Bir bireyin kazancı ancak diğerinin yitimi üzerinedir, insan etkileşimi yalnızca erkilin güçsüzü yağmasından oluşur… Böyle demişlerdi merkantilistler,  kralcılar ve eskiye takılı kalmış olanlar. Bazen ısıtılıp ısıtılıp önümüze sunulsa da geçmişin tozlu raflarında yerini almış bu düşüncelere Montaigne yanılgısı diyoruz. [i] Bugünlerde de yine benzer kavramlar havada uçuşuyor, yeniden ısıtılma olayını geçmişte de yaşamıştık. Sanırsam bu, insan denilen ırkın, kısa zamanlı düşünüp çok da ders almaya eğilimli olmamasından kaynaklanıyor. Bugünün öyküsünü birkaç Fransız, bir öbek Alman ve başka çift ayaklılar yazdı. Yarının tarihini de diğer çift ayaklıların yazacağına eminim.

Fransız siyasi iktisat okulu ilk adımlarını 18. Yüzyılın başında atmıştır. Yazına Laisez-Faire (Bırakınız yapsınlar) olarak geçen deyişi ilk kullanan kişi olan Pierre de Boisguilbert, aynı zamanda okulun kurulmasına ortam hazırlayan iktisadi kuramları ilk oluşturanlardandır. Boisguilbert düşüncelerini şöyle açıklar:  “Her şeyde olduğu gibi doğayı kendi çalışmasına bırakmalıyız.” (“Il n’y avait qu’à laisser faire la nature, comme partout ailleurs” ). Diğer bir öncü ise Richard Cantillon, kendisinin iktisadi çevrelerde büyük bir nüfuzunun olmasını sağlayan yapıtı Essai sur la Nature du Commerce en General (Ticaretin Doğası üzerine Genel bir Deneme) Turgot ve Adam Smith gibi kimselerce çalışılmıştır. Yaşadığı dönem dünyanın en varsıl kişilerinden biri olan Cantillon, “Cantillon Etkisi” ile iktisat yazınına geçmiştir.[ii] Burada addetmek istediğim son kişi ise Vincent de Gournay. “laissez faire, laissez passer“ sözünün sahibi olan Gournay, genç Turgot’nun da hocasıdır. Daha birçok düşünür bu öncü öbeğin içerisine alınabilecek olsa da fizyokrat abileri bekletmek olmaz ya da olur.


Fizyokrasi,  basitçe insan toplumunun doğal yasalarla yönetilmesi olarak tanımlanabilir. Fizyokratların tarihi iki adamın hayatlarının kesişmesi ile başlar. Mavi köşede, Madam Pompadour’un cerrahı François Quesnay, (evet, Lui’ nin metresi olan Pompadour) diğer mavi köşede ise Marquis de Mirabeau. Büyük bir devlet adamı olan Turgot ve çalışmaları ile birlikte fizyokratlar, tarihin ilk iktisadi okulunu oluşturmuşlardır. Ayrıca, Adam Smith, Fransa gezisi sırasında fizyokratlar ile birçok bağlantıda bulunmuş, görüşmeler yapmıştır.

Fizyokratların ardından endüstri devrimi ve ihtilal ile gelen yeni düşünceler ve kimseler okulun bünyesine katılmış. Bunların başlıcaları, iş döngüsü ve değerler üzerine çalışan Say Yasası’nın sahibi olan Jean Baptiste Say, Thomas Jefferson ile yakın arkadaşlığı bulunan Destutt de Tracy ve iktisadi tarih çalışmaları yapan Benjamin Constant şeklinde sıralanabilir. Okulun bu isimlerden sonra gelen en önemli kişisi kuşkusuz Frédéric Bastiat. Sonra gelenlerce parmakla gösterilen Bastiat’nın kendi ülkesinde yeteri kadar bilinmiyor oluşu ise talihsizliktir. (Yazdığı kısa eser hukuk, kendi görüşlerinin ve bilgisinin güzel bir sonucudur.)

Ludwig von Mises

Bu kısa tarihçeden sonra üzerine parmak basmak istediğim nokta, okulun sanki hiç varolmamışçasına nasıl gözden yittiği olacaktır. Aslında okul kendi çırasını kendi yakmıştır. Bunun gerekçesi şu olaylar dizisidir. İlk olarak içerisinde birçok devlet adamı ve iktisadi danışman olmasına rağmen okulun hiçbir biçimde Fransız Hükümetine bağımlılığı yoktur. Bundan dolayı da yapılan bütün çalışmalar herhangi bir hükümet eli olmaksızın gerçekleştirilmekteydi. Okulun 19.yüzyılda önde gelen adlarından olan Michel Chevalier akademide hukuk fakültesi içerisinde bir politik iktisat bölümü açılmasını sağladı. Amacı, buradaki hocaların Fransız siyasi iktisat okulundan kişiler olmasını sağlayarak okulun saygınlığını arttırmaktı. Lakin bu beklediği biçimde gelişmedi ve yıl 1887’ye geldiğinde akademide bulunan kişilerin, Fransız siyasi iktisat okulunu yermek için basınlar çıkarttığını ve bireyci düşüncelerin karşısında olduklarını gözlemliyoruz. Sonuç ise yaklaşık 80 yıl boyunca, Fransız iktisadi oluşumlarına yön vermiş olan okulun değerliliğini yitirmesi ve yerini akademiden gelen müdahale politikalarını destekleyen kişilere bırakması. Korkutucu olan şu ki Fransa o dönem hükümete bağlı bir akademide, politik iktisat bölümü açmakta görece ivedi davranmayan bir ülke. A.B.D’de daha geç tarihte 1870lerde Yale ve Harvard Üniversiteleri bünyesinde açılıyor. Sonrasında gelişen olaylar ise iktisadi yasalarda artış, tarifelerde artış, korumacı politikalarda artış. Şeftali kaynatıp çilek reçeli çıkmasını beklemek saçma olurdu zaten.


[i] Montaigne bu tutumun destekçisi olmasından ötürü durumun adı Montaigne yanılgısı olarak anılır.

[ii] Cantillon Etkisi, paranın basılmasının ardından parayı basan kurumlara yakın olan kimselerin bundan ilk olarak yararlandığını belirten dolayısıyla da ortaya çıkan enflasyonun gelir eşitsizliğini yarattığını gösteren sosyo-iktisadi görüngüdür.

İleri okuma:

1- Richard Cantillon:İktisadî Teorinin Doğuşu

2- Bastiat, F., & Arsan, Y. (2003). Hukuk. Ankara, Türkiye: Liberte.

3- https://www.hetwebsite.net/het/profiles/chevalier.htm

Leave a Reply