Yıl 1991’e geldiğinde 8 senedir iktidar koltuğunu sahiplenen ANAP (Anavatan Partisi), ülke içindeki iktidarının giderek azaldığını ve yönetimde verimliliğinin giderek düştüğünü fark ederek Başbakan Mesut Yılmaz önderliğinde aldığı karar ile 1992 Kasım’ındaki genel seçim tarihini 1991’e aldı. Bu hamle ile 11 yıllık koalisyon hükümetleri için bir başlangıç yaratılacak ve bu kısa süre içerisinde ülke başına birçok hükümet geçecek ve bir seçimde liderliği göğüsleyen parti bir sonraki seçimde ilk ikiye dahi giremeyecekti.
[box_dark]91-93 DYP-SHP Hükümeti (Demirel-İnönü)[/box_dark]
8 yıllık ANAP iktidarının sallandığını gören muhalefet, benzer taban veya ideolojilere sahip olduğu partilerle birleşip tek bir çatı altında seçime girmeyi kararlaştırdı. SHP (Sosyaldemokrat Halkçı Parti) ve HEP (Halkın Emek Partisi) bir yanda anlaşırken ülkenin öteki kanadında RP (Refah Partisi), MÇP (Milliyetçi Çalışma Partisi) ve IDP (Islahatçı Demokrasi Partisi) RP ismi altında seçime girdi. 1991 Erken Genel Seçimleri’nde katılım 83,9% ile olağan bir düzeydeydi ama seçim sonuçları beklenenden farklı idi. Seçime katılan altı partiden beşi barajı geçerek meclise ulaşsa da çoğunluğu sağlayan olmadı. DYP (Doğru Yol Partisi) 27,0%, ANAP 24,0%, SHP 20,8%, RP 16,9%, DSP (Demokratik Sol Parti) 10,8% alırken seçim barajını tek geçemeyen parti olan SP (Sosyalist Parti) 0,4% aldı. Seçimin sonuçlanmasından sonra Cumhurbaşkanı Turgut Özal, DYP lideri Süleyman Demirel‘e hükümet kurma yetkisi verdi ve Demirel uzlaşı görüşmelerinin ardından anlaştığı SHP lideri Erdal İnönü ile koalisyon hükümetini kurdu. 1991’de kurulan DYP-SHP hükümeti çalkantı ve bunalımların yaşanmadığı ve olağanüstü durum neticesinde sonlanacak kadar başarılı olmuştu. Yine bu hükümetin döneminde 1992 yılında alınan kararla önceden kapatılan partilerin açılmasına izin çıktı. Bu karardan hareketle Deniz Baykal önderliğinde CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) yeniden açıldı. Öte yandan MÇP ismini MHP’ye (Milliyetçi Hareket Partisi) çevirerek Alparslan Türkeş önderliğinde siyasi kimliğini korudu. Böylelikle günümüz siyasetinin iki büyük aktörü siyaset arenasına döndü. MÇP’nin önemli isimlerinden Muhsin Yazıcıoğlu BBP’yi (Büyük Birlik Partisi) kurdu ve siyasete yeni bir parti dahil oldu. Bunun yanında darbe öncesi dönemin Adalet Partisi büyük oranda DYP’de, Milli Selamet Partisi de RP’de siyasi hayatına devam etti. 17 Nisan 1993 tarihinde Turgut Özal’ın vefatı ile Cumhurbaşkanlığı makamı boşaldı. Bu makama 4 aday bulunmasına rağmen adaylar arasından Süleyman Demirel sivrildi ve koltuğun yeni sahibi oldu, bu dönemde SHP lideri Erdal İnönü geçici olarak hükümeti yönetirken, DYP başkanlığına en önemli adaylardan olan Tansu Çiller, devlet bakanlığından istifa etti. DYP’de Demirel’in ardından yapılan seçimlerde ilk turda sonuç çıkmamasına rağmen diğer adayların çekilmesi ile beraber Çiller tek başına seçildi.
[box_dark]94 Yerel Seçimleri[/box_dark]
1994 yerel seçimlerinde üç sene önceki genel seçimde olduğu gibi hiçbir parti oy oranı olarak sivrilemediyse de RP’nin büyükşehirleri alması ve oy oranını oldukça artırması gelecek seçim adına ipuçları veriyordu. Bu yerel seçim sonunda 6 puana yakın kaybeden DYP 21,4 %, 3 kaybeden ANAP 21,0%, MHP ve IDP’den ayrı tek başına girmesine rağmen yüzde üç oy artıran RP 19,1%, seçimin kaybedenlerinden olan SHP 13,6%, yaklaşık olarak yerinde sayan DSP 8,8%, yeni siyasetin aktörleri MHP 8,0% ve CHP 4,6% oy aldı. Bu sonuçların yanında İstanbul’da RP adayı R. Tayyip Erdoğan, Ankara’da RP adayı İ. Melih Gökçek ve İzmir’de DYP adayı Burhan Özfatura ipi göğüsledi.
