Uzun süredir dünya gündeminde yer alan ABD seçimleri, nihayet son buldu. Eski başkan Donald Trump, popüler oyun yanında Senato ve Temsilciler Meclisi’nde de zaferini ilan ederken ABD tarihinde 130 yıl aradan sonra ilk kez bir başkanın ara verdikten sonra Beyaz Saray’a döndüğü bir senaryo gerçekleşti. Ayrıca 78 yaşında olan Trump, tarihte seçilen en yaşlı ABD başkanı oldu.
ABD’nin önde gelen birçok haber ve medya yayın organı, seçime az bir süre kala yaptıkları anketlerde Harris’in önde olduğunu öne sürerken Trump’ın seçim sonucunda ezici bir üstünlük elde etmesi, bir kez daha medyanın yanıltıcı özelliğini ve popüler oylamanın seçimin sonucunu tahmin etmekte yetersiz olduğunu gözler önüne serdi. Kıran kırana geçmesi beklenen seçimde Trump, aralarında Florida, New Jersey ve New York’un da bulunduğu cumhuriyetçilerin kazanacaklarından şüphe duymadıkları eyaletlerdeki büyük dalgalanmalar sayesinde halk oylarını kazandı. Anketlerin öngördüğü gibi Latin kökenli erkeklerin desteğinde büyük bir artış yaşandı ancak Harris’in seçimde kendisine yönelmesini beklediği kadınlar da desteğini Trump’a verdi.1
Hata Neredeydi?
Demokratlar arasında neyin yanlış gittiğine dair suçlamalar için önümüzde çok zaman var ancak ilk cevap şu: neredeyse her şey. Art arda yapılan anketler, Başkan Joe Biden yönetiminde ülkenin yanlış yöne gittiğini gösteriyordu. Seçmenler, 2021 yazında başlayan enflasyon patlaması nedeniyle Biden’ı asla affetmedi. Biden yönetimi, Trump’ın kampanya reklamlarının çoğunda yer alan, özellikle cinsiyet ve toplumsal cinsiyet konusunda çoğu Amerikana ayak uyduramayan bir kültür görüşünü destekledi. Trump’ın son derece seküler biri olmasına rağmen hemen her dine mensup seçmen kitlesine hitap etmesi de Trump’ı zafere bir adım daha yaklaştırdı. Demokratlara en çok zarar veren ise ülke genelindeki seçmenlerin hükümetin güney sınırını yasadışı yollardan geçen göçmenleri durduramamasıydı. Parti, Biden’ın diskalifiye edici zayıflığını inkar edilemez hale gelene kadar örtbas ederek hatalarını daha da artırdı. O zamana kadar Trump’ı yenebilecek bir siyasi yetenek bulacak zamanları yoktu. Kamala Harris’in ise gözle görünür bir politikasının veya seçim taahhütünün olmaması, onu bazı seçmenlere göre Trump karşısında yalnızca muhalefet yapan ‘silik’ bir adaya dönüştürdü.
Trump’ın İlk Dönemi Türkiye İçin Kötü Sonuçlar Doğurmuştu
Seçimin ardından Erdoğan, Trump’ın seçim zaferini “dostum” diyerek kutladıktan saatler sonra Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Türk kamuoyu, Joe Biden politikalarını devam ettireceği düşünülen Demokrat aday Kamala Harris’e göre Trump’ın Türkiye için daha etkili bir seçenek olduğunu düşünüyor olsa da Trump’ın ilk dönemi (2017-2020) Türk-Amerikan ilişkilerinin en çalkantılı dönemlerinden biriydi. Öyle ki Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk döneminde Suriye’nin kuzeyi ile ilgili ayrışan politikaları ilişkileri düğümlenme noktasına getirmişti. Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG’ye doğrudan silah sevkiyatı Trump döneminde başlamıştı. Washington, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile iş birliği yaparken, Ankara bu kuvvetlere karşı 2019’da Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştı.2
Bunların yanında Türkiye’yi ABD’nin ‘hasımlarına’ karşı uyguladığı CAATSA yaptırımları kapsamına alan Trump, kurucu ortağı olduğu F-35 savaş uçakları projesinden Türkiye’nin çıkarılmasında da öncü olmuştu. Rahip Brunson davası nedeniyle doğrudan Türk ekonomisine yaptırımlar uygulayarak Türk lirasının değer kaybetmesinin fitilini ateşleyen Trump, birçok konuda da Türkiye’yi ekonomik yaptırımlarla tehdit etmeyi sürdürdü. Suriye’de PKK’ya yönelik Barış Pınarı Harekatı’nın durdurulması için yayımladığı mektupta Erdoğan’a yönelik “Sert adamı oynama. Aptallık etme!” diyerek diplomatik nezaket kurallarını hiçe sayarak hakaret etmişti.3
Trump’ın Dış Politikadaki Başlıkları ve Türkiye’nin Beklentileri
Trump’ın 20 Ocak 2025’te göreve başlamasıyla beraber dış politikada Ukrayna Savaşı, Çin yayılmacılığı ve İsrail’in güvenliğinin önceliklendirilmesini temel alan bir ortam oluşturulacak. Türkiye’nin yeni Trump hükümetinden en önemli beklentileri ise F-35 programına yeniden alınmak ve Suriye’de YPG’ye olan desteğin kesilmesi.
