Bundan yaklaşık yüz yirmi yıl önce birilerinin Avrupa’nın göbeğinde bombalar patlattığını ve dahası Amerikan Başkanı, Rus Çarı, İspanya Başbakanı ve Fransa Başkanı gibi bazı devlet adamlarını düzenledikleri suikastlerle öldürdüklerini biliyor muydunuz? Bu eylemlerin yalnızca modern dünyaya has olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle 19.yüzyıl sonları ve 20.yüzyıl başlarında neredeyse bütün gelişmiş ülkeleri saran ve devletlere korku salan bir akım: Anarşizm. Her ne kadar ülkemizde ortaya çıkan her aykırı görüş anarşik olarak nitelenip kelimenin içeriği genişletilmiş olsa da bu yazımda anarşizmin ne olduğundan, anarşist görüşlere sahip insanların yaptıkları eylemlerden ve düzenledikleri saldırılardan bahsedeceğim.
Anarşizm, kökleri Pierre-Joseph Proudhon, Michael Bakunin, Peter Kropotkin, Errico Malatesta gibi fikir adamları tarafından atılan bir toplumsal harekettir ve herhangi bir otorite tarafından yönetilmeyen bir toplum hayali kurar. Bu açıdan da devletlere ve devlet merkezli sistemlere tamamen karşı çıkarak toplumların özgür bireyler arasında gerçekleşecek bir takım işbirlikleriyle yönetilmesi gerektiğini savunur. Anarşistlere göre insanlar yönetilmek için bir lidere ihtiyaç duymamalıdır, adalet ve düzen insanların kendi aralarında doğal bir şekilde ortaya çıkacaktır. Komünist ve sosyalistlerden ayrıldıkları yer de tam olarak burasıdır; hedeflerine ulaşmak için bir devlet aygıtı kullanmayı, parlamentoya girmeyi veya bir liderin otoritesi altında toplanmayı toptan reddetmişlerdir.
Anarşistler için onların etkisini ve tanınırlığını arttırmadaki dönüm noktası 1880lerin başında yapılan sözle propagandadan eylemli propagandaya (propaganda by deed) geçiş oldu. Öncesinde sadece gezgin düşünürler, kitap, gazete, dergi ve kongrelerle ilerleyen hareket bu noktadan sonra ayaklanmalar, bombalı saldırılar ve suikastlerle daha da genişledi. Yapılan eylemlerin arkasında organizasyonel bir bağ olmamasına rağmen çoğu ülke anarşistleri varlıklarına karşı bir tehdit olarak algıladı ve bunlara karşı sert önlemler aldı. Saldırıların ilki 1881’de Rus Çarı II.Alexander’a karşı St.Petersburg’da yapıldı. Ancak bu sadece başlangıçtı. Düzenlenen çok fazla saldırı nedeniyle bombaların şehri olarak anılan Barselona’da Rusya’dakinden tam on iki sene sonra Liceu opera binasına iki bomba atıldı ve 22 kişi öldü, 50ye yakın kişi de yaralandı. Genellikle zenginlerin kullandığı bu bina ideal bir hedefti. 1894’te yine Avrupa’nın bir başka gözde şehri Paris’te sıradan bir kafeye yapılan bombalı saldırı bir kişinin ölümüne yirmi kişinin de yaralanmasına yol açıyordu. Saldırıyı düzenleyen Emile Henry yaptığı eylemin meşruluğunu savunurken de kafede oturan insanların var olan düzenden memnun olan kesim olduğunu ve hiçbir burjuvanın masum olamayacağını söylüyordu.
Emile Henry’nin Paris’teki saldırısından beş ay sonra Anarşistler bu kez Lyon’da ortaya çıktılar ve Fransa Devlet Başkanı Sadi Carnot İtalyan bir Anarşist tarafından öldürüldü. Sadece birkaç yıl içerisinde sırasıyla İspanya Başbakanı, Avusturya İmparatoriçesi Elizabeth, İtalya Kralı Umberto ve Amerikan Başkanı Mckinley suikastlara kurban gideceklerdi. Bu saldırıların temel amacı hükümetteki en güçlü kişinin ortadan kaldırılması ve böylece hükümetin güçsüzlüğünün gösterilmesi, prestijinin düşürülmesiydi. Gerçekleştirilen saldırıların devrim inancına bulunduğu pozitif katkı ise görmezden gelinemezdi.
Anarşistlerin bu şiddet içeren eylemlerine hükümetlerin tepkileri de oldukça sert oldu. Fransa’da Proudhon’un yayınladığı gazeteye olduğu gibi çoğu basılı yayın sansüre maruz kaldı veya kapatıldı. Birçok Anarşist tutuklandı, hapse kondu ya da sürgün edildi. Bunların üstüne Birleşik Devletler gibi bazı ülkeler alınan yasal önlemlerle Anarşistlerin siyasi sığınma hakkı kullanarak topraklarına yerleşmesini engellediler. İtalya’da 1870lerde devletin sert sindirme politikasıyla karşı karşıya kalan Anarşistler yerel isyanlardan öte geçemedi ancak yurtdışına giderek sayısız eyleme imza attılar. Rusya’da önce diğer solcu grupların gölgesinde kalarak etki alanını genişletemeyen grup daha sonra ise Bolşevik hükümetinin sert yöntemleriyle neredeyse tamamen bitirildi. Anarşizm devletlere karşı olan savaşını kaybetmişti ve bunun sebepleri oldukça açıktı. Hareket kendi içinde birçok hizbe ayrılmış bütünlük sağlanamamıştı, hükümetlerin baskılarına cevap verilememiş hareket sindirilmişti ve Birinci Dünya Savaşı başladığında gördüğümüz gibi çoğu Anarşist milliyetçi duygularından gerçek anlamıyla sıyrılamamış, ülkelerinin yanında savaşa katılmışlardı.
Kaynakça
Ersel Aydınlı, Violent Non-State Actors: From Anarchists to Jihadists (London and New York: Routledge, 2016)
Mary Evans,”For Jihadists, read Anarchists”,The Economist, August 18, 2005.
http://www.independent.co.uk/news/world/politics/blood-rage-history-the-worlds-first-terrorists-1801195.html#gallery
https://www.britannica.com/topic/anarchism#toc66523
Resim Kaynakçası
http://listverse.com/2014/05/04/10-acts-of-anarchist-terrorism-shocked-the-world/
https://tr.pinterest.com/brokenalien/anarchist-art/
http://kararsiv.blogspot.com.tr/2016/06/anarsizm-cesitleri-nelerdir.html