Türkiye Genelev Tarihçesi-II : Abanoz’daki Emine

Yazı dizisinin ilk yazısı için tıklayınız: Türkiye Genelev Tarihçesi-I: “Zürefa Sokak”

Abanoz Sokak, Beyoğlu’nda randevu evlerinin bulunduğu meşhur bir sokaktı. O vakitler Bedrettin Dalan daha Tarlabaşı’nı yıkmamıştı. Polisten baskı görüyorduk ama bugünkü gibi canımızı yakan, bizleri sokağa döken boyutlarda değildi.

 


Abanoz’daki Emine

On yedisinde düştü

Afro’nun eline

Şimdi yaşı yirmi bir

Eridi gitti dört senede

İpek saçları, vücudu bozuldu

Ela gözlerinin ateşi söndü

Kalmadı eski neşesi

Alıştı zamanla küfre, tütüne

Zamanla etrafına uydu

Isındı evin âdetlerine

O içimizden birinin kızı

Birinin kardeşi

Âşık birine

Necati CUMALI

Abanoz’lu Emine’yi böyle tanımlamıştı Necati Cumalı. Emine, 1970’li yıllara kadar İstanbul’un en önemli genelev merkezi olan Abanoz Sokağı’nda çalışan bir kızcağızdı. Hani biri aşağılanacağı zaman ağızdan kolaylıkla dökülen kelimeler vardır ya, “o.ospuuu, bak sen şu kaltağa, küçük fahişe, onun bunun piçi…” Söylemesi çok kolaydır hani. İnsanın içindeki kini, nefreti atar. Hiç düşünülmez kimdir bu insanlar bu kadar aşağılanmaya, küfürlerde başrolü edinecek ne yapıyorlardır diye. Bir de “Hem zevk alıyor hem de para kazanıyor daha ne olsun” zihniyeti… Nihayetinde yargılamak, sorgulamaktan daha kolaydır çoğu zaman… İşte tam da bu yüzden okumak TARİH BİLMEK gerekiyor. Salt okul kitaplarında yazan savaşlar, darbeler, fetihler, zaferleri bilmek yetmez. Onlar insanların hikâyesini anlatamaz çünkü. İnsanlığın tarihi bazen sokağın bir köşesinde duran küflenmiş ekmeğinde, bazen dürüstlüğünden ötürü sürülmüş bir savcının yıpranmış bavulunda ve bazen belediyenin oy alma derdi olmayan bir sokakta, camdan başını sarkıtıp yatağına davet eden bir hayat kadının dudaklarında saklıdır.

geneleve_tasinin_yazisi

[box_light]Abanoz Sokağı ve Emine’ler[/box_light]

1884 yılının soğuk bir şubat ayında, soba yakmanın pahalı, kadınla yatmanın ucuz olduğu bir zamanda, Şura-yı Devlet bir talimatname yayınlayarak Beyoğlu’nda ilk resmi genelevi kurdu. Bu sokak haricinde genelev açılması yasaktı. Bu talimatname o zamanlar Türk halkı için önemli bir gelişmeydi. Zengin paşalar, devlet erkânının her zaman çıkmaz ara sokaklarda kadınları bulunurdu, fakat orta sınıfın kullanabileceği ve bulabileceği hiçbir fırsat olmamıştı. Abanoz Sokağı hemen hemen bir asır boyunca İstanbul’un en gözde randevu evlerinin olduğu sokak olarak anıldı. Abanoz Sokağı’nda 1951-56 yılları arasında ev sayısı 45’e, bu evlerde çalışan kadın sayısı da 500’e ulaşmıştı. O sıralar hayat kadınlarının sigortalı çalışanlarının herhangi bir zorunlu sağlık kontrolü uygulaması yoktu. Bu yüzden “ zührevi hastalıkları yaydığı” gerekçesi ile Danıştay kararı ile Türkiye’deki tüm genelevler kapatıldı. Tabi bel soğukluğu ve AIDS’in orada çalışan kadınların icadı olmadığı düşünülemedi sanıyorum. (Zira prezervatif M.Ö. 10.000 yılında icat edilmiştir). Bu kararı takiben Abanoz Sokak 70’li yıllarda iyice gözden düştü. Kim bilir belki sebebi güzel şairimizi o dönemlerde yitirmemizden ötürüdür. Belki de üniversitede okuyan gençliğin siyasi çatışma telaşı içinde olmasından ileri gelmektedir.

genelev_01Bugün eski günlerini özler nitelikte olsa dahi, Abanoz Sokak İstiklal ’in hemen paralelinde bulunan, camlarında muzip bakışlarıyla güzel insanları barındıran bir sokak olarak görevini sürdürmektedir. Hayat kadınları, seks işçileri -ya da siz nasıl hitap etmek isterseniz-, öyle ‘Google’da taratıp hakkında bilgi sahibi olunabilecek yerler değildir. Hayatları gerçek ve yalanın arasına sıkışmıştır. Onlar yalanı yaşayıp gerçek olabilmeyi başarabilmiş insanlardır. Onları biraz düşünebilmek anlayabilmek bile güzel şey…

Leave a Reply