Ukrayna’ya daha fazla askeri destek verilmemesi gerektiğini vurgulayan Trump, Ukrayna Savaşını bitirmek istiyor. İlk döneminde Çin’e karşı ‘ticaret savaşı’nı başlatan Trump, yeni dönemde Asya-Pasifik’e daha fazla önem verecek gibi görünüyor. İsrail tarafında eski başkan Biden’a göre daha sert bir politika izlerken Amerikan güçlerinin Hamas’a müdahale edilmesi gerektiğini savunuyor. Bir bakıma İsrail’in yaptıklarını alenen alkışlıyor.
Ortadoğu’dan Çekilme Planları Türkiye’yi Rahatlatabilir
ABD’nin Ortadoğu planları doğrudan Türkiye ile ilişkilerini de şekillendiriyor. Irak ve Suriye’de askerlerin bulundurulmaması gerektiğini savunan Trump, ilk döneminde “Suriye’den askerlerimizi çekeceğiz” demişti ancak ABD’nin Orta Doğu operasyonlarından sorumlu üst düzey askeri yetkilisi, dönemin ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Joseph Votel buna karşı çıkarak “Henüz değil.” demişti. Bu açıklamanın ardından Trump, “Petrol tesislerimizin güvenliği için askerlerimizin konuşlandırılmasını biraz daha sürdüreceğiz.” ifadelerini kullanmıştı. Yani Trump’ın ilk döneminde verdiği kararlar doğrudan uygulamaya koyulmadı diyebiliriz.
ABD hükümeti, Biden döneminde Irak’tan tamamen çekilmek üzere Bağdat ile anlaşmıştı. Yeni dönemde halihazırda Çin’in yayılmacılığına karşılık Asya-Pasifik’le anlaşma sağlayacağı düşünülürken askerlerin Suriye’den çekilmesi de Trump dönemi ile gerçekleşebilir. Bu da ABD’nin himayesi altında bulunan YPG’nin sonu olabilir. Ancak akıllara şöyle bir soru gelebilir: “ABD, yıllardır emek verdiği, milyarlarca dolar ve tonlarca silah yardımı yaptığı yatırımlarını heba mı edecek?” Cevap ise Suriye İç Savaşında muhaliflere yapılan desteğin iki sene gibi kısa bir sürede sona erdirilmesi, en önemlisi ise Afganistan’da milyarlarca dolar para harcanmasına rağmen 20 yıllık işgalin, “hiçbir başarı elde edemeden” son bulmasıdır.4
Türkiye, Ukrayna Savaşını Bitirmek İçin Arabulucuk Yapabilir
Trump, savaşı askeri ve ekonomik olarak destekleyen Biden hükümeti ve Avrupa’nın aksine, seçilmesi hâlinde Ukrayna Savaşı’nı 24 saat içinde bitireceğini ifade etmişti. Türkiye, 2022’de Rusya, Ukrayna ve BM’nin parçası olduğu ve “Tahıl Koridoru” olarak da anılan Karadeniz Tahıl Girişimi müzakerelerine ev sahipliği yaptı. Taraflar Temmuz 2022’de anlaşmaya vardı ve İstanbul’da imzalar atıldı. Ancak Rusya, ihracat engellerinin kaldırılmamasını gerekçe göstererek Temmuz 2023’te anlaşmadan çekildi. Yeni Trump dönemiyle beraber ABD’nin Ukrayna’ya yardımlarının kesilmesiyle, Ukrayna’nın savaştan çekilmeye ikna edilebilmesi için yaklaşık üç yıllık savaşta esir takası ve tahıl anlaşması gibi girişimlerdeki rolü nedeniyle Ankara’nın arabuluculuk yapması istenebilir.
