Avrasya İmparatorluğu: Büyük Petro – I

1680’li yıllara gelinirken Rusya, Moskova merkezli feodal beylerin (boyar) ve merkezde gittikçe güçlenen bir hükümdarın kontrolündeydi. Bu yüzyılın başlarındaki Dertler Dönemi’nde coğrafik, etnik ve kültürel karakteristiğinin doğal bir sonucu olan sıkıntıları atlatmayı başarmış ve şimdi geniş bozkır halklarından oluşan büyük bir devletti. İmparatorluk, batıda Özü (Dinyeper) Nehri kıyısındaki Kiev’den doğuda Pasifik kıyılarına kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hükümrandı. Bu topraklar üzerinde Kıpçaklar, Tatarlar, Kazaklar, Yakutlar gibi birçok Türkî halk; ortodokslaşmış doğu Finleri olan Kareller ve tabii ki Slav kökenli Ukrinler, Ruslar, Beyaz Ruslar yaşıyordu. Rusya’nın üzerine oturduğu bu halklar, soğuk kuzey bozkırlarını simgeliyordu adeta. Çoğunlukla dönemin gelişmelerinden bîhaber, tabi oldukları dinlerin (islamiyet, ortodoksluk) keskin sosyal hakimiyetine dayalı bir yaşam sürmekte olan bu halklar, bir arada düzensiz ve gelişmemiş bir topluluk teşkil etmekteydi. İşte bu karakteristiği, Rusya’nın dünyevi olmaktansa tinsel bir anlam kazanmasına yol açmıştı. Gelişimi reddeden geniş Ortodoks din adamı sınıfı ve muhterislerin elinde oyuncağa dönmüş ordusuyla bu Avrasya İmparatorluğu, geri kalmış köhne bir yapıya sahipti fakat elindeki geniş imkânlarıyla kısa zamanda büyük bir sıçrama yapabilecek kabiliyete de sahipti.

rusya petro dönemi haritası ile ilgili görsel sonucu
Mor ile gösterilen bölgeler, Petro döneminde Rusya’nın elde ettiği topraklar. Görselde de görüleceği üzere Petro’ya “büyük” denilmesinin sebebi, işgal ettiği topraklardan değil dönüştürdüğü toplum ve devletten gelmektedir.

 

Rusya’nın bu hâli, 1672’de doğan müstakbel bir taht varisinin, Pyotr’un (“Deli” Petro), büyürken doğasındaki muazzam gözlem gücüyle kavradığı şeylerdi. 1682’de zihinsel engelli kardeşiyle birlikte taç giyerken henüz her kavramı anlamlandıramasa da, önünde kısa sürede öğrenmesi gereken çok şey olduğunu biliyordu. Üvey ablası ve Çariçe olan Sofia, yönetimi rüşvetle beslediği merkezi streltsi taburlarıyla ve din adamlarıyla tutuyordu. Bu durum, Petro gibi güçlü karakterli birinin tahammül edemediği bir durumdu ve zaten Sofia tehlikeyi öngörerek onu Moskova dışında bir çiftliğe hapsettirmişti. 17 yaşına dek burada ömrünü sürdüren Pyotr, bu süreçte büyük tutkusu olan denizciliği öğrenmek için o dönemde Rusya’nın denize açılan tek kapısı olan Kuzey Denizi kıyısındaki Arkhangelsk’e gidip gemicilik talim etmişti. Birçok açıdan eğitime hevesli olan Petro, ülkesindeki geri kalmışlığı dönüştürmenin tek yolunun tavizsiz ve katı biçimde reform ve yenilikleri uygulamak gerektiğini düşünüyordu. 1689 yılında kendisinin hayatına teşebbüs eden Çariçe Sofya’yı bir saray darbesiyle devirip öldürttükten sonra iktidara gelen Petro, imparatorluğun denize çıkan bir kapısı olması gerektiğini düşünüyordu. İktidara bütünüyle hakim hale gelince Petro; kuzeyde Baltık Denizi’ne çıkma, güneyde Karadeniz’e inme siyasetini takip etti. “Sıcak denizlere açılma” politikası, ilerleyen yüzyıllarda Rus yayılmasının temeli haline gelecek, Rus devlet adamları ve hükümdarları bunu temel alıp benimseyerek, bu istikamette faaliyette bulunacaklardı. Aslında daha yakın olan Baltık kıyısı uzun süreli savaştan sonra barış dönemine girilen İsveç’in elindeydi. Bunun için de gözüne Osmanlıların elinde olan Azak’ı kestirmişti.

