Tarihte sadizmin kökeninin “sadizm” kelimesinin oluşmasına da vesile olan Marquis de Sade’dan geldiği bilinir. Bu yazıda asıl mesele sadizmin en sıkı takipçilerinden Ilse Koch, ki bana kalırsa eylemleri sadizmden ziyade ruhsal bir bozukluğu işaret ediyor. Ilse Koch en acımasız Nazilerden biri olarak adını tarihe yazdıran bir kadın. Kayıtlara göre acımasızlığı ve şiddet düşkünlüğü öyle boyutlarda ki, kuvvetle muhtemel Hannah Arendt dahi Ilse Koch’un davranışlarını “kötülüğün bayağılığı”na* değil, kadının kendi bireysel sapkınlığına bağlardı.

ilse and carl

Buchenwald’daki evlerinin önünde Ilse ve Karl Koch ilk çocukları ile beraber

Doğum adı Margarete Ilse Köhler olan Ilse Koch, 1906 yılının 22 Eylül’ünde Almanya’nın Dresden kentinde bir işçi ailenin kızı olarak dünyaya geliyor. I. Dünya Savaşı başladığında çocukluk, Hitler’in yükselişi döneminde gençlik yıllarını geçiriyor. 15 yaşında bir fabrikada çalışmaya başladıktan kısa süre sonra bir kitapçıda iş bulan Ilse, Nazi subaylarının gözünden kaçmayacak bir Alman güzelliğine sahip. Zaten ari ırk ideali için genç, güzel, sarışın ve sağlıklı kadınlara ihtiyacı olan Nasyonal Sosyalist Parti’de, parti içi ilişkiler ve evlenmelere yoğun olarak rastlanmıştır. Bu tanıma son derece uyan Ilse, kısa sürede edindiği arkadaşlıkları kullanarak Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nde sekreter olarak çalışmaya başlıyor. SS’in (Schutzstaffel, Koruma Timi) en bilinen subaylarından olan Heinrich Himmler de diğer Nazi subayları gibi Ilse Koch’u fark ediyor ve kendi başyardımcısı Karl Koch ile evlenmelerini sağlıyor. Bu bakımdan Ilse Koch, Nazilerin yükselişiyle doğru orantılı olarak geleneksel evlilik yoluyla yükselen onlarca kadından yalnızca birisi.

Ilse’nin asıl sapkınlıkları 1937’de Weimar bölgesinde kurulan Buchenwald Kampı’nda başlıyor. Eşi Karl Otto Koch’un tayini Buchenwald’a çıktıktan sonra bir süre Nazi Partisi’nin üyelerine şart koştuğu “en az iki çocuk” ilkesini hayata geçirmekle ilgileniyor. Ardından insanın kulaklarının duymaya el vermediği ve aklının almadığı anormal ve insanlık dışı eylemlerine başlıyor Ilse Koch. Buchenwald Nazi Almanyası’nın en büyük esir kamplarından birisi, ne var ki içinde gaz odası yok. Çünkü bu kamptaki temel katliam yöntemi aç bırakmak ve ölesiye çalıştırmak.

Ilse Koch’un yaptıkları arasında öldürülen esirlerin kafataslarını kimyasallar ile Buchenwald Kampı’ndaki bilim insanlarına küçülttürerek evindeki yemek odasında biblo olarak koymak ve dövmeli mahkûmları seçerek insan derilerini kendisine kitap cildi, abajur veya cüzdan yaptırmak için kullanmak var. Öte yandan suçlulara cinsel taciz, infaz gibi suçlar Ilse Koch için günlük rutinin bir parçasından başka bir şey değil.

Vols. 1,2

Ilse Koch’un dekor niyetine kullandığı, insan bedenlerine ait parçalar

ilse-koch-suicida-i-deliranti

1967’de Ilse Koch’un New York Times’a çıkan ölüm haberi

Gün geliyor, 1941’de Nazi Partisi Karl Koch ve Ilse Koch’u “aşırı zalimlik, yolsuzluk ve onursuzluk”tan yargılamaya karar veriyor. Parti tarafından işkencelere yeşil ışık yakılsa da, bundan zevk alınması veya mahkûmların üzerinden çıkan değerli eşyaların komutanların zimmetine geçirilmesi partinin kabul edebileceği bir şey değil. Ne var ki dava düşüyor, Karl Koch ancak 1945’te Buchenwald Kampı’nda vurularak idam ediliyor; sebep hırsızlık ve haraç alma. Eşinin infazının ardından Ilse Koch yaklaşık iki yıl savaş suçlarının yargılanmasından kaçsa da 1947’de yakalanıyor. Ancak Ilse’nin ömür boyu hapse mahkûm edilmesi 1951’i buluyor.

Tarihe adını “Buchenwald Cadısı” olarak yazdıran bu kadın, bugün ırkçılığın ve hatta en ufak formlarıyla dahi ayrımcılığın, insan sevgisinden yoksun bireylerin ellerine verilen denetimsiz güçle ne facialar doğurabileceğinin en büyük kanıtıdır. Bize bu gibi caniliklerden geriye, olayı birebir yaşayan insanlara kaldığı kadar travma ve acı kalmamıştır belki; ancak kesinlikle bizimle beraber “insan” adı altında anılan Ilse Koch gibi canavar ruhlu canlıların varlığı sebebiyle duymamız gereken bir utanç kalmıştır.


* Siyaset Kuramcısı ve kadın filozof Hannah Arendt 1961’de Nazi suçlusu Adolf Eichmann’ın Mossad tarafından yakalanıp yargılanması üzerine “Eichmann Kudüs’te / Kötülüğün Bayağılığı” adında bir kitap yazar. Eichmann sorgulandığı süre boyunca yalnızca kendisine verilen görevi yerine getirdiğini söyler. Arendt bu savunmadan yola çıkarak kötülüğün sanıldığı gibi olağan dışı bir durum değil, yaygın ve sıradan olduğunu savunur. Asıl korkutucu olanın kötülüğün bu sıradanlığı ve bayağılığı olduğuna işaret eder.

 

Discovery Channel’ın kısa Ilse Koch Belgeseli linki:

https://www.youtube.com/watch?v=ZxlfeGrIRPc&feature=youtu.be&t=795

 

Ilse Koch’un 1948 Tarihli Yargılanma videosu linki:

https://www.youtube.com/watch?v=I_zCP6J9OhY

Leave a Reply