Necip Fazıl Kısakürek, “Ölüm Güzel Şey” şiirinde ölümü şu sözle açıklar; “Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?” Ne olursak , neye inanırsak inanalım hepimizin başına gelecek tek ortak şey ölüm. İster metanetle karşılayalım, istersek de derin bir üzüntü ve yıkım ile, yine de önüne geçemiyoruz ölümün. Ve ölüm tabi ki zaman, mekan, din, dil, ırk, cinsiyet ve iş ayrımı yapmıyor. Futbolseverler olarak bizler de sevdiğimiz oyuncuların ve hatta takımların bu gerçek ile aramızdan ayrılmalarını sadece izleyebiliyoruz. Bu yazıda futbol tarihinde en güzel dönemlerinde aramızdan ayrılan üç takımdan bahsetmek istiyorum; Torino – 1949, Manchester United – 1958 ve Samsunspor – 1989.
Il Grande Torino
Bugün hepimiz Serie A’da Milan, Juventus ve Inter’i biliyoruz güçlü takımlar, lige şampiyonluklarıyla damga vuran takımlar olarak. Fakat 1940’larda durum böyle değildi. 1940’lı yıllara damgasını Torino’nun siyah-beyazlı ekibi Juventus değil, bordo-beyazlı Torino F.C vurmuştu. Öyle ki aradan 70 yıldan uzun süre geçmesine rağmen, İtalyan futbol tarihinin en büyük takımı olarak bilinir Torino’nun o dönem ki kadrosu. Bu yüzdendir ki takım Il Grande Torino – Büyük Torino- olarak bilinir.
Fabrikatör Ferrucio Novo kulübün başkanı olduğunda Torino’daki hikaye başlar. Takım transferlerle ve alt yapıdan gelen gençlerle güçlenir ve 1943 yılında ikinci lig şampiyonluğunu kazanır. Eizo Loik ve Valentino Mazzola gibi oyuncuların başına teknik direktör olarak Macar Egri Erbstein getirilir. Torino klasik sıkıcı, defans odaklı İtalyan futbolunun aksine hücumu düşünen, Herbert Chapman’ın futbola kazandırdığı “WM” (3-2-2-3 diyebiliriz) sistemini kullanmaya çalışan bir takımdı. Öyle ki Hollanda’nın futbola kazandırdığı “Total Futbol” kavramını deneyen ilk takımdı Torino. Bu anlayış kupaları, rekorları getirdi Torino’ya. Bir sezonda 125 gol atmış olmaları, 5 sezonda toplamda 408 gol atmaları gibi bir sürü –bazıları hala kırılamamış- rekor ve kupa vardı artık tarihlerinde. Tabi ki etki sadece Torino şehrinde olmadı, İtalyan Milli Takımı da bu akımdan etkilendi. Öyle ki 1947 yılında oynanan bir İtalya – Macaristan maçında İtalya takımının ilk 11’inin 10 oyuncusu Torino’nun futbolcusuydu.
Rüya 4 Mayıs 1949 günü Benfica maçı dönüşü yaşanır. Lizbon’dan dönen uçağın pilotu aşırı sise rağmen iniş yapmak isteyince Superga Bazilikası’na çakılır uçak. Uçaktan kurtulan olmaz maalesef. Ölülerin hiç biri tanınmayacak haldedir. İtalya milli takımının teknik direktörü Vittorio Pozzo hayatının en zor günü olduğunu söylediği o günü yaşar, cesetleri teşhis eder.
Takımdan sağ kalan tek futbolcu maç için Portekiz’e götürülmeyen sağ bek Sauro Toma’dır. Torino’nun o sezon önünde 5 maç kalmıştır ve takım ligde liderdir. Kalan maçlara hem Torino hem de onlara saygılarından dolayı rakipleri genç takımlarıyla çıkar ve Torino 5. kez şampiyon olur. Ama artık Il Grande Torino yoktur…
Busby’nin Bebekleri
Daha sonradan Sir ünvanını alacak olan ve 24 yıl takımı çalıştırmış olan Matt Busby’nin 1956 ve 1957 sezonlarında şampiyon olan Manchester United takımı genellikle genç isimlerden oluşuyordu. Öyle ki ilk şampiyon olan kadro 21, diğer ise 22 yaş ortalamalıydı. Bu takım gerçekten de Britanya futbolunun Avrupa’da zaferler kazanacak belki de destanlar yazacak ilk kadrosuydu, hatta Celtic’ten önce Şampiyon Kulüpler Kupası’nın adaya getiren ilk takım olmaları içten değildi.
