Coco animasyonunu izlediyseniz ya da kasım ayının ilk günlerinde sosyal medyada gezindiyseniz İspanyolları ve Latin Amerikalıları rengarenk çiçeklerle donalı, kurukafa makyajlı bir şekilde görmüş olabilirsiniz. Sebebi ise Día de Muertos yani Ölüler Günü. Bu kültürlere çok ilgili olmayanlar ya da denk gelmemiş olanlar için şu ana kadar kullandığım rengarenk çiçekler, makyajlar ve ölüler kavramları birbirinden çok alakasız gelmiş olabilir ancak Ölüler Günü bir yas gününden ziyade bir kutlama şeklindedir. Bu yazımda Ölüler Günü hakkında çok detaya inmeden biraz bilgi verip biraz da sorgulamalarda bulunarak siz okurları hem bu günle tanıştırmak hem de düşünce yolculuğumda beraber götürmek istiyorum.
Ölüler Günü’nün temelleri Aztek, Toltek ve Nahua halklarına dayanır. Bu halklar ölümün bir bitiş ve ayrılış olarak değerlendirilmesinin saygısızca olduğuna inanmışlardır. Ölen kişilerin toplumlarının bir parçası olduğunu ve asıl ölümün unutulmayla olacağını vurgulamak için ise Ölüler Günü’nü kutlamaya başlamışlardır. Biraz incelediğimizde bu günün aslında bireylere verilen değer ve daha ruhsal bir bağın öne çıkarıldığını görüyoruz. Böylece atalara, yakınlara duyulan saygı ve bağlılık pekişirken topluma da kıymetli bir değer işlenildiğini söylemek mümkün.
Peki Ölüler Günü tek bir gün mü? Hayır. Ölüler Günü 3’e ayrılır: Día de los Angelitos, Día de los Difuntos ve Día de los Muertos. Día de los Angelitos, ölü çocukların ruhlarının anıldığı gündür ve 1 Kasım gecesinde başlar. Bu günde ölen çocukların en sevdiği yiyecekler, oyuncakları, fotoğrafları bir araya getirilir, şekerden kafataslarına isimleri yazılır. Sunulan yiyecek ve diğer eşyalara “Ofrendas” ismi verilir. Bütün bunların yapılmasının sebebi ruhlarını ziyarete davet etmek ve onları onurlandırmaktır. Día de los Difuntos, ölü yetişkinlerin ruhlarının anıldığı gündür ve 2 Kasım’dır. Bu günde yine benzer ritüellerin daha yetişkin versiyonları gerçekleştirilerek yine ruhlar bir ziyarete çağırılır. Son gün yani Día de los Muertos, ayrım olmaksızın bütün ölülerin kutlandığı bir gündür. Bu günde halk sokaklarda Calaveras ismi verilen kurukafa makyajları, renkli kadife çiçekleri ve müziklerle geçitler yaparlar. Ayrıca bu gün mezar taşları temizlenir.
Ölüler Günü’nün bahsettiğim yapısına aslında başka kültürlerde de rastlanmakta. Bu yapı aslında daha önce de bahsettiğim gibi ölümü daha farklı bir şekilde ele alıyor ve böylece de çok renkli ve anlamlı bir günü ortaya koyuyor. Bir noktadan baktığımızda, vefat eden kişilerin biz onları unutana kadar gerçekten ölmeyeceklerine inanmak ölüm kavramını çok daha alışılabilir bir hâle getirebilir. Bu alışılabilirlikte ifade etmek istediğim durum ise ölümün bizce algılanan acı ve yıkıcı halinden uzaklaşmak bir noktada. Bu noktada yapılabilecek bir çıkarım ölüm algımızın onu nasıl karşıladığımızı etkilediği olabilir. Bunun en büyük örneği de zaten ele aldığımız Ölüler Günü olacaktır.
Bu yazımda çok renkli ve bir o kadar da anlamlı olan Ölüler Günü’nü tanıtmış olmak ve biraz da üstüne düşünceler iletmek istedim. Siz okurların da yorumlarını görmek ve ölüme dair bu bakış açısını nasıl ele aldığını görmek fazlasıyla mutluluk verici olacaktır.
KAYNAKÇA