Çocukluğumdan beri hep merak ederdim: Neden İngiltere, Rusya gibi güçlü imparatorlukların kraliçeleri, çariçeleri olabiliyor da  Osmanlı’da olamamış diye. Sonuçta kadın yöneticilerin ülkelerin kaderi için  bir risk olmadığını kanıtlayan  Çariçe II.Yekaterina ya da Kraliçe II.Victoria gibi erkek mevkidaşlarından  daha başarılı  pek çok kraliçe, çariçe var. Bizim tarihimizdeyse harem entrikaları, valide sultan rejimleri var. Ancak çok ama çok kısa süreli de olsa bir kadın, padişahın eşi statüsünde biri,  devlet işlerinde yetkili olmuş.

Müşfika kadınefendi, Abaza Beyi Mahmud Ağa ve Emine Hanım’ın ikinci çocuğu ”Ayşe” olarak dünyaya geldi. Mahmud Ağa ’93 Harbi’ne giderken onu Hüseyin Vasfi Paşa ve ailesine emanet eder. Evin hanımı Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından beğenilip saraya alınır ve adı ”Destiper” olarak değiştirilir. Valide sultanın vefatından sonra önce Dolmabahçe Sarayı’na daha sonra da II. Abdülhamit’in emriyle Yıldız Sarayı’na alınır ve son olarak ”Müşfika” adını almıştır.Müşfika Kadınefendi,  İkinci Abdülhamit’in dördüncü kadınefendisi, yanı karısı ve ”Babam Abdülhamid” kitabıyla bilinen Ayşe Osmanoğlu’nun annesidir.

[box_light]Bir Günlük Saltanat[/box_light]

Sultan II. Abdülhamid Han

Sultan II. Abdülhamid Han

1906 yılında II.Abdülhamid ağır bir böbrek rahatsızlığı geçirmişti. Hastalığının yoğun olduğu yaz  döneminde bir gün için tamamen bilincini kaybetmişti. Yanında bulunan, en sevdiği eşi Müşfika Kadınefendi ise bu süre zarfında devletin en yetkili kişisi olmuştur. Hastalık süresinde, padişah hasta yatağında dinlenmekte olsa da eşinin de desteğiyle gerekli evrakları imzalamak gibi devlet işlerini yapıyordu. Ancak doktorların öleceğini düşündüğü, ülke içinde ve dışında Abdülhamitsiz bir Osmanlı için planların hazırlanmaya başladığı  o bilinçsiz geçen bir günde, birbirine rakip iki üst düzey bürokrat olan Tahsin Paşa ve Mabeynci Şamlı İzzet biriken evraklarla ilgili talimatları için Müşfika Kadınefendi ile görüşmeye gelmişlerdi. Bu nahoş, mecburi saltanat döneminde  geçici sultanın tek derdi ise padişahın zayıflığını saklamak, dedikodulardan ve olası isyanlardan ülkeyi koruyabilmekti. Zira hal-i hazırda durumu pek de durağan olmayan Osmanlı Devleti’nde tam anlamıyla tatmin edilememiş Jön Türkler başta olmak üzere birçoğu hareketlenmeye başlamıştı.

[box_light]Ekonomik Sıkıntılar ve Meclis ile Yaşanan Sorunlar[/box_light]

1924 yılında  hanedan sürgüne gönderildiğinde eşleri hayatta olmayan üyelerinin ülkede kalmalarına izin verildi. Bu tarihten sonra Müşfika Kadınefendi kızından ayrı olmasının yanı sıra ekonomik sıkıntılarla dolu bir hayata adım attı. 1940’larda meclise, hanedanın mirasından varisler ile birlikte pay  alabilmek için girişimlerde bulundu. 245 sayılı ”Tefsir” kanunu ile tarafların bu istekleri reddedildi ancak mağdur olmaması için Müşfika Hanım’a 200 lira maaş bağlandı. Daha sonraları, 1954 yılında Müşfika Hanım Başbakan Menderes’e yazığı bir mektupla geçinemediğini bildirdi. Bunun sonucunda  aylığına elli lira zam yapıldı. Tek günlük kadın padişah 1961 yılında inatla sarıldığı  İstanbul’da vefat etti.

[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]

Leave a Reply