Seçimlerin sonunda SHP genel başkanı Murat Karayalçın ile CHP genel başkanı Deniz Baykal uzlaştı ve delegelerin oylamalarının ardından iki parti CHP çatısı altında birleştikleri duyuruldu. Bu değişimin ardından DYP-SHP koalisyonu herhangi bir sorun çıkmadan DYP-CHP olarak devam etti ta ki uzlaşmanın önderi Hikmet Çetin parti genel başkanlığından ayrılıp yerini 1995’te Deniz Baykal’a bırakana kadar. Baykal ve Çiller başta İstanbul Emniyet Müdürünün istifası olmak üzere birçok konuda anlaşamadı ve Cumhurbaşkanı Demirel koalisyon hükümetinin istifasını kabul etti. İstifanın ardından DYP lideri Çiller tekrar hükümet kurma yetkisi aldı ve anlaştığı MHP’nin desteği ile bir azınlık hükümeti kurmayı hedefledi. Tam bu hükümetin oluşması kesinleşirken DYP omurgasında önemli çatlamalar oldu ve başta Hüsamettin Cindoruk olmak üzere beş vekil istifa etti. DYP’nin büyük fire verdiği mecliste azınlık hükümeti güvenoyu alamadı. Çiller bu hükümetin de istifasını kurarak yeni bir hükümet için tekrar yetkiyi aldı ve erken seçim yapılacağında uzlaşılan bir DYP- CHP koalisyon hükümeti Çiller ve Baykal önderliğinde kuruldu ve 95 genel seçimlerine kadar el ele yüründü.
[box_dark]95 Genel Seçimleri[/box_dark]
Bir önceki genel seçimin ardından sandalye sayısını 96 artıran RP, 1994 yerel seçimlerinin ardından öngörüldüğü üzere birinci tamamladı. Oyların tamamı açıldığında RP 21,4%, ANAP 19,7%, DYP 19,2%, DSP 14,6%, CHP 10,7% ve MHP 8,2% tablosu ortaya çıktı. Sol kanadın temsilcisi olarak SHP’nin halefi CHP olarak gözükse de, Bülent Ecevit‘in etkisiyle bu sıfat DSP’ye geçmişti. MHP tek başına katıldığı seçimlerde yerel seçimlere benzer bir oy alarak baraj altında kalmışken MHP’nin içerisinden oluşan BBP, ANAP listelerinden seçilerek 7 milletvekili ile temsil edildi. Seçimi birinci bitirmesi ve hükümet kurma yetkisini almasına rağmen hiçbir partinin RP ile koalisyona sıcak bakmamasının ardından Erbakan hükümet kurma yetkisini iade etti. Sıradaki partiler olan ANAP ve DYP’de “dönüşümlü başbakanlık” gibi ülke tarihinde ilk kez görünen bir politika ile Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller anlaştılar ve Bülent Ecevit’in başkanlığındaki DSP de dışarıdan destek verdi. Bu anlaşma ile ülke siyasi tarihinde ANAYOL koalisyon hükümeti olarak bilinen yeni bir hükümet görev başına geçti.
[box_dark]ANAYOL Hükümeti[/box_dark]
1995 genel seçimlerinin ardından ikinci olarak hükümet kurma yetkisi Mesut Yılmaz’a verildi. Mesut Yılmaz yaptığı koalisyon görüşmelerinin sonucunda DYP lideri Tansu Çiller ile anlaştı ve 3 Mart 1996’da imzalanan protokol ile bu hükümetin ilk adımları atıldı. Bu protokole göre ANAP ve DYP’nin ülke yönetimindeki görevleri ayarlandı. Bu protokolün imzalanmasından 9 gün sonra mecliste Bülent Ecevit liderliğindeki DSP’nin güvenoyu oylamasında çekimser kalarak hükümetin yolunu açması ile salt çoğunluk elde edilerek güvenoyu alındı. Güvenoyu oylamasının ardından anayasanın öngördüğü çoğunluğunun sağlanamadığını belirten Necmettin Erbakan, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme gerekli 273 kabul oyunun alınamamasına (257 kabul oyu alınmıştı) binaen oylamanın iptaline karar verdi. Böylelikle önemli bir darbe alan ANAYOL hükümeti, RP’nin Mesut Yılmaz hakkında verdiği gensoru ile çöktü. Gensorunun TBMM’de görüşülmesinin kabul edilmesinin ardından Yılmaz istifasını Demirel’e sundu.
Bir sonraki kısım için tıklayınız.