Şu sıralar evde oturmaktan daha iyi bir fikir var mı? Kültür ve sanatla etkileşimimiz dört duvar arasında olmak zorunda artık. Bu bir bakımdan iyi çünkü çoğu zaman dışarıyla fazla alakalıyken içerideki detayları atlayabiliyoruz. Kütüphanemi en son yıllar önce taşınırken düzeltmiştim. Onca hengamenin arasında hiçbir zaman yerleştirmeye vakit bulamamıştım. Bir süre sonra o karmaşık hali hoşuma bile gitmeye başlamıştı ta ki önlenemeyen bir toz yığını durumun ne kadar ciddi olduğunu hatırlatana kadar. Bu sefer artık vaktin geldiğini anladım ve yavaş yavaş toparlamaya başladım. Düzeltirken daha okumadığım bir deste de kitap buldum. Tozlu aralarda, köşelerde kalmışlardı. Brida’da onlardan biriydi. Paulo Coelho’nun sade ama etkileyici bir dilde yazdığı kitabı.
Brida yirmi bir yaşında bir genç kız. Her şey onun dünyadaki yerini merak etmesiyle başlıyor. Aklındaki bu kıvılcımla sorularına yanıt bulmak için hem bir öğretmene hem de kendi zihninin derinliklerine doğru ilerliyor. Yaşam kendimizle ilgili çözmemiz gereken gizemlerle doludur. Brida bu gizemin cazibesine kapılmış bir yolcu olarak kendini dönüştürmeye çalışıyor. Dünyadaki gizli seslere kulak veriyor ve onlarla dans etmeyi öğreniyor. Bu durumu kendi içine doğru mistik bir keşif olarak adlandırabiliriz. Hepimizin hayatımızın herhangi bir anında, bir kere olsa bile yüzleşmesi gereken bir şey.
Yolculuk sırasında Brida hayatına nasıl yön vermesi gerektiğini anlamaya çalışıyor. Kitabın bir kısmında Coelho şöyle der: “Töre metinlerinden birine göre her insan yaşamda iki yoldan birini seçebilir: İnşa etmek ya da toprağı ekmek”. Bu Brida’nın hayatıyla ilgili kavraması, seçmesi gereken yaşam yollarından biridir. O ikinci yolu, bahçe yapmayı seçer. Kendi bahçesine inanç ve aşk tohumları eker. Arayışını bu iki temel konu üstünden ilerletir. Kitap boyunca inancın hiçbir zaman tam anlamıyla açıklanmadığını görüyoruz. Okuyucu ve aynı zamanda Brida inancın ne olduğunu hiçbir zaman tam olarak anlayamaz, hisseder. Bunu sadece güven duygusuyla aydınlatabiliriz. Karanlık bir ormanın içine daldığımızda bizi koruyacağını düşündüğümüz şey aslında sadece biz ona inandığımız için oradadır. Yani çoğu konuda da olduğu gibi inanç da büyük bir gizemdir bizim için. Bu gizemin yok olmayacağını bildiğimiz için de onu kabullenmeyi onunla birlikte yaşamayı öğreniriz. Hayatın birçok alanında aynı şey yaşanır. Sınavı geçmeye çalışan bir öğrenci, çocuğunu büyütmeye çalışan bir anne, para kazanmaya çalışan insanlarda hep aynı inanç vardır. Onlar çabalarının karşılıksız kalmayacağına, günün birinde yürüdükleri ve başlangıçta çok korktukları bu yollarda neler olduğunu bir gün anlayacaklarına inanırlar. Çünkü ilerlememizi sağlayan açıklamalar değil yola devam etme isteğimizdir.
Toprağı ekmeyi seçenler için aşk ise yaratılışımızın özüdür. Aşk bir bütün değildir aslında. Dağılmıştır… Bu, dağınıklığı toplamamıza yardım eden bir güçtür. Peki, bu güce nasıl sahip olabiliriz? Tabii ki hayal kırıklığına uğrayarak, hatalar yaparak, yanılarak… Kısaca risk alarak ama aramaktan vazgeçmeden, her düşüşte yeniden ayağa kalkarak ulaşabiliriz. Brida’da böyle düşünerek cesurca kendini hatalara, acılara kaptırıyor. Ancak bu şekilde kendimiz için en iyisini biliriz. Hayattaki her iyi şeyde böyle gerçekleşmez mi?
Brida, Paulo Coelho’nun en etkileyici çalışmalarından biri. Benim için bir hatırlatıcı görevi gördü. İnsanın kendisiyle alakalı çözmesi gereken ne kadar çok şey olduğunu gözler önüne seren bir yapıt. Sadece yaşamanın ilerisinde daha farklı duygu durumlarının da olabileceğini gösteriyor. Herkesin de dediği gibi bu bir yolculuk ama daha derinlere doğru inen bir yol. Sonucu ise şaşırtıcı bir biçimde rahatlatıcı. Tabii ki bu herkes için geçerli değil ama yine de “işte bu birlikte alacağımız bir risk Brida” .
Kaynakça
https://www.sabah.com.tr/dunya/2019/09/30/paulo-coelho-gordugu-iskenceyi-anlatti
https://www.storenvy.com/products/7820532-nothing-in-the-world-paulo-coelho-brida-quote-poster
Coelho, Paulo. Brida. İstanbul: Can Sanat Yayınları, 2018.