Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde İstanbul’da doğdu. Biz onun müzisyen ve televizyon programcısı olduğunu biliyoruz; ancak o aynı zamanda bir oyuncu, koleksiyoner, ressam ve elbette ki gezgin.
Anadolu Rock akımının kurucularından olan Manço, grubu Kurtalan Ekspres’le birlikte yurt içinde ve dışında birçok konser verdi. Besteleriyle 12 Altın, 1 Platin Albüm Ödülü kazandı; şarkıları yabancı dillere çevrildi ve başka sanatçılarca seslendirildi. 1988 yılında başladığı “7’den 77’ye Programı”, Türkiye’nin en uzun soluklu ve başarılı yayıncılık örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Hepimiz onu dünyanın dört bir köşesinden insanla dans ederken, şarkı söylerken, gülerken gördük; yani aslında Barış Manço, bize çok uzaktaki dünyaları yanımıza, yakınımıza getirdi. Yüksek öğrenimini Belçika’da “Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi”nde tamamlayan Manço, sanat yaşamı boyunca 300’den fazla ödül aldı. Barış Manço’nun ünvanları ve ödülleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçılığı (Ankara-1991), Soka Üniversitesi Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü (Tokyo,Japonya-1991), Belçika Krallığı Léopold II Şövalyesi Nişanı (Brüksel,Belçika-1992), Fransa Devleti Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı (Paris,Fransa-1992) ve Liege Prensliği Onursal Hemşehrilik Beratı (Liege,Belçika-1997) yer almaktadır. Barış Manço 1999 yılında, 31 Ocak’ı 01 Şubat’a bağlayan gece, şu an Kadıköy Belediye’since müzeye dönüştürülmüş olan Moda’daki evinde vefat etti; çocuklar henüz ona müsaade etmemiş olsa da… Bu nedenle Moda denince benim, ve belki de benim gibi birçoklarının aklına hep Barış Manço gelir.
Barış Manço; klasik deyişle, hepimizin “Barış Abi’si”… Biz, onunla büyüyen bir nesiliz; 7’den 77’ye hepimiz onu çok sevdik. “Adam Olacak Çocuklar” ondan öğrendi sebze yemeyi. Ayı’yla, Arkadaşım Eşşek’le çocukların; Süper Babaanne’yle, Kol Düğmeleri’yle büyüklerin kalbini fethetti. Sakız Hanım’la Mahur Bey, daha genç olanlara bile nostaljik duygular yaşattı, geçmişi özletti. Beyhude Geçti Yıllar’la efkarlandırdı, Kara Sevda’yla zıplattı. Kısacası, kendimizi bildik bileli yanımızda oldu, her an kulaklarımızda çınladı melodileri. Bu sayılanlar, Barış Manço’yu seven herkesin az çok bildiği özellikler, güzellikler; ama bu kadar göz önünde bulunmayan bir nokta, Barış Manço’nun siyasi görüşü.
Barış Manço’nun milliyetçi kesime yakınlığı bilinir. Onun Türki Cumhuriyetlere olan sevgi ve ilgisi, biraz da bu eğilimin yansıması olarak yorumlanmıştır. Bununla birlikte, Barış Manço’nun tam bir hümanist olduğunu tekrar vurgulamak gerekebilir; çünkü onun tüm insanlara gösterdiği sevgiye hepimiz pek çok kez tanık olmuşuzdur. Hatta bu özellikleri nedeniyle zaman zaman “Sağdaki Solcu” olarak nitelendirilmiştir. Kıyafetlerinin, tarzının, kullandığı aksesuarların, Manço’nun Türk geleneğinden esinlenmesi sonucu bu şekli aldığı; bıyığının da yine bu hislerin bir dışavurumu olarak görülebileceği söylenir. Müzik tarzının, şarkılarında kullanılan enstrümanların da Barış Manço’nun siyasi görüşünü gösterir nitelikte olduğu belirtilir. Hatta Batıkan ve Doğukan isimlerini vediği oğullarının adlarında bile bu etki hissedilir. Öte yandan, onun bir ara siyasette daha aktif olmaya niyetlendiği çok bilinen bir durum değildir: Barış Manço, Tansu Çiller ve Bedrettin Dalan tarafından ikna edilmesinin ardından, 22 Ocak 1994’te DYP’den Kadıköy Belediye Başkan Adayı ilan edildi.
Barış Manço’nun aktif siyasi hayatı uzun sürmedi. Rahatsızlanan Manço, adaylığının resmen ilan edilmesinden yaklaşık 20 gün sonra adaylıktan çekildi; ancak bunun rahatsızlığına bağlanmasının doğru olmayacağını, DYP örgütünün kendisine tavır almasından ve bununla bağlantılı olarak yaşanan sıkıntılardan dolayı böyle bir karar aldığını duyurdu.
Aslında Barış Manço’nun hedefinin Cumhurbaşkanlığı olduğu da söylenir. Hatta bu isteğinden, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e de bahsettiği ve ‘‘Ben hiçbir zaman partili filan olmadım. Politikadan anlamam, öğrenmek istediğim de yok. Ben politika dünyasına yeni bir boyut, yeni bir tat, yeni bir çizgi, farklı bir gusto ve renk getirmek istiyorum. Arkamda bunca milyonluk kitle var. Hem de 7’den 77’ye kadar… Hele halk seçsin, Cumhurbaşkanlığını benden başka kimse kazanamaz.’’ dediği belirtilir.
Eğer Barış Abi’miz siyasetin gelgitlerine karşı koyup bütün bu mücadelesinin sonunda Cumhurbaşkanı olsaydı, yine aynı Barış Abi’miz olur muydu, orası meçhul; ama şüphesiz ki “Barış”ın egemen olduğu bir ülkede yaşamayı hayal etmek bile güzel; çünkü,
“Barış der her bir yanı altın, gümüş, taş olsa
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa
Sapa, kulba, kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
Para pula, ihtişama aldanıp kanma dostum
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok.”
* Kaynak:
Hürriyet Arşiv. http://dosyalar.hurriyet.com.tr/fix98/bmanco/index2.htm
Kadıköy Belediyesi Barış Manço Evi. http://www.barismanco.kadikoy.bel.tr/