Nükleer enerji günümüz dünyasında elektrik üretmenin maliyet açısından en verimli yollarından biridir. 1789’da uranyumun keşfi ile başlayan ve 1934’de atomun parçalanması ile devam eden süreçle birlikte nükleer enerji gelişmiş ülkeler için enerji üretiminde iyi bir alternatif olmaya başlamıştır. İlk nükleer santralin 1954’te SSCB’de kurulmasıyla başlayan dünyanın nükleerleşme sürecinde SSCB’yi İngiltere, ABD ve Çin takip etti. Meteorolojik şartlardan etkilenmeden 7 gün 24 saat elektrik üretebilen nükleer santrallerin ülkeler için ekonomik olarak bir hayli verimli olması nedeniyle bu santrallerin sayısı kısa zamanda hızla çoğaldı. Günümüzde 31 ülkede 450 adet nükleer reaktörün aktif olarak faaliyette olduğu göz önüne alındığında nükleer enerji yönteminin dünyada ne denli yaygın olduğu rahatlıkla görülebilir. Ülkemizin de Mersin Akkuyu’da kurulacak olan nükleer santralle birlikte 2022 yılında üretmeye başlayacağı nükleer enerjinin bazı önemli tehlikeleri de mevcut. Ürettiği radyoaktif atıklarla canlı yaşamını tehdit etmesi ve olası bir kazada korkunç bir ekolojik felakete davetiye çıkarma potansiyeli nükleer enerjinin en büyük handikapları. Her ne kadar birçok nükleer santralde üst düzey güvenlik sistemleri bulunsa da insanoğlu, Çernobil ve Fukuşima nükleer felaketlerine ne yazık ki engel olamadı. Bu felaketlere rağmen dünya üzerinde eski teknolojilerle inşa edilmiş ve üst düzey güvenlik sisteminden yoksun bazı aktif nükleer santraller de bulunuyor. Bunlardan birisi de Türkiye-Ermenistan sınırında bulunan Metsamor Nükleer Santrali.

Metsamor Nükleer Santrali’nden bir görünüm.

Metsamor Nükleer Santrali, nükleer enerjiye yatırım programı kapsamında SSCB tarafından 1977’de Çernobil Nükleer Santrali ile birlikte hizmete açıldı. 1. nesil nükleer santral olarak adlandırılan bu santrallerin kurulmasındaki amaç, Karadeniz kıyısındaki ve Kafkasya’daki Sovyet cumhuriyetlerinin enerji ihtiyacını giderebilmekti. Dünya tarihinde o zamana kadar büyük bir nükleer santral kazası yaşanmadığından olsa gerek, Çernobil’de ve Metsamor’da güvenlik ve soğutma sistemleri Sovyet yetkililer tarafından çok önemsenmemiş, odak noktası daha çok bu santrallerin ürettiği enerjiyi arttırma potansiyeli üzerine kurulmuştu. 1980’lerin ortalarına doğru küçük kazalar dışında sorunsuz bir şekilde elektrik üreten üst düzey güvenlik sisteminden yoksun bu santraller, bulundukları çevre için âdeta bir saatli bomba gibiydi. Sovyet yetkililer nükleer kaza olasılığına karşı umursamamazlıklarının bedelini ilk olarak Çernobil’de ödeyecekti. Çernobil Nükleer Santrali’nde, 26 Nisan 1986’da bir test sırasında yaşanan kaza sonucunda santralde büyük bir patlama meydana geldi ve ilk anda patlamada santralde görevli 31 kişi hayatını kaybetti, ancak daha sonra Türkiye’nin de dahil olduğu yakın coğrafya ve binlerce insan, santralden sızan radyasyon yüzünden on yıllar boyunca sürecek ölümcül bir felaketin pençesine düştü. Bu kazadan yalnızca 2 yıl sonra, 7 Aralık 1988’de, Metsamor Nükleer Santrali yakınlarındaki Spitak kentinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. 25 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan bu deprem aynı zamanda Metsamor Nükleer Santrali’ni de kullanılamaz hale getirdi ve santralin enerji üretimi durduruldu. Nükleer santralleri inşa ederken olası bir kaza ihtimalini akıllarının ucundan bile geçirmeyen Sovyet yetkililer, Metsamor Nükleer Santrali’ni tam da fay hattının üstüne kurmuştu. Metsamor Nükleer Santrali’nin depremde aldığı hasar nedeniyle kapatılması Ermenistan’da ciddi bir enerji sıkıntısına neden oldu çünkü bu santral başkent Erivan’ın elektrik ihtiyacının yarısından fazlasını tek başına karşılıyordu. Santralin kapatılmasının ardından yaşadığı sıkıntıya bir çözüm bulamayan Ermeni yetkililer, depremden 6 yıl sonra, 1993’te, barındırdığı tüm tehlikelere rağmen ufak birkaç iyileştirmeyle santrali tekrar hizmete açtı ve günümüze kadar gelen bir nükleer sorunun fitili de böylece ateşlenmiş oldu.

