Eski çağlardan günümüze bir liderin ne tür vasıflar taşıması gerektiği, her zaman tartışılagelen bir konu olmuştur. Bazıları gücü ön plana çıkarırken, bazıları da aklı ve zekâyı bir liderin olmazsa olmazı olarak vurgulamıştır. Ancak 21. yüzyılda dahi üzerine yazılıp çizilen bir konu olan liderlik üzerine yazılmış olan pek az kitap, Niccolo Machiavelli’nin Prens adını taşıyan kitabıyla gerek kapsam gerekse derinlik açısından boy ölçüşebilecek durumdadır. Machiavelli, bu meşhur eserinde onlarca farklı başlığa değinmiş, bir liderde olması gereken özellikleri en ince detayına kadar anlatmıştır. Açıkladığı her bir başlık, ayrı bir tartışma konusu niteliğindedir.
Bu başlıklardan özellikle bir tanesi, insan zihninin işleyişini ahlak ve vicdan terazisinde yeniden değerlendirmemize sebep olacak türdendir. Machiavelli, bu başlığı ilginç bir soruyla açar: Bir lider için sevilmek mi daha iyidir, yoksa korkulmak mı? Sorulan bu sorudan daha ilginç olan ise Machiavelli’nin soruya verdiği cevaptır. Machiavelli Prens‘te der ki: “Mümkünse hem sevilmek hem de korkulmak daha hayırlıdır; ancak insanda bu ikisinin bir arada bulunması çok zor olduğundan lider, sevgi ve korku arasında bir seçim yapmak gerektiğinde, korkuyu seçmelidir.” (31). Dahası, yaptığı açıklamalar ve günlük hayattan verdiği örnekler, Machiavelli’nin cevabının haklılığını bize düşündürür ve insan doğası hakkında değişik varsayımlara götürür. Gerçekten de hepimiz sevginin değil, korkunun hükmü altında yaşamaya daha yatkın, potansiyel suçlular mıyız?
Machiavelli böyle bir soru ile karşılaşsaydı muhtemelen cevabı “Evet.” olurdu. Zira Prens‘te kendi sorduğu buna benzer bir soruya olumlu yanıt vermiştir. Ona göre bir insan, sevdiğine yalan söyleyebilir ya da ihanet edebilir; ancak korktuğu kişiye karşı bunu yapamaz. Bu yüzden bir liderden öncelikle korkulması icap eder. Böyle bir varsayım, teoride insana kabul edilemez gelse de aslında günlük hayatta tecrübe ettiğimiz pek çok küçük vaka, Machiavelli’yi haklı çıkarır cinstendir. Söz gelimi otoriter ve baskıcı ebeveynlerin çocukları, her zaman için sevgi dolu ebeveynlerin çocuklarından daha az yalan söyleme eğilimi içindedirler. Öte yandan babası veya annesi daha ılımlı ve yumuşak davranan çocuklar, ailelerine daha sık ve daha kolay yalan söylerler. Sevginin sağlayamadığı dürüst tutumun, korku tarafından sağlandığı görülür.
Bir başka örnek, toplum kuralları olabilir; eğer bir kuralın cezai denetimi yapılmıyorsa, o kural ne kadar toplum yararı için konulmuş ve toplum tarafından sevgiyle benimsenmiş olsa da, insanların çoğu tarafından fütursuzca çiğnenir. Ne zaman ki kuralın varlığı ciddi cezalarla sağlamlaştırılır, işte o zaman insanlar da kuralın varlığını tanımak ve ona uymak mecburiyetinde kalırlar. Böylelikle de sevginin, bir kez daha korku karşısında mağlup olduğu görülür. Bu sebeple de devlet idarecilerine ve aslında her tür lidere Machiavelli’nin tavsiyesi şudur: Korkulan bir liderin koltuğu, her zaman için sevilen bir liderinkinden daha sağlamdır. Zira sevilen bir lider halk tarafından alaşağı edilme tehlikesi içindeyken, korkulan bir liderin yeri bir dağın zirvesine yuva yapmış kartalınki kadar sağlam ve ulaşılmazdır.
Machiavelli’nin tüm bu iddiaları ve günlük yaşamda onu haklı çıkaran örneklerin çokluğu göz önüne alındığında, insanın karşısına şöyle bir manzara çıkar: Özünde insan, sevdiğinden ziyade korktuğuna daha kolay itaat eder. Çünkü sevgi, eşitlik belirttiği için lider açısından tehdit arz eder; ancak korku, üstünlüğün değişik bir ifadesidir ve insan, üstünlüğünü kabul etmediği birine ne rızasını ne de itaatini sunar. Sevgi ayniyet ifade ederken, korku farklılığın simgesidir; insan ancak bilmediğinden korkar ve ne açıdan olursa olsun, olumlu ya da olumsuz, sadece farklılığını kanıtlamış olanı lider olarak kabul eder. Bu açıdan bakıldığında denilebilir ki Machiavelli, liderin sevilen değil, korkulan olması gerektiğini iddia etmekte haklıdır. Zira sevginin izleri silinir ve unutulurken korku, insanın yüreğinde derin izler bırakır.
[box_light]Kaynakça[/box_light]
Niccolo Machiavelli, Prens, İstanbul: Can Yayınları, 2009.