Geçtiğimiz günlerde herkesin heyecan duyduğu bir projeyi başbakan açıkladı. Daha doğrusu 2011 yılında açıkladığı projenin ihale aşamasına geldiğini duyurdu. Bu projenin hayata geçmesiyle birlikte boğaz trafiğinin önemli ölçüde azalması bekleniyor. Hem deniz trafiği azalacak, hem de kara trafiği yapılacak köprüler sayesinde aksamayacak. Peki durup dururken neden böylesine çılgın bir projeyi konuşuyoruz? Dilerseniz bu soruya cevap vermeden önce bu proje nedir, ne değildir bunları konuşalım. Bu proje özetle İstanbul’dan bir boğazın daha geçmesidir. Açılan kanal sayesinde İstanbul, bir ada ve iki yarımadadan oluşan bir şehir olacak. Öncelikli hedef deniz trafiğinin azaltılması olarak görülmektedir. Bilindiği üzere her yıl milyonlarca gemi İstanbul Boğazı’nı kullanmakta ve bunların çoğu büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Taşıdıkları petrol ve zararlı kimyasal yüzünden bu gemiler İstanbul’a tehdit saçıyorlar. Özellikle çok büyük yük gemileri bu tehdidin mimarlarıdır. Onların geçebilmeleri ancak deniz trafiğinin durmasıyla sağlanıyor. Çünkü taşıdıkları malzemeler tehlikeli ve bu gemiler boyut olarak çok fazla yer kaplıyorlar. Hem de bu gemiler oluşturdukları dalgalarla diğer gemi ve vapurlar için tehdit oluşturuyorlar. Bu projenin hayata geçmesiyle bu durumun ortadan kalkması planlanıyor. Açılan kanalın yalnızca bu gemilere tahsis edilmesi ihtimallerden birisi. İhtimal diyoruz çünkü projenin ayrıntıları henüz netleşmedi, daha doğrusu açıklanmadı. Örneğin, yeni boğaz üzerinde yapılacak köprüler sayesinde kara trafiğinin aksamaması hedefleniyor ancak kaç tane köprü yapılacağı henüz açıklanmadı. Projenin bu kadar gizlilik içerisinde yürütülmesi elbette anlaşılabilir. Ancak projenin getirebileceği bütün olumsuzluklar iyice gözden geçirilmelidir. Her ne kadar başbakan çıkan harfiyat malzemeleri sönmüş maden ocaklarını kapatmada ve yeni yapılacak havaalanı inşaatında kullanılacak dedi ama çevreciler gördükleri ilk kötü durumda ayaklanacaklardır.
Peki bu proje neden bu kadar önemli? Bildiğiniz gibi dünya üzerinde bir çok kanal bulunaktadır. Bu kanallar deniz trafiğini önemli ölçüde hafifletmişlerdir. Kanal İstanbul’un diğer kanallardan farkı büyüklüğü ve kapasitesi. Ayrıca bu kanal dünyanın en büyük kanalı olacak. Böylesine büyük bir projenin maliyeti de büyük olacaktır. Net açıklamalar olmadığı için yalnızca tahmin edilen rakamlar mevcut. Uzmanlara göre bu projenin maliyeti 25 milyar doların üzerinde olacaktır. Böylesine büyük maliyetteki proje yap-işlet-devret modeliyle yapılmak isteniyor ancak ihaleye girmek isteyecek şirketlerin varlığı henüz muamma. Bu proje sayesinde büyük bir istihdam da sağlanmış olacak. Bir çok mühendis, mimar ve işçi bu proje sayesinde iş bulabilecekler. Böylelikle işsizlik oranlarında da geçici bir süreliğine de olsa büyük bir düşüş olması bekleniyor. Bu proje sayesinde hükümet harcamalarında artış olacak. Dolayısıyla GSYİH’da ve ekonomik büyümede artış bekleniyor. Kısacası ekonomiye bir çok yönden katkı sağlayacak bir proje Kanal İstanbul.