GazeteBilkent’in bu söyleşisinin konuğu, uzun yıllardır sesiyle radyo ve televizyonlarda olmasına rağmen bu sene ocak ayından beri TRT Kent Radyolarında Forte isimli rock müzik programıyla adından sıklıkla bahsettiren Uğur Haspolat. Programında hem Ankaralı genç yetenekleri ağırlayan hem de çalma listelerinde tuttuğu geniş aralıkla bizlere keyifli dakikalar yaşatan Haspolat ile gerçekleştirdiğimiz bu sohbet için kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
GazeteBilkent: Radyoculuk öncesi serüveninizden biraz bahseder misiniz?
Radyoculuk benim için çok yeni sayılır. Yaklaşık 8 yıldır seslendirme sanatçılığı yapıyor, aynı zamanda da çeşitli kurumlarda diksiyon ve hitabet eğitmeni olarak ders ve seminerler veriyorum. Üniversite döneminde ve sonrasında gitar eğitmenliği yaptım. Yani çok uzun süredir bir şeyler anlatıyorum insanlara ama bu süreçte de radyo hep içimde bir ukdeydi. Gönlüme göre bir mecra bulamamıştım açıkçası.
GazeteBilkent: Müziğe nasıl başladınız? Aileniz mi teşvik etti, siz mi istediniz?
Her şeyden önce, ben bir müzisyen değilim; fakat elbette benim de bir ilk enstrüman anım var. Ailenizde bir müzisyen olmadığı zaman bu tür şeyleri keşfetmeniz kolay olmuyor. Ancak çok fazla bilinç sahibi olur da kendiniz bir şeyleri çözmeye başlarsanız bazı şeyleri keşfedebiliyorsunuz. Benim için de bu dönem lise dönemine denk geldi. Annem, bir gün dolaşırken “haydi sana gitar alalım” deyiverdi. Halbuki böyle bir istekte bile bulunmamıştım, çünkü gerçek dışı görüyordum. Lisenin son zamanlarıydı. İçim kıpır kıpır olmuştu, bambaşka bir duyguydu. Hemen o gün gitar kursuna yazıldım, fakat yakın zamanda üniversite sınavları falan derken çok da üzerine düşemedim. Enstrümana dokunmuş, ama onu pek fazla öğrenememiş oldum. Daha sonra, üniversite döneminde kendi elektro gitarımı para biriktirerek almayı hedef edindim. Devletin bana verdiği, yıllar sonra da söke söke geri aldığı krediyi bu gitar fonuna aktararak asıl sevdiğim enstrümanı aldım ve sevdiğim müzikle ilgilenmeye başladım. Devlet, kredinin buraya gideceğini bilseydi belki bana o krediyi vermezdi, ama neticede, dolaylı da olsa eğitime, sanata gitmiş oldu para. Farkında olmadan gitar için iyi para biriktirmişim. Gitarı aldıktan sonra, birkaç ay boyunca kursa gidecek param bile olmuştu. Gitar çalışmalarıma sevgili hocam Özgür Konuk ile başladım ve devam ettim. Kendisi benim gitara ve müziğe tutkulu yaklaşımım ve anlatım sabrıma tanık olunca beni asistanı olarak yanına aldı. Böylelikle çok uzun yıllar sürecek gitar eğitmenliği dönemi başlamış oldu. Bu süreç uzun zaman önce sona ermiş durumda; ama bu bana – bugün çok farklı bir alanda bunu sürdürüyor olsam da– eğitmenlik mesleğini kazandırdı. Artık neredeyse hiç gitar dersi vermiyorum. Şu anda, kendimi daha iyi bulduğum seslendirme ve spikerlik alanlarında varlık gösteriyorum. Eğitmenliğim ise diksiyon, hitabet ve seslendirme alanlarında verdiğim eğitimler ile devam ediyor.
GazeteBilkent: Radyo programına nasıl başladınız?
