Herşeyin bir daha iyisi vardır. Tarih, hep bu var olduğu düşünülen daha iyiyi bulmaktan ibarettir. Günlük yaşantıyı kolaylaştırmak için çeşitli icatlar yapılmış, sosyal yaşantıyı düzenlemek adına ise çeşitli felsefi, psikolojik ve siyasi düşünceler oluşturulmuştur.
Fransız İhtilali kuşkusuz birçok devrimden daha mühimdir. Dünyaya özgürlük, demokrasi gibi düşüncelerin yanı sıra milliyetçiliği tanıtmasıyla asla unutulmayacaktır. Bu akımdan etkilenen milyonlar, adeta dünyayı yıkıp yeniden kurmuşlardır.
Milliyetçilik akımından etkilenen bir başka lider de Venezüela’lı Simon Bolivar’dır.Aristokrat bir ailenin çocuğu olan bolivar henüz 16 yaşındayken Meksika ve Fransa’ya gider. Daha sonra Avrupa’da rastladığı milliyetçilik akımından etkilenerek tüm Güney Amerika Kıtası’nın İspanya yönetiminden kurtulup, bağımsızlığını kazanması gerektiğini savunmaya başlar. Bolivar’a göre kendi içinde gereğinden çok genişlemiş bir devlet çökmeye mahkumdur. 1492 yılında Columbus’un Amerika Kıta’sını keşfinden bu yana İspanya krallığı anavatandan çok daha büyük topraklara hükmetmeye başlamıştır. Bolivar’a göre büyük bir imparatorluk, başlangıçta yeni topraklarda hüküm sürebilmek için orayı sömürgeleştirmelidir ancak bu adaletin yozlaşmasına ve despot bir yönetim şeklinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Ona göre kendi küçük sınırları içerisindeki bağımsız bir cumhuriyet çok daha kalıcı ve idealdi. İmparatorluklar her daim genişlemeye çalışırken değerli kaynaklarını boşa harcıyorlardı ama bu konuda herhangi bir kaygısı olmayan bağımsız cumhuriyetler bunu yapmayacakları için daha güçlü ve daimi olacaklardı.
Napolyon’un İspanya’yı işgal edip, kardeşini İspanya kralı ilan etmesini, Güney Amerika’nın özgürlüğü adına bir fırsat olarak değerlendiren Bolivar bu dönemde harekete geçer. 18 yıl sürecek olan savaşta Bolivar bir yıllığına Jamaika’ya sürgüne yollanır ve burada krallıkların kralın sahip olduklarını sürekli artırma arzusu ve yayılmacı devlet prensibiyle monarşilerin sınırlı imkanların boşa harcadıklarını, diğer yandan küçük cumhuriyetlerin tabiri caizse kendi yağlarında kavrularak şanlı yaşamlarını sürdürebilmelerinin daha mümkün olduğunu belirtmiştir.
Bolivar; Ekvador, Kolombiya, Venezüela, Panama, Kuzey Peru, ve Kuzey-Batı Brezilya’nın İspanya’dan ayrılıp özgürlüklerine kavuşmasına öncülük eder. Ancak nedense, 1828 yılında kendini yeni büyük Kolomiya’nın diktatörü ilan eder. İki yıl içerisindeyse, olabilmeleri adına emek sarfettiği devrimlerin bire birer başarısızlığa uğramasıyla vefat eder. Her ne kadar, Bolivar’ın ön ayak olduğu devrimler yarım kalmış ya da yok olmuş olsa da, Güney Amerika’nın bağımsızlaşması adına yapmış olduğu eylemlerle, ‘Bolivar’ ismi hala saygıyla anılır.