Ege kasabalarında biraz olsun gezmiş olanlar bilir, her köşesi tarih kokar oraların. Gittiğiniz yol üzerinde varlığından haberdar bile olmadığınız kalıntılara rastlayabilirsiniz. Ben, bugün sizlere büyüdüğüm toprakların güzide tarihi yerlerinden birini tanıtmak istiyorum: Apollon Tapınağı. Tapınağın tarihine doğru yola çıkarken kâh eğlenceli kâh ciddi konulara parmak basacağız. Dilerseniz başlayalım
Müzik, şiir, dans, kehanet, tıp ve Güneş tanrısı olan Apollon’un doğumu çok ilginçtir. Rivayete göre, tanrıların tanrısı Zeus, sevgilisi Leto’yu hamile bırakmıştır. Leto, Zeus’un karısı Hera’dan korktuğundan Kynthos adında bir dağa çıkar ve ikiz çocuklarını burada dünyaya getirir. Bu çocuklardan biri güzeller güzeli Artemis, diğeri sarışın ve çok yakışıklı Apollon’dur. Doğum sırasında bir anda gökyüzünden ışıklar saçılır, Güneş ansızın ortaya çıkar. Bu yüzden Apollon, ışığın ve Güneş’in tanrısı olarak da bilinir. Antik Yunan kültüründe önemli bir yere sahip olan Apollon, aynı zamanda çobanların ve onların sürülerinin koruyucusu olarak görülmüştür.
Bugün Aydın iline bağlı Didim ilçesinde bulunan Apollon Tapınağı, M.Ö. 560’ta inşa edildi. İnsanlık tarihine önemli katkılarda bulunmuş Antik İyon Uygarlığı’nın en önemli kehanet merkezlerinden biriydi. İyonya’yı oluşturan kent devletleri arasında Efes, Priene, Myos gibi önemli kentlerle birlikte tapınağın bağlı olduğu Miletos da yer alıyordu. Tarihteki bazı önemli İyonyalılar: Tıpta Hipokrat, tarihte Herodot, felsefede Anaximenes, matematikte Pisagor ve Thales’tir.
Apollon Tapınağı ile ilgili birçok efsane bulunsa da en çok bilineni şudur: Tanrı Apollon bir gün yörede çobanlık yapan Brankhos’a rastlar. Brankhos’tan çok hoşlanır ve ona kehanetinin sırlarını öğretir. Brankhos, defne ormanı ve su kaynağının bulunduğu, bugünkü tapınağın yerinde, Apollon adına ilk tapınağı yapar. Tapınak uzun yıllar boyunca Brankhos’un soyundan geldiği bilinen Brankhidler tarafından yönetilmiştir. Ta ki M.Ö. 494’teki Miletos şehri ile Apollon Tapınağı’nı yerle bir eden Pers saldırısına dek. İyon kent devletlerinin isyanını bastırmak amacıyla gerçekleştirilen bu saldırı, bölgenin gördüğü en yıkıcı mücadelelerden biri olmuştur. Bu saldırıdan sonra, tapınağın en önemli varlıkları Pers başkenti Ekbatan’a götürülür. Tarihçi Herodot hikâyenin devamını şöyle anlatıyor:
Brankhidler tanrılarına sadakatsizlikle suçludurlar; tanrıya sunulmuş hazineleri hiç duraksamadan Pers kralına teslim etmiş ve ihanetlerini izleyecek olaylardan kurtulmak için de onun peşinden Pers ülkesine kaçmışlardır. Yüz elli yıl sonra İskender buraya dek geldi. Ordusundaki Miletoslulara ne yapması gerektiğini sorduktan sonra, yerleşmeyi yerle bir etti. Böylece babalarının işlediği suçun cezasını oğullar ödemişlerdir.
Birkaç yüzyıl sonra M.Ö. 334’te Büyük İskender Miletos’u aldıktan sonra tapınağın yönetimini Miletos kentine verdi. Kazanılan zaferin coşkusuyla olsa gerek, Miletos kâhini, Büyük İskender’i Zeus’un oğlu ilan etti. Yıkılan tapınağın yerine, hatta onun temelleri üzerine, İyon dünyasının en büyük tapınaklarından birinin yapımına başlandı. Miletoslular, M.Ö. 300 dolaylarında başladıkları tapınağı tamamlayabilmek için iki yüz yıl boyunca çalıştılar ama ölçüleri planlarda çok büyük tutulan tapınağı bir türlü bitiremediler. Bu nedenle inşaat M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda da devam etmiş, hatta bir kısmı Roma döneminde yapılmıştır. Bütün bunlara rağmen tapınak orijinal planlarına göre tam olarak bir türlü bitirilememiştir.
Apollon Tapınağı’nı incelerken onunla alakalı efsanelere de değinmek istiyorum. Her ayrıntısının özenle tasarlandığı tapınağın özellikle defne ağaçları arasında kurulması ve içerisinde Medusa kabartması bulundurması tesadüf değil. Şimdi, bu binlerce yıllık efsanelere ve onların tapınakla ilişkilerine göz atalım.
