Afişin üzerindeki “Sizin eviniz kim?” cümlesini okuduğumda, kendimi duygusal bir travmanın içinde bulacağımı bilerek gittim Özcan Deniz’in son filmi Evim Sensin’ e. Uzun yıllar müziğiyle ve oyunculuğuyla önemli bir kesime kendini sevdiren Özcan Deniz, 2004 yılında senaryosu kendine ait olan “Neredesin Firuze” adlı filmiyle sinemaseverlerle buluşmuştu. Geçen yıl ise ilk defa yönetmen koltuğuna oturmuş ve yine senaryosu kendisine ait olan “Ya Sonra”yla çok beğenilmiş ve hafızalara kazınmıştı. Bu hafta vizyona giren son filmi “Evim Sensin” ise onun yönetmenlik konusunda kalıcı olup; “ben de varım” dediğinin kanıtı gibi.
Geçmişinde kırık bir kalp acısı bırakıp; hem kendini hem de ailesiyle ilişkilerini düzeltmeye, adeta hayata yeniden tutunmaya çalışan naif ve güzel bir kız olan Leyla’nın yolu, çocukluğu yetimhanelerde geçen, marangozluk yaparak hayatını kazanmaya çalışan ve ağlamayı unutmuş güzel yürekli İskender’le kesişir. İkili arasında herkesi kendilerine hayran bırakacak bir aşk doğar doğmasına ama kaderin cilvesiyle zor günler onları beklemektedir.
Gerçek aşk nedir, gerçek aşk iyi günde kötü günde var mıdır ya da gerçek aşk gerçekten tamamıyla teslim olup her türlü fedakârlığı yaptırabilecek kadar güçlü bir duygu mudur? Bu soruların cevapları, Evim Sensin’de bir kez daha sorgulanıyor. Kimileri klişe bir senaryo diyecek; kimi oyunculukların yetersizliğinden bahsedecek, kimi de sadece Özcan Deniz’e “türkücü” ünlemini koyup “gitsin şarkı söylesin” diyecek kadar acımasız olacak. Zira Türk filmlerine karşı bu şekilde ön yargılı bir bakış açısı var. Kim ne derse desin; güzel ve duygulu bir aşk hikâyesi… Her zaman Türk filmlerine destek vermenin önemine inandığım için sahip çıkmamız gereken filmlerden biri…