- Serinin önceki yazısı : Küba Devrimi I- Amerika’nın Eğlence Adası
1954’te Batista, başkanlık seçimlerine giderek seçimleri şaibeli bir şekilde kazandı ve tekrar halkın sempatisini kazanmak istedi. Bu amaçla Moncada olayının faillerine af çıkarmaya karar verdi. Havana’ya dönen Castro, tamamen devlet gözetiminde radyo röportajları ve basın açıklamaları yaptı. Bir yandan da hapisteyken kurmuş olduğu “Temmuz 26 Hareketi” ekibini güçlendirme çalışmaları yapıyordu.
Devrime Katılan Taze Kan: Che Guevara
Castro, 1955’te muhalefete olan baskıdan kaçmak için Meksika’ya gitti. Burada Marksist-Leninist bir doktor olarak bilinen, “benim olabileceğimden çok daha ileri bir devrimci” diye bahsettiği Ernesto Che Guevara ile arkadaş oldu. Castro, Meksika’da bulunduğu süre boyunca gerilla savaşı için maddi hazırlıklara devam ederken bu konuda hareketi güçlendirebilecek isimlerle iletişim halindeydi. 25 Kasım 1956’da “Granma” adlı yat ile Meksika’dan yapılan Küba çıkarması başarısızlıkla sonuçlandığında, bu devrim hareketi için yararlı sonuçlar doğurmadı. Bu çıkarmadan yolda verilen kayıplar ve çatışmalar sonucunda yalnızca aralarında Castro kardeşler ve Che Guevara’nın bulunduğu 11 kişi sağ çıkabildi. Üstelik Batista hükümeti, Castro’nun ölü ele geçirildiği haberini tüm ülkeye yaymıştı.
İspanyolcada Küçük Savaş: Gerilla
Orijinal dilinde “küçük savaş” anlamına gelen gerilla kelimesi, çok açık ki adını yalnızca yapıldığı bölgelerin genişliğinden almıştır. Zira Küba örneğinde gerilla, büyük bir ölüm kalım savaşıdır. Geriye kalan bu 11 isyancı, bir süre Sierra Maestra’nın sık ormanlarla kaplı dağlarında, silah toplamak için küçük gruplar halinde kümelenmiş ordu karargahlarına baskınlar yapmaya başladı.
İlerleyen zamanlarda bir karakolu ele geçirdiklerinde Belediye Başkanı ve toprak sahibi olan Chicho Osorio’nun bölge yerlileri tarafından öldürülmesi köylüler ve isyancılar arasında bir güven bağının oluşmasını sağladı. Bu olay üzerine gerilla hareketinin sayıları 200’e vardı. Kalabalıklaşmasıyla birlikte hareket, Temmuz 1957’de Castro kardeşler ve Che Guevara önderliğinde üç gruba ayrıldı. Bombanın fitili böylece çekilmiş oldu. Tüm Küba’da Batista karşıtı gruplar, bombalı saldırılar ve sabotajlar yapmaya başladı. Polis de bunlara toplu tutuklamalar, işkenceler ve toplu infazlarla cevap veriyordu. Yaratılan bu iç savaş hali içinden çıkılmaz bir boyuta ulaşmıştı. 1957 Mart’ta, Castro ve has adamları tarafından Batista’yı öldürmek üzere başkanlık sarayına gerçekleştirilen başarısız bir saldırı sonrasında hareketin önemli isimlerinden Antonio ve Frank País yaşamını yitirdi. Birçok başarısız girişim olsa da Küba halkının, Batista diktatörlüğüne karşı silahlı zaferi, sadece dünya gazetelerinin yazdığı gibi destansı bir zafer olmakla kalmamış, Latin Amerika halk kitlelerinin davranışlarıyla ilgili eski dogmaları da yıkmıştır. Bu hareket, bir halkın gerilla savaşıyla kendisini ezen bir yönetimden kurtulabileceğini elle tutulur gözle görülür biçimde kanıtlamıştır.