Metsamor Nükleer Santrali, Iğdır’ın Ermenistan sınırına yakın olan köylerinden rahatlıkla görülebiliyor.

Komşuları Azerbaycan ve İran’ın aksine doğal kaynak bakımından son derece fakir olan Ermenistan, Metsamor Nükleer Santrali’nden gelecek olan enerjiye ciddi olarak bağımlı. Başta AB ve Türkiye olmak üzere çevresindeki ülke ve kuruluşların bütün uyarılarına rağmen santrali kapatmaya yanaşmayan Ermenistan, yeni bir enerji santralinin kurulması için ciddi bir dış yardım gelmediği sürece Metsamor Nükleer Santrali’nden enerji üretimine devam etmekte kararlı görünüyor. Santralin kapatılmasının ardından tekrardan hizmete açıldığı 1993’ten bugüne kadar, AB-Türkiye ortaklığındaki komisyonla defalarca müzakerelere oturan Ermenistan, bu komisyonun sunduğu teklifleri bir türlü kabul etmiyor çünkü Ermeni yetkililere göre komisyon tarafından sunulan teklifler Ermenistan’ın enerji ihtiyacını karşılayacak yeni tesislerin kurulumundaki masrafları karşılamaktan bir hayli uzak. Ermenistan’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (UAEA) Metsamor Nükleer Santrali’nin enerji üretim ruhsatını 2026 yılına kadar uzattırdığı göz önüne alındığında Ermenistan’ın pazarlık masasında elinin güçlü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Santralin konumu nedeniyle olası bir felaketten doğrudan etkilenecek ülkelerin başında Ermenistan ile birlikte ne yazık ki Türkiye geliyor. Türkiye-Ermenistan sınırına yalnızca 16 km uzaklıkta bulunan ve Iğdır’dan çıplak gözle bile görülebilen santral, Ağrı Dağı fay hattının tam üzerinde yer alıyor. 1988’deki 7.0 büyüklüğündeki Spitak depremi ve 2011’deki 7.2 büyüklüğündeki Van depremi göz önüne alındığında santralin bulunduğu bölgede yeni bir büyük depremin gerçekleşme ihtimali hiç de uzak değil. Çernobil nükleer santrali ile aynı teknolojinin ürünü olan bu santral, Ermenistan’ın bugünkü elektrik üretiminde âdeta bir can damarı görevini görüyor. Ülkenin elektrik üretiminin %40’ının sağlandığı Metsamor Nükleer Santrali bütün bu kaza ihtimalleri dışında aslında gerçekten de verimli bir santral; tek sorun olası bir felaketten geriye Ermenistan diye bir ülkenin kalmayacak olması(Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesi ve İran’ın kuzeyi de dahil). Ermenistan’ın bu nükleer kumarla varlığını daha ne kadar sürdürebileceğini ise zaman gösterecek.

KAYNAKÇA

https://avim.org.tr/tr/Analiz/GOZARDI-EDILEN-TEHLIKE-METSAMOR-NUKLEER-GUC-SANTRALI

Sınırımızdaki Çernobil: Metsamor Nükleer Santrali

http://www.bilgesam.org/incele/5708/-metsamor-nukleer-santrali–bolgesel-guvenlige-bir-tehdit/#.XXaRqi4za70

Fotoğrafların Kaynakçası

https://www.ntv.com.tr/turkiye/en-tehlikeli-nukleer-yanibasimizda,OzbQ16fkp0S1l4gW5hZ1HQ

http://www.milliyet.com.tr/ekonomi/yildiz-metsamor-nukleer-santrali-kapatilmali-1619760

https://avim.org.tr/tr/Analiz/GOZARDI-EDILEN-TEHLIKE-METSAMOR-NUKLEER-GUC-SANTRALI

Leave a Reply