Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri ve Büro Yönetimi Meslek Yüksekokulu 2006 mezunlarından Ferda Zeynep Talu’ya, bu güzel yazısı için teşekkür ediyoruz.

 

Yıllardır yürürlükte olan Çevre Kanunu, Milli Parklar ve diğer koruma mevzuatı gibi kanunlar ile ülkemizde doğanın, ormanların ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına uğraşılırken, farklı Bakanlıkların yetkilerinde olan bu yasal düzenlemeler karmaşa yarattığı için, bütün bunları hep birlikte içerecek, yetki çakışmalarını giderecek ve Türkiye’nin ekosistem değerlerini topyekün koruyacak yepyeni bir Kanun Tasarısı hazırlanmış durumda. Tasarı bugünlerde TBMM Genel Kurulu’nda onaylanmayı bekliyor.

Hatırlıyorum; yaklaşık 2 yıldır tam adı “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı” olan bu yasal düzenleme üzerine özellikle sivil toplum kuruluşları tarafından çok fazla görüş verildi ve değerlendirmeler yapıldı.

Sivil toplum kuruluşları; doğal zenginlik açısından öne çıkmış ve tüm dünya ile paralel koruma altına alınmış milli parklarımızın, doğal sitlerimizin, yaban hayatı koruma sahalarımızın ve uluslararası öneme sahip sulak alanlarımızın hakkıyla korunması için çok uğraştı. Önemli ölçüde bilgi üretildi, deneyim birikti bu süreçte aynı zamanda.

Ülkemizin doğal varlıkları o kadar çeşitli ve çok ki bunların çevreyi gözardı eden uygulamalarla yok edilmemesi lazım. Bu konudaki sorunları basından da çoğu zaman izliyoruz. Enerji Santralleri, özellikle termik santraller, hidroelektrik santrallerin doğayı tahrip ederek yapılması, çevre ile uyumlu olmayan maden yatırımları, yeşili az olan hatta hiç yeşil alanları olmayan kentler için dönüşüm uygulamaları bu konuda haksız olmadığımızı da düşündürüyor.

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’nda da bu endişeleri haklı çıkaracak hükümler var ne yazık ki. Tasarının TBMM Genel Kurul Gündemi’nden kanunlaşmadan geri çekilmesi ve katılımcı bir yaklaşımla (özellikle sivil toplum kuruluşlarının fikirlerini endişelerini gerçekten dikkate alarak) yeniden yazılması için bugünlerde “Tabiatı Kanununu İzleme Girişimi” tarafından bir kampanya başlatıldı. Şayet doğal varlıklarımızın kontrolsüzce feda edilmesini istemiyorsak, Doğa Araştırmaları Derneği, WWF-Türkiye, Greenpeace, Küresel Denge Derneği, TEMA, Doğa Koruma Merkezi gibi ülkemizde önde gelen çevre kuruluşlarından oluşan bu Girişim’e birey ya da kuruluş olarak destek vermemizin önemli olduğunu düşünüyorum.

Ayrıntılı bilgilere http://tabiatkanunu.wordpress.com/ adresinden ulaşabiliniyor.

Leave a Reply