Tarihte olayların gerçekleşmesinin yanında dünyada yaptıkları yankılar da önemli olmuştur. Castro’nun mesajlarını New York Times, CBS, Paris Match gibi dünyanın en ünlü medya organları ile duyurması, Küba devrim hareketinin yerellikten kurtarmıştır. Batista’nın aşırı baskıcı rejimi ve yaşanan yolsuzluklara karşı muhalifler birleşmeye başlarlar ve Küba, artık tüm dünyada direnişin sembolü olmuştur.
Batista’nın Çöküşü
Tüm bunlar sürerken Castro’nun gerillaları dağlarda ordu karargahlarına saldırılar yapmaya devam ediyordu. Hareketin güçlenmesi ile birlikte diğer muhalif partiler ve yeraltı direnişleri, Castro’yu Sierra Meastra’da ziyaret ederek Küba’nın geleceğini tartışmaya başladı. Yıl 1958’e gelindiğinde isyancılar, hastane, okullar, matbaa, kesimhane, sigara fabrikası, mayın fabrikası gibi devlete ait kuruluşları ele geçirmeye başlamıştı. Batista, hem içten hem dıştan, yaşanan askeri başarısızlıklardan sorumlu tutulmaya başladı. Sonunda ABD, kendi ülkesinde de görülmeye başlanan anti-Batista eğilimden de destek alarak, Batista’ya olan silah desteğini kesti. Batista çöküşten önceki son kozunu kullanarak 10.000 kişiden oluşan ordusuyla, topu topu 300 gerilla için Sierra Maestra’yı ve çevre köyleri hava bombardımanına tuttu. Yaklaşık 1,5 ay süren bu “Yaz Operasyonu” (Operation Verano) , gerilla savaşına ve bulunduğu dağlık araziye yabancı olan ordunun başarısızlığıyla sona erdi.
Böylece saldırı sırası Temmuz 26 Hareketi’ne geçti. Orduyu dağdan süren Castro cephesi, Kasım ayı geldiğinde Oriente ve Las Villas illerinin büyük bölümünü kontrolleri altına alarak, Küba’daki iki ana karayolu ve demiryolu hattını kapatmış oldu. Bir gerilla savaşı dahisi olan Che Guevara, Batista’nın güçlerine asker ve silah taşıyan trenin raydan çıkartıldığı ve Batista askerlerinin esir alındığı operasyonu bizzat yönetti. Kaçınılmaz sona yaklaşırken ABD, General Cantillo’ya Batista’yı devirme görevi verdi. Castro, Batista’nın savaş suçlusu olarak yargılanması şartı ile Cantillo ile gizli bir ateşkes anlaşması imzaladıysa da olacakları önceden haber alan Batista, çevresindeki 180 adam ve 300,000,000 ABD Doları ile 31 Aralık 1958’de Dominik Cumhuriyeti’ne kaçtı.
Birçok alanda yenileşmeyi beraberinde getiren Küba Devrimi, küçük sayıda bir insan topluluğunun, büyük bir çoğunluğa karşı koyuşunun öyküsü, hatta efsanesidir. Karşılıklı dehşetin yaşandığı o yıllar, demokrasiye özlem duymamızı sağlayan türden. Yine de halkını karşısına alan hiçbir diktatörün ülkesinde iyi şeyler başaramayacağını bir kez daha görmüş oluyoruz. Tarihten alınacak derslere bir yenisi daha eklenmiş oluyor böylece.
Kaynakça
http://bolsevik.org/guncel/kuba-devrimi-ve-che-guevara.html
www.bizevdeyokuz.com/kuba-devrimi-fidel-castro-che-guevara-ve-komunizm
http://www.encyclopedia.com/people/history/cuban-history-biographies/fidel-castro
Resim Kaynakçası
http://mashable.com/2014/12/24/havana-before-castro-revolution/#juWT9ruWGuqj
http://www.politico.com/story/2016/11/fidel-castro-obituary-cuba-222593
https://tr.pinterest.com/pin/46373071140561340/