Bu sene Ekonomi Nobel Ödülü Amerika’dan iki bilim adamına verildi. Harvard Üniversitesi’nden Profesör Roth’a ve California Üniversitesi fahri profesörlerinden Sharpley’e ödül getiren araştırmalar ayrı ayrı yapılmış olmasına rağmen birbirini tamamlayan nitelikte. Konu ise “istikrarlı eşleşme: piyasa tasarımı.”
Sharpley biraz da yaşı gereği bu çalışmalara daha önce başlayan isim. Onun da çalışmalarını aslında şuan hayatta olmayan, olsaydı bu Nobel ödülünü o da paylaşırdı denilen David Gale’in ikili eşleme (pairwise matching) çalışmalarına dayanıyor. Üç Türk ekonomist Prof. Dr. Tayfun Sönmez, Prof Dr. Atila Abdülkadiroğlu ve Prof. Dr. Utku Ünver’in de bu alanda bolca çalışmaları var. Hatta böbrek takası ve öğrenci yerleşimi modelleri Sönmez’in çalışmalarıyla başlamış. Sönmez’in ÖSYM’nin sistemini daha iyi hale getirmek için de çalışmaları var ama ÖSYM bu çalışmalara pek ilgi göstermemiş anlaşılan. Nobel ödülüne zemin hazırlayan diğer birçok çalışmada da bu profesörlerimizin katkıları bulunmakta. Belki yaşça biraz büyük olsalardı Nobel Ödülü onlara bile verilebilirdi. Onun yerine profesörlerimiz Nobel raporunda katkıları belirtilerek onurlandırılmışlar.
Adam Smith’ten beri “görünmez el” olarak adlandırılan market mekanizmasıyla taraflar için en uygun fiyat ve mal miktarına ulaşıldığına inanılır. Ama gerçek hayatta işler böyle yürümüyor. Bazen mekanizma sorunlarla karşılaşır. Fiyat, kaynak tahsisini düzgün bir şekilde yapamaz ve taraflar ihtiyaç duydukları kaynaklarla eşleşemezler. Örneğin gelişmiş toplumlarda evlenecek eşin seçilmesi, evlat edinilecek çocuklarla ailelerin eşleştirilmesi veya organ bağışlayacak hastalarla ihtiyacı olanların eşleştirilmesi gibi… Bu iki ekonomist tüm bu ve benzer eşleştirme sorunlarına bir çözüm geliştirdiler.
Yukarıda bahsedilen günlük eşleştirme sorunlarına biraz daha detaylı bakalım: böbrek piyasası. Evet, bu bir piyasa: bir tarafta böbrek için bekleyenler, diğer taraf da böbreğini bağışlamak isteyenler. Bu tabloya rağmen her yıl yüzlerce insan böbrek nakli yapılamadığı için ölüyor. Piyasada böbrek fiyatları özgürce belirlenemediği ve böbrek arzı yeterli olmadığı için piyasa iyi işlemiyor ve karaborsa diye tabir ettiğimiz hukuk dışı piyasalar ortaya çıkıyor. Böbrek piyasasının kısıtlarından birisi böbrek alıp satmanın yasak olması. İkincisi ise böbrek nakli için sıra bekleyen hastaların kendileri için böbrek vermeye hazır bir yakınlarının, akrabalarının mutlaka olup ama çoğunlukla bu organın hastaya uymaması. Çözüm işte tam da buradan geliyor. Eğer ikili eşleştirmeler yapabilecek bir sistem yazılsa… Diyelim ki bir tarafta böbrek nakli gereken ama ona böbrek vermek isteyen eşi Nalân’ın böbreği kendisine uymayan Ahmet olsun. Aynı durumda olan yani eşi Necla’nın vermek istediği böbrek kendisine uymayan Ali de diğer tarafta olsun. Ama Ali ve Nalân’ın böbrekleri ve Ahmet ve Necla’nın böbrekleri de uyumlu olsun. Eğer Nalân ve Necla’nın böbreklerini şuanki sisteme girersek muhtemelen mevcut böbrekler çok farklı hastalara gidecek. Yeni planladığımız sistemin düşündüğümüz gibi işlemesi için öncelikle ikili nakillere öncelik veriyor olması gerek. Diyelim ki Necla’nın böbreği Ahmet’e nakledildi. Nalân’ın vazgeçme ihtimali çok yüksek, nasıl olsa eşim kurtuldu diye düşünecek. Bu durumu önleyici önlemler almak lazım… Düşündükçe muhtemelen daha fazla sorun ortaya çıkacaktır ama şuan yukarıda ismi geçen Türk profesörlerinde katkısıyla oluşturulmuş ve olabilecek en iyi şekilde işleyen bir ikili böbrek eşleme modeli ABD’nin New England eyaletinde uygulanıyor. Gayet de iyi işliyor. Birçok insan aylarca nakil beklemekten kurtuluyor. Bu da bize ne kadar anlamlı bir Nobel ödülü verildiğini gösteriyor.