Yazarİrem Tekinel

39 Basamak: Yahu Bu Oyunun Kadrosu Dört Kişilik Değil Miydi?

23 Kasım akşamı kendimi Meb Şura Salonu’ndan Ankara ayazına atarken düşündüm: “Uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir oyun izlememiştim.” Ve benimle birlikte salonu tıklım tıklım dolduran onca izleyicinin de benzer bir tatlı sarhoşluk ve keyif içerisinde dağıldığını, yüzlerindeki gülümsemenin oyun bittikten sonra bekledikleri uzun çıkış sırasında bile yerini koruduğunu gördüm; demek ki tahminlerimin aksine, oyun
Devamı

Bir Gün Geldi Dönence: Stranger Things ve Yerelleşme

Netflix ajansı, geçtiğimiz hafta attığı kusursuz bir adımla dünya genelinde oldukça popülerleşmiş ancak Türkiye’de benzer etkiyi yaratamamış bir diziyi ülkemizdeki hedef popülaritesine çekmeyi başardı. Netflix Türkiye, Stranger Things dizisinin 2.sezon tanıtımı ve fragmanı için “yerelleşme” kozunu kullandı ve sosyal medyanın da gücü ile istediğini elde etti. Bu adım, yani “yerelleşme” kozu olarak bahsettiğim kavram, daha
Devamı

12 Yıl Sonra Kendini Nerede Görüyorsun?

Vega, yeni albümü ile 12 yıl sonra tekrardan aramızda. Halbuki “Hafif Müzik” çıktığından beri 12 yıl geçmiş, lise sıralarında Vega dinleyen gençlik mezun olmuş, hayata karışmış veya karışamadan kaybolmuş; üniversitede olanlar için ise yıllar göz açıp kapayana kadar geçmişti. Hayat, iyi veya kötü herkesi bir yerlere sürüklemiş, yıllar umarsızca her detaya dokunmuş, dokunduğunu değiştirmiş, anılar
Devamı

Bir Müzik Yaratmak, Bir Sahneyi Baştan Yazmak

Müzik, benim için başkasının yarattığı bir dünyada, tanıdık gelen bir şehrin sokaklarını başkalarının benim için kararlaştırdığı adımlarla yürümek gibi. Bu tanışıklık hissini sevmekle birlikte, şehrin her sokağında başka bir hikâye bulmayı, şaşırmayı, hüzünlenmeyi, cesaretlenmeyi, yani “hissetmeyi” daha çok seviyorum. Bu nedenle benim de herkes gibi, her anım için bir şarkım var; çalışırken ayrı, yürürken, düşünürken,
Devamı

Öğlen Güneşi Altında Çekilmiş Eski Bir Fotoğraf

Başını yastığa koyduğunda martı sesleriyle uykuya dalana Ankara’yı savunmak zordur. Ankara tabiri caizse soluk renkli bir filtreye maruz kalmış, talihsiz, mesafeli bir şehirdir sonradan tanıyanlar için. Açılmayacakmış gibi görünen kapalı bir kutudur, gri beton duvarları vardır, içini göstermeyen. Ama kimse konduramasa da insanı en çok Ankara benimser yine, sarar sarmalar, yalnız bırakmaz. En güzel sokaklarını,
Devamı

Geceyi Aydınlatmak İçin Tekerleği Durdurmak

Geçenlerde sevgili arkadaşım Refika Arıtürk, yazımın sonunda linkini bulabileceğiniz o güzel yazısında kaleme aldığı romana dair düşüncesini “Bir kitabı, bir hikâyeyi sevmek ve güzel bulmak için; onun ille de yüzyılın eseri olması gerekmiyor,” ifadesi ile aktarmıştı. Düşündüm, bugüne kadar yazılarımda hep kalbime taht kurmuş, beni çok etkileyen eserlerden bahsettiğimi fark ettim, belki de güvendiğim sınırlar
Devamı