Apollon ve Dafni’nin Efsanesi
Apollon çok iyi bir okçudur. Bir gün kendisi gibi iyi bir okçu olan aşkın tanrısı genç Eros ile karşılaşır ve onun okçuluk kabiliyeti ile alay eder. Eros, Apollon’dan intikam almak için iki ok hazırlar. Biri altın suyuna batırılmıştır ve saplandığı kişiye tutku ve sonsuz aşk verecektir. Diğer ok ise saplandığı kişiyi aşktan sonsuza dek uzaklaştıracaktır. İlk ok Apollon’un kalbine saplanır ve Apollon, deniz tanrısı Peneus’un kızı Dafni’ye umutsuzca âşık olur. Diğer ok ise Dafni’nin kalbine saplanmıştır ve Dafni aşktan tamamen uzaklaşır. Apollon’dan sürekli kaçar ve onu reddeder. Apollon, reddedilmenin verdiği gözü dönmüşlükle Dafni’nin peşine takılır ve büyük bir kovalamaca başlar. Kaçmaktan yorgun düşen Dafni, babasından yardım ister. Babası onu bir defte ağacına dönüştürür. Apollon, sevdiğini tam yakaladığı sırada onun bacakları katılaşmaya, kolları ağaç dallarına dönüşmeye başlar. Son bir çaba ile âşık olduğu kadını saçlarından yakalar ancak kucağında Daphne’nin yaprakları kalır. Yaprakları başına taç olarak yerleştiren Apollon, bu tacı başından hiçbir zaman çıkartmaz. Tüm Apollon heykellerinin başında gördüğümüz tacın sebebi budur. Apollon, o gün defne ağacını kutsal ilan eder. Apollon Tapınağı yapılırken özellikle defne ağaçları ve suyun bulunduğu bir mekân seçilerek, bu kutsallık ve Dafni’nin hikâyesi yaşatılmaya çalışılmıştır.
Yılan Saçlı Medusa Efsanesi
Medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. O kadar güzeldir ki tanrıçaların kıskançlıklarını toplamış, tanrıları peşinde koşturmuştur. Tanrıça Athena (Zeus’un kızı) onu çok kıskanmaktadır. Denizlerin tanrısı Poseidon ise Medusa’ya hayrandır. Hayranlıktan başı dönen Poseidon, bir gün Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur. Bu durumda aşağılanmış hisseden Athena, Medusa’yı “gorgon” yaparak cezalandırır. Yani, Medusa artık çok çirkindir ve saçları yılana dönüşmüştür. Onun yüzüne baktığı herkes taş kesilmektedir. Medusa, ölümlü olduğu için Athena bu ceza ile yetinmez ve Medusa’nın başını kestirir. Başı kesildiğinde Poseidon’dan olma çocukları Pegasus ve Shrysar gövdesinden dışarı fırlar. Medusa’dan sıçrayan kan damlaları Libya’ çöllerine düşerek birer yılana dönüşürler. Didim’in en önemli sembollerinden biridir Medusa. Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır. En güzel işlenmiş ve korunmuş Medusa figürlerinden birisi Didim Apollon Tapınağı bahçesinde girişte sağ tarafta bulunmaktadır.
Günümüzden yaklaşık 2.600 yıl önce inşa edilen bu kutsal avlu halen her yıl birçok ziyaretçiyi ağırlıyor. Didim’in doğal turizminin yanında tarih turizmine de katkı sağlıyor. Antik Yunan kentlerine dair bir şeyler öğrenmek istiyorsanız, Ege Bölgesi’nde seyahate çıkmanızı ve özellikle Apollon Tapınağı’nı ziyaret etmenizi öneriyorum. Antik Yunan tarihinin gizemiyle çok uzağa gitmeden, Anadolu’da tanışabilirsiniz.
Kaynakça:
http://www.didim.bel.tr/sehir-d-80-apollon-tapinagi
https://www.muze.gov.tr/yayin/5/muze_dergi_04_5_318402.pdf
https://greekgodsandgoddesses.net/gods/apollo/
http://www.pantheon.org/articles/d/daphne.html
Resim Kaynakçası:
http://digilander.libero.it/debibliotheca/Arte/bernini/bernini_apollo_and_daphne.jpg
http://www.turkishhomeoffice.com/properties/bella-vista-complex
Erhun
Çok beğendim. Hem bilgilendiren hem hoş vakit geçirten bir yazı olmuş. Tebrik ederim.
Beril
Çok başarılı bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz. :)
Nermin
Sürükleyici ve bilgi dolu olması yanında, merak ve söz konusu yerleri görme isteği uyandırıyor. Gelecek vaad eden bir kalem . Tebrik ediyorum. Ayrıca, “Tanrıların Anadoludaki Evi ” kesinlikle ziyaret edilmeli .