Seslendirmen arkadaşlarımın birinin yönlendirmesiyle başladı radyoculuk ve bu radyo programı. Öncelikle TRT Kent Radyo Ankara tekrar oluşum aşamasındayken üç farklı teklif verdim. Bu tekliflerden birinin içeriğini rock müzik oluşturuyordu. Kaydettiğim demo aracılığıyla sesimi ve sunumumu dinleyip beğenmişler. Böylelikle Ocak 2015 itibarı ile TRT Kent Radyo Ankara’da yapımcısı ve sunucusu olduğum Forte isimli rock müzik programım başladı. Radyo tamamen uzak olduğum bir oluşum değildi daha öncesinde elbette. Birçok belgesele, reklama ve çeşitli metinlere hem televizyon, hem de radyo mecrasında ses vermiştim. Ancak radyoculuk, özellikle canlı yayın bambaşka bir
GazeteBilkent: Forte ismi nasıl oluştu?
Tamamen terimsel bir bakış açısıyla oluştu. Bir rock müzik programı yapıyorum; hem müziğin sert yapısını anlatsın, hem de çok uzun tamlamalar olmadan bunu basitçe ifade etsin istedim. Müzik terimleri arasında buna en uygun düşen ismin “forte” olduğuna kanaat getirip programın adını koymuş oldum.
GazeteBilkent: Forte yeni bir program olmasına karşın Ankara’da kendinden sıkça bahsettirmeye başladı. Kafanızda programla ilgili yeni fikirler var mı?
Sıkça bahsettirip bahsettirmediğini bilmiyorum, ama sizin gibi gençler bunu söylüyorsa elbette bu beni çok sevindirir. Öncelikle arkadaş çevrem, sonra da programa konuk olan müzisyenler sayesinde çekirdek bir dinleyici kitlesi edindik elbette. Program özel bir dinleyici grubuna hitap ediyor, ama tabii ki olabildiğince yaygınlaşması, bu müziği sevenlere ulaşması bana büyük mutluluk verir.
Forte bir tarafa, zaten TRT Kent Radyoları çok yeni ve yeni yeni oluşan bir dinleyici potansiyeli var. Biliyoruz ki insanlar artık radyoları daha çok araçlarda dinliyorlar ve bu da radyolarda drive time denilen, tıpkı televizyonlardaki prime time gibi, dinleyici kitlesinin yoğun olduğu zaman dilimlerini oluşturuyor. Akşam 9 ile 11 arası radyosunu açıp bir program dinleyen bir kitle özel bir kitledir. Bu noktada, yeni bir dinleyici kitlesi oluşturmak için özel bir zevke hitap etmeniz gerekiyor. Forte de bu anlamda öyle. Forte dinleyicisinin programı bir müzik kutusu gibi değil, içeriği geniş bir program olarak görmesini istiyorum. Evet, rock müzik çalıyorum, ama tür aralığını çok geniş tutuyorum. Heavy metal de çalıyorum, pop rock da… Hatta bir programın sonunda Tarkan bile çaldım çünkü parçanın içinde çok güzel bir rock gitar solosu vardı. Müslüm Gürses bile çaldım ya! Bundan sonrasında da tek başıma yaptığım programlarda özel konsept programlar yapmak, konuklu yaptığım programlarda ise Ankara’da ulaşabildiğim kadar rock grubuna ulaşmak, onları davet etmek istiyorum. Bu müziğe tutkuyla bağlanmış, ortaya eser çıkarmayı amaç edinen gruplara yer vermek istiyorum.
GazeteBilkent: Özellikle konuk etmek istediğiniz sanatçı veya gruplar var mı?
Olmaz mı! Ankara’da yayın yapıyoruz. Kent Radyo Ankara’dayız. Bir ara muhakkak, benim için çok özel bir grubu, Pilli Bebek’i konuk etmek istiyorum. Gelmezlerse de kollarından tutup stüdyoya getireceğim. Pentagram’a ulaşmak ve onları bir şekilde programa dahil etmek istiyorum. Elbette bunların dışında da ulaşmak istediğim birçok grup ve müzisyen var. Rock müzisyenlerinin birçoğu tevazu sahibi insanlar. Onlara ulaşmak zor değil. Ulaşmaktan ziyade uygun zamanı denk getirebilmek önemli.