Duyduğunuz ilk andan itibaren sizi etkisi altına alan ve sanki sınırları yokmuş gibi hissettiren bir ses Elizabeth Fraser’ın sesi. Her ne kadar kendisini tanıyanlar onu 1979-1996 yılları arasında faaliyet gösteren dream pop türünün öncü gruplarından Cocteau Twins’le tanısa da aslında bu Fraser’ın kariyerinin sadece bir kısmı. Dream pop, shoegaze, trip-hop, post-punk derken hangi janra elini atsa güzelleştirdi bu zamana kadar. Cocteau Twins üyeleri yollarını ayırdıktan sonra birçok farklı müzisyenle iş birliği yaparak farklı projelerle karışımıza çıktı. Hatta farkında olmadan onu dinlemiş bile olabilirsiniz. Şüphesiz ki Cocteau Twins sonrası yaptığı işlerden en çok bilineni bir Massive Attack efsanesi olan Teardrop. Bunun dışında Massive Attack’le başka şarkılarda da beraber çalışmalarının yanında This Mortal Coil, Jeff Buckley, Yann Tiersen ve daha bir sürü isimle güzel işler çıkardı.
O, bir şarkının hikayesini anlatmayı sadece sözle müziğe bırakmayan kendine has sesi ve yorumuyla da hikayeye büyük katkıda bulunan bir sanatçı oldu hep. Hatta kendisine İngiliz müzik dergileri tarafından “voice of god” isminin takılması da aslında tüm bunları doğrular nitelikte. Kendine özgülüğüyse sadece sesinde kalmamıştır Fraser’ın. Özellikle Cocteau Twins döneminde yazdığı şarkı sözlerinde bazen araya başka dillerden de kelimeler sıkıştırıp kendince bir şeyler ortaya çıkarması ve İskoç aksanıyla beraber söylediğinde de haliyle ortaya anlaşılması güç sözler çıkması da onun farklılığının kanıtlarından bir tanesi aslında. Bu yüzden kendisi de yazdıkları için sadece şarkı sözleri olmaktan daha da ötedeler diyor. Bunların sonucunda da onu dinlemek nerde başlayıp bittiğini de içinde ne olduğunu da tam anlayamadığımız romantik, melankolik, mistik bir rüya gibi geliyor.