Küba Devrimi I- Amerika’nın Eğlence Adası

Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorundadır?

Fidel Castro

Küba, sahip olduğu limanları ve kıta içerisindeki elverişli konumu nedeniyle tarih boyu sömürgeci devletler için değerli olmuştur. Şimdilerde kapitalizmin çekici yüzüne karşı koyuşu ile anılıyor. Amerika’nın ülkenin tüm kaynaklarını yönettiği sırada, harita üzerinde ufacık görünen bu ülkenin halkı, dünya devi Amerika’ya karşı gelir. Üstelik verdiği bağımsızlık savaşını kazanır. Bu da dünya siyasi tarihine altın harflerle kazınacak bir olay anlamına gelir: Küba Devrimi. Bu yazı dizisinde devrimi hazırlayan sürece, devrime ve sonrasına detaylıca eğilmek istiyorum.

Devrime Giden Yollar

Küba, diğer birçok Latin Amerika ülkesi gibi yüzyıllarca varlığını İspanya’nın sömürgesi olarak sürdürmüştü. 1898’de ABD’nin İspanya ile olan savaşını kazanmasıyla Küba için yalnızca sömürgenin ismi değişmiş, ABD olmuştu. 1902’de ABD’nin sömürge politikasını masraflı bulması ile birlikte Küba -sözde- bağımsız oldu fakat Platt Amendment adındaki anlaşma, ABD’ye herhangi bir tehdit iddiası ile adayı işgal etme hakkı veriyordu. ABD, Küba’daki tarım alanları, madenler, sanayi üretimi ve pazarın büyük bir kısmını elinde bulunduruyordu. Küba’da içki, uyuşturucu, kumar ve fuhuş yaygınlaştırılmaya çalışılıyordu. Çok geçmeden Küba, ABD turizminin en önemli merkezlerinden biri haline gelmişti.

Devrimden önce Küba’da eğlenen Amerikalılar

1929 Ekonomik krizi, Küba’yı da etkiledi. 1930-32 yılları arasında grevler, kitlesel hareketler yoğunlaştı. Bu arada Küba yönetiminde diktatörlüğü ile bilinen Cumhurbaşkanı Machado vardı. Kriz sonrasında ABD desteğini Machado’nun üzerinden çekti. Çok geçmeden grev dalgalarına dayanamayarak devrilen Machado yönetimi, yerini geçici bir hükümete bıraktı. Bu arada tüm ülkede devrimci unsurlar yükselişteydi. 1925’te kurulmuş olan Küba Komünist Partisi (KKP) ise henüz işçi sınıfına öncülük edebilecek bir konumda değildi. Mevcut hükümetin muhalifleri, 1933’te iktidara el koydular ve orduyu sakinleştirmek için de, “halkın içinden gelen”, melez çavuş Batista’yı ordunun başına geçirdiler. Batista, orduda yaptığı yenilikler ve milliyetçi bir çizgide olması sebebiyle önemli derecede popüler oldu.

Yeni hükümetin yaptığı yenilikler hem işçilerden hem Amerika’dan tepki çekiyordu. Batista, ABD’nin de desteğini alarak iktidara el koydu. Küba’da yeni bir diktatör rejimi hüküm sürmeye başlamıştı. KKP ise Batista’yı SSCB’nin çıkarları gereği desteklemeye başladı. 1942 yılında partinin iki temsilcisinin Batista hükümetine girmesi, bir lütuf olarak görülüyordu. 1944 yılında Batista, seçimlere girmeyeceğini duyurdu. Sonraki yıllarda parlamenter partiler, yoğun ekonomik sıkıntılarla ve derinden ilerleyen büyük bir toplumsal çöküntüyle boğuştular.

Bir Devrimci Doğuyor: Fidel Castro

Küba Devrimi’nin şüphesiz en önemli liderlerinden biri de Castro’dur. Bu yüzden onun hayatına daha yakından bakmak gerektiği kanısındayım. Fidel’in babası Ángel Castro y Argiz, Küba Bağımsızlık Savaşı sırasında Küba’ya gelen ve sonrasında da 1898 Amerika- İspanya Savaşı’nda yer alan İspanyol askerlerden biridir. İkinci eşi ve Fidel’in annesi Lina Ruz González ile olan evliliği, Amerikan meyve firması olan United Fruit Company’de şeker kamışı üreticiliği yaptığı dönemlere rastlar. Fidel, çoğu Afrika kökenli göçmen işçilerin çocukları ile aynı çiftlikte büyüdüğünden çocukluğundan itibaren işçi sınıfına ve onların yaşamlarına yakından tanıklık etmiştir. Daha sonraları ateizmi benimseyecek olan Fidel, çocukluğunda ailesi tarafından iyi bir Katolik olması için yetiştirilmiştir.