Çin ile Ticaret Savaşı ve Asya-Pasifik Antlaşmaları
Trump’ın ilk döneminde Amerika’yı tekrardan mükemmel yapma hakkındaki konuşmaları ve popülist yaklaşımları, Çin ile bir ticaret savaşı başlatmıştı. ABD, ulusal güvenlik gerekçesiyle Çinli telekom devi Huawei’yi arka listeye aldı ve Pekin’i Covid-19 salgınından sorumlu tuttu. Trump’ın ilk döneminin sonunda ikili ilişkiler son yılların en kötü noktasına geriledi. Bu sefer Trump, kampanya sürecinde Çin’de üretilen tüm mallara %60 gümrük vergisi uygulama ve Çin’e yirmi yılı aşkın süredir ABD ile en uygun ticaret koşullarını sağlayan ‘kalıcı normal ticari ilişkiler’ statüsünü iptal etme tehdidinde bulundu. Bu cezai tedbir, eğer uygulanırsa, zaten emlak kriziyle boğuşan ekonomiye büyük bir darbe indirebilir, tüketici talebini azaltabilir, fiyatları düşürebilir ve yerel yönetim borçlarını artırabilir. Yatırım bankası Macquarie, çok yüksek olan yüzde 60 düzeyinde, tarifelerin büyük olasılıkla ülkenin büyümesini tam iki yüzde puan azaltacağını tahmin ediyor; bu, Çin’in beklenen yüzde 5’lik tüm yıl ekonomik büyüme oranının hemen altında olacaktır.5
Bana göre Trump; ilk döneminde başlattığı bu ticari savaşı, ABD ekonomisine büyük bir darbe indirebilecek yaptırım tehditleriyle riske atmak ve Çin gibi bir ticaret devini karşısına almak yerine, Çin’in bulunduğu coğrafyadaki etkinliğini azaltmak üzere kurulmuş olan AUKUS (Avustralya-Birleşik Krallık-ABD) ve QUAD (Avustralya-Hindistan-Japonya-ABD) ittifaklarıyla ilişkilerini geliştirmeye devam edecek.
İsrail, ABD’nin Dış İlişkilerinin Belirleyicisi Konumunda
ABD ile Türkiye ilişkileri şu anda ‘NATO müttefiki iki ülke’ çerçevesinden oluşuyor. Türkiye, NATO’nun en büyük ikinci ordusu olarak pakt içerisinde önemli bir konuma sahip. Ancak mevzu İsrail ve çıkarları olduğunda ABD’nin diğer devletlerle olan ilişkilerini göz ardı etmesi işten bile değil. Netenyahu’yla iyi ilişkilere sahip Trump’ın Suriye’den ve hatta Irak’tan askerlerini çekmesi, İran’ın bölgesel caydırıcılığını artırabilir, dolayısıyla İsrail’in güvenliği tehlike altına girebilir. Hatta bölgede YPG’nin varlığı bile İsrail’in menfaatine olduğundan Trump’ın Ortadoğu’daki askerlerini çekme planı çok farklı sonuçlanabilir. İsrail’i Biden’a göre daha fazla destekleyen Trump hükümeti, Filistin hassasiyetine sahip politikalar izleyen Erdoğan’la sorunlar yaşayabilir ve bu durum ileride krizlere sebep olabilir.
Trump her ne kadar öngörülemez politikalar izliyor gibi dursa ve sert söylemleriyle ön plana çıkıyor olsa da Trump’ın Erdoğan ile olan ilişkileri uzun süreli bir diplomasiye dayanıyor. Biden döneminde liderler arasındaki zayıf iletişimin aksine Trump, Erdoğan ile ilk döneminde 9 kez yüz yüze görüşmüştü. Trump’ın yeni döneminde de Türkiye ile ikili ilişkilerin güçlendirilmesi bekleniyor. Günün sonunda Trump’ın Türkiye’ye yönelik politikalarının, Amerikan dış politikasının bölgedeki adımları doğrultusunda şekilleneceği bilinen bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
KAYNAKÇA
- The Economist. “Welcome to Trump’s World” ↩︎
- BBC Türkçe. “Trump’ın Yeni Döneminde Türkiye’yi Neler Bekliyor?” ↩︎
- Bundle. “Trump’ın Başkanlığı Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?” ↩︎
- Bundle. “Trump’ın Başkanlığı Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?” ↩︎
- CNN. “Economic upheaval and political opportunity – what Trump’s return could mean for China” ↩︎
The Economist. “Welcome to Trump’s World” 6 Kasım 2024. https://www.economist.com/leaders/2024/11/06/welcome-to-trumps-world?utm_content=ed-picks-image-link-1&etear=nl_weekly_1&utm_campaign=r.the-economist-this-week&utm_medium=email.internal-newsletter.np&utm_source=salesforce-marketing-cloud&utm_term=11/7/2024&utm_id=1988134
BBC Türkçe. “Trump’ın Yeni Döneminde Türkiye’yi Neler Bekliyor?” https://www.bbc.com/turkce/articles/cn7mdzl3ke6o
Bundle. “Trump’ın Başkanlığı Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek?” https://static.bundle.app/studio/2d676a16-13b4-4e5f-936d-43085a323195/index.html
CNN. “Economic upheaval and political opportunity – what Trump’s return could mean for China” https://edition.cnn.com/2024/11/07/china/china-second-trump-presidency-intl-hnk/index.html
DW. “Trump’ın ikinci döneminde Türkiye’yi neler bekliyor?” https://www.dw.com/tr/trump%C4%B1n-ikinci-d%C3%B6neminde-t%C3%BCrkiyeyi-neler-bekliyor/a-70712535