kc3b6y-enstitc3bcsc3bc

             ‘Orası hep diken siz oraya gül olarak gidiyorsunuz,bizden aldığınız eğitim ile dikenli tarlayı gül tarlasına çevireceksiniz

 

İki büyük insan Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç.

İki büyük insan Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç.

Savaştan yeni çıkmış bir halk, toparlanmaya çalışan bir devlet ve bu amaçla yapılan devrimler. 1935 yılında 16 milyon nüfusa sahip ve bu nüfusun yalnıza 2,5 milyonluk kısmı okuma-yazma bilen Türkiye’de halkın %80’i köylerde yaşıyordu. Bu nedenle yapılan devrimler köylerde etkili olamıyordu. Mustafa Kemal Atatürk hem bu durumu kırmak hem de köylerde temel eğitimin yaygınlaşması amacıyla bir proje tasarladı. Buna göre askerliğini çavuş olarak yapmış insanlar kendi köylerine gidip oradaki insanlara okuma yazma ve temel eğitimi öğretecekti. Bu amaçla 85 kişi Eskişehir’de 6 ay eğitime tabii tutuldu. Atatürk’ün vefatından sonra bu proje kabuk değiştirip çavuşların yerini öğretmenler aldı. İsmet İnönü’ nün himayesinde dönemin Milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un özverili çalışmaları neticesinde ilk köy enstitüsü 1939’da yine Eskişehir’in Çifteler ilçesinde kuruldu. Ayrıca proje genişletildi ve yeni kurulacak enstitülerde yalnızca temel eğitim verilmekle kalmadı. Modern tarım tekniklerinden marangozluğa, klasik müzik eğitiminden hasta tedavisine kadar kapsamlı bir program uygulandı. Bu öyle bir proje ki; hem köylerdeki geri kalmışlığı o köyün insanları durduracak hem de büyük şehirlere muhtemel göçü engelleyecekti. Gerçek anlamda köylü milletin efendisi olacaktı. Enstitülerden mezun olanlar 20 lira aylık ile 20 yıl kendi köylerinde hizmet etmek zorundaydı. 1940 yılından başlayarak, şehre uzak ama tren yoluna yakın ve tarıma elverişli geniş arazisi bulunan köylerde yeni Köy Enstitüleri açıldı. Her köy enstitüsünün kurulduğu bölgenin özelliklerine göre tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Enstitülerde verilen eğitim iş için işin içinde eğitim ilkesini barındırıyordu ve köy çocuklarının yaşayarak öğrenmesi sağlanıyordu. Bu amaçla derslerin %50’lik kısmı temel örgün eğitim geri kalan kısmı ise uygulamalı eğitim içeriyordu. Ayrıca her öğrenci zorunlu olarak en az 1 müzik aletini çalmayı öğrenmesi gerekiyordu. 1942’de ilk mezun olanlar arasında sınavı geçenler Ankara Hasan oğlan Yüksek Köy Enstitüsünde 3 yıllık ayrı bir eğitime tabii tutuldu.1 dalda uzmanlaşması istenilen öğrenciler Yüksek Köy Enstitüsünü bitirmek için uzman oldukları alanda bir tez yazmak zorundaydılar.

Ankara'da Bulunan Hasanoğlan Köy Enstitüsü

Ankara’da Bulunan Hasanoğlan Köy Enstitüsü

[box_light]Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü[/box_light]

 Başkent Ankara’da kurulan bu enstitü bazı özelliklere sahip olmasından dolayı ayrı bir başlık altında incelenmesinde fayda var. Bu enstitü Ankara’ya yakınlığından dolayı siyasetçiler, aydınlar tarafından sık sık ziyaret ediliyor deyim yerindeyse enstitülerin denetimi buradan sağlanıyordu. Bu enstitüde yapılan matbaa sayesinde yılda 4 defa çıkarılan bir dergi basıldı. Sonradan ünlü olacak isimler ilk eserlerini bu dergide yayınladılar. Ne yazık ki sadece 8 sayı çıkarılabildi. Ayrıca yüzyıllar sonra Anadolu’da ilk amfi tiyatro burada kuruldu. Köy enstitüleri kurulmadan önce metal kaşık ve çatal kullanmasını dahi bilmeyen çocuklar Çehov, Gogol, Shakespeare gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini biliyor oyunlarını kendi yaptıkları tiyatroda sergiliyorlardı.

 

[box_light]Rakamsal Bilgiler[/box_light]

Ülkede bulunan Köy Enstitüleri Haritası

Köy Enstitüleri Haritası

 1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi nice değerli yazarlar ve düşünürler bu enstitülerde yetişmişlerdir.

[box_light]Enstitülerin Kapatılması[/box_light]

 Enstitüler, kızların ve erkeklerin birlikte eğitim görmesi ve birlikte aynı kampüslerde kalmasından dolayı birçok eleştiri almıştır. En çok eleştirenler ise büyük toprak sahipleri olmuştur. Halbuki olayın derinine inildiğinde toprak sahiplerinin köylülerden ucuz iş gücü sağlayamaması ve kız babalarının başlık parasından mahrum kalma ihtimali ana sebeplerdir. Bazı özelliklere sahip olmasından, örneğin öğrencilerin tek tip kıyafet giymesi, enstitü kütüphanelerinde sol ağırlıklı kitapların bulunması ve ilginçtir öğrencilerin söyledikleri milli dost türküsünden dolayı ‘komünist yuvası’ olmakla suçlandılar ve bu nedenden ötürü özellikle dönemin muhafazakâr devlet adamları tarafından ağır eleştiriye tutuldular. Bunların neticesinde yaklaşan seçimlerin kaybedileceği korkusu İsmet İnönü’yü harekete geçirmiş ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlk Öğretim bakanı İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden alınmıştır. Ardından 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti Hükümeti tarafından 1953’de tüm köy enstitüleri kapatılmıştır.

[box_dark]Kaynakça[/box_dark]

Leave a Reply