine dönecek olursak; şampiyon performansı gösteren Vargas, kaptan Eda Erdem Dündar, Gizem Örge, sakatlığı yokmuşçasına oynayan Zehra ve Hande Baladın bu maçta kendi ideal performanslarına dönen oyuncular olurken; turnuva başından beri dalgalı performans sergileyen Ebrar’ın kritik sayılardaki iyi oyunu, Meliha ve Derya’nın manşet ve hücumda ortaya koydukları X-factor performansları ve son olarak da günün öne çıkan yıldızlarından Elif Şahin’in gerek plaseleri gerekse de yerinde paslarıyla birlikte maç içinde sakatlanan Cansu Özbay’ı aratmaması sonucu takımca kim olduğumuzu hatırladık ve maçın büyük anlarında ayakta kalmayı başararak bu turnuvanın İtalya ve Brezilya’dan sonra en büyük madalya favorisi olan Çin’i turnuva dışına itmeyi başardık.
Performans olarak en iyiyle en kötülerin sırayla eşleştiği çeyrek finalde 1-8 eşleşmesinde Brezilya, Dominik Cumhuriyeti’ni 3-0’la rahat geçerek adını yarı finale yazdırırken; yarı finaldeki rakibi 4-5 eşleşmesinde Polonya’yı 3-0’la geçen ABD oldu. Son Olimpiyat finalinin rövanşı niteliğindeki maçta Brezilya, rövanşı almak için favori konumunda diyebiliriz.
3-6 eşleşmesi sonucu Çin’le eşleşen Filenin Sultanları 3-2 kazanıp tarihinin ilk yarı finaline kalırken, yarı finalde ise 2-7 eşleşmesinde Sırbistan’ı 3-0’la geçen İtalya ile mücadele edecek. Grup aşamasında varlık gösteremediğimiz ve 2024 yazının en formda takımı olarak şampiyonluğun en büyük favorisi İtalya ile bu sefer daha başa baş bir maç oynayacağımızı düşünüyorum. 2019 yılında oynanan ve Meryem Boz’un Mavi Şimşek modunu açarak beş maç puanından çevirdiğimiz o destansı Polonya maçını da içeren Tokyo 2020 elemelerinde de grup aşamasında Almanya’ya 3-1 mağlup olduktan sonra, final maçında aynı Almanya’yı 3-0 mağlup ederek olimpiyat biletini almayı başarmıştık. Kara bulutların dağıldığını düşündüğüm bu çeyrek final zaferi sonrası İtalya karşısında grup aşamasındakinden çok daha farklı bir performans koyacağımızı, elensek bile sahada tıpkı ilk maçta olduğu gibi ezilmeyeceğimizi, sahadan silinmeyeceğimizi düşünüyorum.
Brezilya’nın ABD’yi geçerek final yapacağını düşündüğüm bu olimpiyatta, her ne kadar Filenin Sultanları’na sonuna kadar inanıyor ve destekliyor olsam da objektif bakıldığı zaman kâğıt üzerinde ağır basan tarafın, bu yazın en formda takımı İtalya olduğunu söylemek gerekiyor. Fakat tıpkı futbolda olduğu gibi, voleybolda da top yuvarlak ve maçlar masada değil sahada kazanılıyor, o yüzden şampiyonun yüreğine sahip olan Filenin Sultanları’nın bir şekilde finali yapması beni şaşırtmaz; ancak kâğıt üzerinde favori olmayan taraf olmamız da üstüne eklendiğinde çok büyük bir sevinç yaşarım, Türk halkı olarak yaşarız.
En kötü senaryoda bile açıkçası bronz madalyayı kazandığımız maçın Çin’le oynadığımız çeyrek final maçı olduğunu düşünüyorum. Zira eğer yarı finalde elenirsek son iki yılda üstünlük kurduğumuz ABD ile oynayacağımızı düşündüğüm üçüncülük maçında, madalya isteyen ve kendi oyununu oynayacak olan millilerimizin o maçın oynanacağı senaryoda ağır basacağını düşünüyorum. Olası ABD bronz madalya maçımızdaki tek dezavantajımız ABD’nin Filenin Sultanları’na kıyasla buraları daha çok oynamış ve daha tecrübeli bir turnuva takımı olması ve son Olimpiyat şampiyonu olarak büyük bir şampiyon karakterine sahip olması diyebilirim.
Ne olursa olsun bizlere tarihimizin ilk takım sporları Yarı Finalini yaşatan Filenin Sultanları, ilk madalya maçını oynayacak olması neticesinde ve böyle kötü bir başlangıç üzerine bunu başarmasıyla büyük bir tebriği hak ediyor. Gururumuz olan Filenin Sultanları’na yolun sonu şampiyonluk olsun diyerek yarı finalde başarılar diliyorum, umarım sonraki yazımda takımımızın almış olduğu Olimpiyat madalyasının coşkusuyla sizlere yazıyor olurum.
Görseller Gazete Oksijen, Gerçek Gündem, Euronews, Wikipedia, NTV, Mainichi, CEV, CNN Türk, Medya Faresi ve Sondakika.com sayfalarından alınmıştır.