Fidel Castro, 1974

1945’te Havana Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almaya başlayan Castro, burada öğrenci aktivizmi ile tanışır ve siyasetle iç içe bir öğrencilik hayatı geçirir. Porto Riko’nun bağımsızlığı ve Dominik Cumhuriyeti’nin demokrasisi üzerine çalışan komitelerde yer alır.  Küba’da, ABD etkisine ve devletin öğrenciler üzerinde uyguladığı şiddete karşı Üniversite Öğrencileri Federasyonu başkanlığını yürütür. Üniversitede grevler organize eden Castro, üniversiteden ayrılması için baskılar görür ve ölüm tehditleri alır. Üniversiteden ayrılmayı reddeden Castro, kendi gibi silahlanmış arkadaşlarıyla beraber hareket etmeye başlar. 1947’de Küba Halk Partisi’ne katılır.

Castro Siyaset Sahnesine Çıkıyor

1950’de eğitimini tamamlayarak Havana’da 2 sene boyunca mesleği olan avukatlık yapar. Kendisinin de üyesi olduğu Küba Halk Partisi’nin (Partido Ortodoxo) karizmatik lideri Chibás’ın öldümü üzerine, 1952’de onun varisi olarak seçimlerde adaylığını koyar. Castro’nun meclise girmesine kesin gözüyle bakılıyordur fakat Küba’nın eski başkanı Batista, 10 Mart 1952’de iktidardaki Carlos Prío Socarrás hükümetini askeri darbeyle devirerek seçimleri iptal eder. Batista, ABD ve Kübalı elitlerle ilişkilerini sağlamlaştırıp Kübalı sosyalist gruplarını bastırarak Sovyetler Birliği ile olan ilişkileri keser. Yasal yollarla çözüme ulaşamayan Castro, Batista’nın diktatörlük rejimini sona erdirecek alternatif yollar aramaya başlar. 

Devrim Öncesi İlk Örgütlenmeler

Fidel Castro, “Hareket” ismini verdiği grupla, herkesin yalnızca kendi grubunun bilgilerine erişebildiği gizli hücre sistemi içinde organize oldu. Gizlice çıkardıkları “El Acusador” (Suçlayıcı) isimli yayın ile haberleşmeyi sağladılar. Aynı zamanda silahlanma çalışmalarına devam ettiler. Böylece bir yıl içerisinde binden fazla üye kazanılmıştı. 26 Temmuz 1953’te, 150 kişilik savaşçı grubuyla Moncada Kışlası’na saldırı düzenlediler ancak hareket tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.  8’i öldü, 12’si yaralandı, 55’i  duruşma bile olmadan idam edildi.  Daha sonra Fidel Castro da elinde kalan kuvvetleri ile yakalandı. Batista, ülkede medya sansürleri yaptı ve darbeye karşı olduğunu iddia ederek sıkıyönetim ilan etti. 

26 Temmuz Küba için önemli bir semboldür

Başarısızlıkla sonuçlanan bu hareketin altında aslında büyük bir başarı yatıyordu. Hareket, halk tarafından büyük ilgi ile karşılanmıştı.  Aralarında Fidel Castro ve kardeşi Raul’un da bulunduğu sanıklar yargılandı. 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Castro “Sayın yargıç siz beni mahkum edin. Tarih beni haklı çıkaracaktır!” şeklindeki meşhur sözünü bu duruşma esnasında söylemiştir. Kübalıların gözünde isyanın lideri olarak Fidel, adeta bir kahramana dönüşmeye başlamıştı.

 

Kaynakça

http://bolsevik.org/guncel/kuba-devrimi-ve-che-guevara.html

www.bizevdeyokuz.com/kuba-devrimi-fidel-castro-che-guevara-ve-komunizm

http://www.encyclopedia.com/people/history/cuban-history-biographies/fidel-castro

Resim Kaynakçası

http://mashable.com/2014/12/24/havana-before-castro-revolution/#juWT9ruWGuqj

http://www.politico.com/story/2016/11/fidel-castro-obituary-cuba-222593

https://tr.pinterest.com/pin/46373071140561340/

 

 

Leave a Reply