I. Dünya Savaşı dünya harp tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş birçok ilkin ve gelişmenin yaşandığı bir savaş. Uçağın, zehirli gazların, alev makinelerinin, denizaltının ilk kez savaşta kullanılması bu ilklerden bazıları. Atış güçleri, zırhları ve hareket kabiliyetleriyle de artık modern orduların vazgeçilmez unsurlarından olan tanklar da tarih sahnesine I. Dünya Savaşı ile adım attılar. Peki, bu süreç nasıl gelişti?
1 Temmuz 1916 tarihinde, Batı Cephesinde iki yıl boyunca süregelen durağanlığı bozmak ve Alman cephe hattını yarmak için İngiliz ve Fransız kuvvetleri Fransa’nın kuzeyinde bulunan Somme Nehri civarında, sekiz gün süren bombardımanın ardından bir saldırı başlattılar. Ama bu hücum, taarruzun ağır yükünü 750 bin kişilik kuvvetiyle sırtlayan İngiltere’nin, daha muharebenin ilk gününden büyük bir yara almasına neden oldu. İlk gün İngiltere, 19.240’ı ölü olmak üzere 57.470 kayıp verdi. Kaybın büyük olmasına rağmen hücumdan vazgeçilmedi fakat devam eden saldırılarda da İngiliz ve Fransızların kaybı ağır oldu. Kayıpların bu kadar büyük olmasının sebebi Almanların saldırıya hazırlıklı olmasıydı. İngiliz ve Fransız askerleri dikenli tellerin, siperlerin ve sağlam duvarların arkasından gelen Alman makineli tüfeklerinin kurşunlarıyla can verip çok fazla ilerleyemiyorlardı. Öyle ki temmuzdaki çatışmalarda İngilizlerin verdiği kayıpların yüzde doksanının makineli tüfeklerden kaynaklandığı tahmin edilir.
Makineli tüfeklerin ve dikenli tellerin karşısında çaresiz kalan İngilizler, bu soruna bir çözüm aramaya başladılar ve dünya harp tarihinde bir dönüm noktası olacak bir çözüm buldular. Somme Muharebesi başlamadan önce düşünülen, hakkında çalışmalar yapılan paletli, ağır zırhlı, makineli tüfeğe ve topa sahip bir araç. Başka bir deyişle karada gidebilecek bir gemi. Sonradan tank adını alan bu aracın mucidinin kesin olduğunu söyleyemeyiz çünkü ilk tank üretilmeden önce de tanka benzer birçok tasarım vardı. Tank üretiminde, Amerikalı Benjamin Holt’un zirai traktöründen esinlenildiğini de söyleyebiliriz, Avustralyalı L.E. de Mole’ün 1912 yılında İngilizlere verdiği tank çizimlerinden de. Ama kesin olan üretimin Ernest Swinton’ın ortaya attığı bir fikirle başladığı. Siperlerde oluşan hareketsizliği gören Swinton, dikenli teller ve makineli tüfeklerin üstesinden gelebilecek bir araç fikrini Albay Maurice Hankey’e anlattıktan sonra fikir, Hankey’in de aklına yatınca tank fikrinin kabul görmesi için çalışmalara başladılar. Çalışmalarının sonucunda tank fikri Churchill’e ulaştı. Tanka benzer fikirleri önceden de var olan Churchill, başbakana bu fikri destekleyen bir mektup yazdı. Bu çalışmalarının sonucunda Churchill, tankın icadına doğru giden yolda büyük yararı bulunan Karagemisi Komitesi(Landship Committee)’ni Şubat 1915’te kurdu. Sonradan bu komiteyle, İngiliz kabinesinin Savaş Komitesi Sekreter Vekili olarak Ernest Swinton irtibat kurdu ve 19 Eylül 1915 günü Little Willie adı verilen tank denenmeye başlandı. Little Willie, ihtiyaçları karşılayamadığı için üretime geçirilmedi. Bu ihtiyaçlar, tankın 1,5 metrelik bir engeli tırmanabilmesi ve 2,5 metrelik bir hendeği geçebilmesiydi. Little Willie başarısız olunca ‘Big Willie’ ve ‘Mother’ adlarıyla da anılan Mark I tankı geliştirildi. Mark I’in istenen özelliklere sahip olduğu anlaşılınca 150 tane üretilmesi emri verildi. Bu ilk 150 tanktan 60’ı Fransa’ya nakledildi ama sadece 49’u cepheye ulaştı, 32’si savaşmayı başardı.
Başta adı karagemisi(landship) olan ama yeni icad edilen bu silahın gizlenmesi için sarnıç ve depo gibi kelimeler arasından tank kelimesi seçilerek, tank olarak adlandırılmaya başlanan savaşın yeni makineleri, ilk kez 15 Eylül 1916’da savaş meydanında boy gösterdiler. Böylece Mark I savaşan ilk tank oldu. Tanklar başlangıçta özellikle Almanların morallerini bozmada çok işe yaradı ama mekanik arızalar sebebiyle bozulmaya başladıkları zaman Almanlar, tankın imha edilebilecek bir şey olduğunu anladılar. Böylece tank kendinden beklenen yararı Somme Muharebesi’nde gösteremedi. Tanktan beklediklerini alamayan İngilizler de savaş meydanından verdiği kayıplara nazaran küçük bir bölgeyi alarak ayrıldılar. İngilizler bu muharebede 420 bin, Fransızlar 195 bin, Almanlar ise 650 bin kayıp verdi. İngiltere kısa vadede belki istediğini alamadı ama uzun vadede Almanların savaşı daha fazla sürdüremeyeceklerini anlaması ve Hindenburg savunma hattına çekilmesi ile uzun vadede istediklerini elde ettiler.
Tank ilk sınavında başarılı olamasa da Combrai Muharebesi’nde neler yapabileceğini gösterdi. I. Dünya Savaşı’nda tanklar piyadelere yardımcı olması için kullanılmıştı. II. Dünya Savaşı’nda tankların piyadeler gibi karşılıklı savaştıklarına şahit olduk. Günümüzde ise tanklar ölümcül bombaları yüzlerce metre uzağa atacak güce, arabalarla yarışacak hıza ve kurşunların delemediği zırhlara sahipler. İnsanlığın artık binlerce insanın hayatını karartan bu tür ölümcül makinelere sahip olması bakımından I. Dünya Savaşı’nın önemi yadsınamaz. En başta bu savaş, savaşın en önemli unsuru olan insanın tahtına bir rakibin çıktığı ilk savaştır. Çünkü bu savaşta insanlık, makinelerin nasıl bir güce ulaşabileceğinin farkına varmıştır.
Kaynakça
- I. Dünya Savaşı – Resimli Harp Tarihi, Ian Westwel
- Birinci Dünya Savaşı Tarihi, Basil Liddel Hart
- Büyük Savaş Belgeseli, TRT
- www.tankmuseum.org
Görseller
- tank100.com
- www.tankmuseum.org
- tanktarihi.tr.gg