Moskova’daki hükümranlık yıllarının başlarında şehrin hemen dışındaki Alman Mahallesi olarak isimlendirilen mıntıkada yaşayan Avrupalı uzmanlar ile sıkı arkadaşlıklar kurdu. Birlikte saatlerce süren muhabbet eden bu “tayfa”, Petro’nun Batı!ya olan hayranlığını ve merakını şiddetlendirdi. Her geçen gün kuvvetlenen arzuları ile sonunda yine yabancı bir denizci olan Amiral François Lafort’un liderlik ettiği kuvvetli bir orduyu Azak Kalesi üzerine gönderdi. Üç aydan fazla süren kuşatma sonucunda Osmanlı müdafaasını aşamayan Rus ordusu, ciddi anlamda büyük kayıplarıyla, 13 Ekim 1695’te geri çekildi. Arzusunu dizginleyemeyen Petro, Türklerin Avusturya cephesinde meşgul olması ve Azak Kalesi’ni pek zayıf bir kuvvetle tahkim etmesinden istifade ederek tekrar kuşattırdı. Çar Petro, yüz binlik ordusu ve Don Nehrini takip ederek gelen donanmasıyla; beş yüz kişilik müdafilerden, altmış dört günlük kuşatmadan sonra, Azak Kalesi’ni vire ile teslim aldı.

peter the great st petersburg ile ilgili görsel sonucu
Petro ve ele geçirdiği deniz kıyılarından Baltık Denizi’ne bakışı: Resimde devasa boyuyla (tahminen 2.02 m) görülüyor.

 

Artık denize açılan bir kapının sahibi olmaktan dolayı biraz olsun rahatlayan Petro, yıllardır hayalini kurduğu Avrupa seyahatine çıkabilecekti. 1697 yılında sahte bir kimlikle çıktığı bu seyahat esnasında askeri ve sivil okulları, müzeleri, fabrikaları, askeri malzemeleri inceledi. Londra’da ve Amsterdam yakınlarındaki Zaandam köyünde değirmencilik, gemicilik ve tersanecilik eğitimi alırken, Prusya başkenti Königsberg’te (bugünkü Kaliningrad, Rusya) topçuluk eğitimi alacaktı. Ülkesine dönerken hayran kaldığı bu gelişmeleri hızlı bir şekilde uygulayabilmek adına birçok sanatçı, askeri uzman, tacir ve bilim adamını da yanında getirdi. Petro, ıslahatlarına başlamadan önce çıkan bir isyanı kanlı bir şekilde bastırdı. Bu yöntemiyle halk üzerinde ıslahatlar öncesinde tam otorite sağlamayı amaçlıyordu, çünkü Petro’ya göre halkının üzerinde otorite sağlaması için gerekli olan despotik bir güçtü.

Petro’nun tersanecilik, gemicilik ve değirmencilik eğitimi aldığı Zaandam köyünden bir fotoğraf: Ağustos 2017 itibariyle köyde hâlen değirmencilik yapılmaktaydı.

 

İlk ıslahatı olarak bir bilimler akademisi kuran Petro, Rusya’nın bilim ve teknikte yolunu açacak adımlara başlıyordu. Bunun yanısıra Rusya’nın yeniçerileri olarak görülebilecek olan streltsi adlı merkezi, özel birlikleri kaldırdı. Avrupa standartlarına getirmek için Kiril alfabesini sadeleştirerek yazımda ve okumada bir standart oluşturmaya çalıştı. Geri kalmanın baş sebebi ve gerici tutumların kalesi gördüğü Ortodoks kilisesinin din adamlarının kutsal addettiği sakallarını kesmeleri için emir verdi, büyük tepki çekince sakal vergisi koyarak sakal uzatanlardan bunun için yüklü vergi talep ederek istediği sonuca ulaştı. Bu son derece yerinde, otoriter ve jakoben yeniliklerin yanında Petro, Rusya’nın sınırlarını genişletecek ve koruyacak geniş bir kara ordusunun inşa sürecini de başlattı. Daha önce sadece Don Nehri’nde kullanılan ve küçük gemilerden oluşan donanmanın deniz şartlarına uygun hâle getirilmesi için elliden fazla savaş gemisinin ve yedi yüz destek gemisinin inşa seferberliğini başlatarak Rus donanmasını adeta yeniden kurdu.

-DEVAM EDECEK-

 

Kaynakça

Geoffrey Husking; Rusya ve Ruslar; İletişim Yayınları; İstanbul: 2015.

Ronald Grigor Suny, Dominic Lieven, Maureen Perrie; The Cambridge History of Russia: Volume II: Imperial Russia 1689-1917; Cambridge University Press; Online Publishing: 2008.

Serdar Merteş; I. Petro ve Reformları; academia.edu : https://www.academia.edu/19693975/1._Petro_ve_Reformlari 

 

Leave a Reply