Takım gerçekten de ligde fırtına gibi esiyordu. Tommy Taylor, Roger Bryne ve kadronun iki golcüsü, iki büyük futbolcusu Duncan Edwards ve Bobby Charlton arkadaşlarıyla beraber hedeflerine hızla ilerliyorlardı.
Manchester şehrini kedere boğan o kaza 6 Şubat 1958 günü gerçekleşir. Kızılyıldız maçından dönen Man. United kadrosunu da taşıyan uçak yakıt ikmali için indiği Münih’ten kalkarken kaza yapar ve 8’i United futbolcusu olmak üzere 23 kişi hayatını kaybeder. Roger Byrne (28), Eddie Colman (21), Mark Jones (24), Billy Whelan (22), Tommy Taylor (26), David Pegg (22) ve Geoff Bent (25) kazada hayatını kaybeder. Jackie Blanchflower (24) ve Johnny Berry (31) ise yaralı olarak kurtulur fakat ikisi de bir daha futbol oynayamaz. Takımın yıldızı Duncan Edwards(21) ise ağır yaralı olarak kurtulmasına rağmen sadece 15 gün direnebilmiş, 21 Şubat günü böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetmiştir. Bobby Charlton (20) ise kazadan sağ kurtulan oyunculardan biridir, sonrasında hem kulübün hem de İngiliz futbolunun efsanesi olacak ve yine kazadan sağ kurtulan teknik direktör Matt Busby ile United tarihini baştan yazacaktır.
Torino’nun aksine, Man. United bu kazanın ardından toparlanmayı başardı zor da olsa. 1968 yılında, elindeki futbolculara katılan Geogre Best ve Dennis Law gibi yıldızlarla Şampiyon Kulüpler Kupası’nı Manchester şehrine getirdiler.
Kaza ile ilgili en güncel detaylardan biri de 5 yıl önce oynanan United-City derbisine, kırmızı beyazlı ekibin o dönem ki formaların birebir aynısını giyerek; sponsor, forma tedarikçisi logoları olmadan ve 1’den 11’e kadar numaralandırılmış çıkarak kazada hayatını kaybedenleri onurlandırmıştı.
Samsunspor – 1989
Futbol tarihimizde İstanbul takımları dışındaki takımların mücadelesi hep ilgi çekici olmuştur. Bu takımların İstanbul takımlarına karşı olan direnişleri, lig ve kupa için yaptıkları mücadeleler hep heyecanlı olmuştur. Eskişehirspor’un başlattığı, Trabzon’un şampiyonluklarla taçlandırdığı bu mücadelenin 80’lerin sonundaki neferi ise Samsunspor’dur.
80’li yılların ortalarında futbolumuza Tanju Çolak’ı kazandıran Samsunspor İstanbul takımlarının korkulu rüyası olmuştu. Öyle ki o dönemlerde, Samsun’da alından 4-0’lık bir Fenerbahçe galibiyeti Samsunda dolmuşlarda “arkayı fenerleyelim” sözleriyle anılır olmuştu. 85-89 yılları arası sürekli ilk 5’te yer alan, hatta dönem dönem şampiyonluk mücadelesi veren takımın o yıl başında Samsun ve Galatasaray’ın efsane oyuncularından, Metin Oktay’ın “ağları delen” golünün asistini yapan adam olarak da bilinen Nuri Asan vardı. Takımda yine Muzaffer Badalıoğlu gibi kaliteli bir forvet ve milli takımımızın da kalesini koruyan Fatih Uraz gibi isimler vardı.
20 Ocak 1989 günü Malatyaspor deplasmanına giden Samsunspor otobüsü, kamyonla çarpışarak kaza yapar. Kazada teknik direktör Nuri Asan, oyunculardan Muzaffer Badalıoğlu ve Mete Adanır ve otobüs sürücüsü Asım Özkan hayatını kaybeder. Ağır yaralı olarak kurtulan Zoran Tomic ise 4-5 ay komada kalır ama yine de sonunda kurtulamayarak vefat eder. Daha sonradan felç geçiren Emin Kar, Erol Dinler ve Yüksel Öğüten ise bir daha futbol oynayamaz.
Kulübün renklerine siyahı da ekleyen Samsunspor kazanın ardından kalan maçlara çıkmaz ama federasyonun özel izniyle küme düşmezler. Sonraki sezon ise başarılı olamayan takım 2-3 sezon asansör takım işlevi gördüyse de, 92-93 sezonunda 13 boyunca istikrarlı bir şekilde maçlara çıkacağı Birinci Lig’e döner.
Kaynaklar;
http://solid1001.blogspot.com/2010/05/daga-caklan-efsane_09.html