Milyarder Keselerine Sıkışmış Adalet: “Yaşlı Kadının Ziyareti”

“İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır” demiş yazar ve filozof Voltaire,  meslektaşı Georges Duhamel, “Adalet nerede hesap sorarsa, merhamet orada haklarını kaybeder” derken, Romalı düşünür Cicero ise noktayı milattan önce koymuş; “Aşırı adalet, aşarı adaletsizliktir.” İki perdelik oyun “Yaşlı Kadının Ziyareti”, işte tam da bu tartışmaları irdeliyor, tüm ayrıntısı ile irdeletiyor izleyicisine, üstelik iki saat
Devamı

Zombilere Bir Şans Vermeli Miyiz?

“Hayatta kalmaya çalışmak” ilk örneklerinden  beri insanlığın en temel hedefi oldu. Yirmi birinci yüzyılda bu çaba, ilk zamanlardaki gibi insanın doğayla olan mücadelesindense, insanın insana,insanın silaha ve politikaya karşı mücadelesi ile daha çok tehlikeye girmeye başladı. Giderek tırmanan bir gerilim halinde olan bu değişim, kimsenin kendini hiçbir ülkede huzurlu hissetmediği bir güvensizlik ortamı ve korkunç
Devamı

Bir Çağ Yangınının Tam Ortasında: Şair-i Azam ve Biricik Lüsyen’i

Birçoğu Abdülhak Hamit Tarhan’ı, eşi Fatma’ya yazdığı o meşhur Makber’i ile tanır. “Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı, gönlüm dolu âh ü zâr kaldı, şimdi buradaydı gitti elden, gitti ebede gelip ezelden.” İç burkan, göz dolduran, insanın en derin duygularına dokunan, her kelimesi ile ölümü sorgulatan oldukça kuvvetli bir mersiye olan Makber’i okudukça ne
Devamı

Hikaye’de Büyük Boşluklar Mı Var?

Ortalığı bir “Black Mirror” çılgınlığı almış giderken, ben aradığımı gene mis kokulu sayfalarda buldum. Herkesin distopyası kendine sanırım. “Hikayede Büyük Boşluklar Var” da Hakan Bıçakçı’nın büyük şehir kaosuna ayak uydurmaya çalışan bireylerin psikolojik çıkmazlarını kimi zaman gerçek üstü detaylar ile anlatan distopyalarından oluşan bir kitap. Küçük küçük öykülerle, bunalmış, şaşırmış, yolunu kaybetmiş hayatlardan birkaç dakikalık,
Devamı

Deniz Kokulu Bir Öykü: Stelyanos Hrisopulos Gemisi

Berrak, masmavi, deniz kokulu bir öykü Stelyanos Hrisopulos Gemisi. Denize özlemi büyük olanlar için birebir. Ama hırçın, tehlikeli, acımasız aynı zamanda. Bu öyküye yelken açmak da cesaret istiyor doğal olarak. Yolculuğun sonu belirsiz, hava güzel başlıyor ancak güneş de açsa gri bulutları fark etmemek imkansız. Şimdilik denizin alabildiğine çarşaf gibi oluşu, mavinin getirdiği o meşhur
Devamı

Beni Hiç Tanımayan Sana

“Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin.” Her şey böyle başlamış R için. İlk defa her şeyi, aşkı, ölümü ve de onu, kendisine adanmış koca bir ömrü anlatan “bilinmeyen bir kadının” mektubu ile öğrenmişti. 41. yaş gününde kendisini dev bir sırrın, tarif
Devamı

Coffey Mucizesi: İyiliğe Duyulan Özlem

“Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum… İnsanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun? Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma…” Keşke hep tek korkumuz karanlık olsa. Her an için kafamıza cam parçaları batmasa,
Devamı

Gecikmiş Bir Hoşgeldin Yazısı

“Belki de biraz geç rastladım sana, ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza?”  Haklı mı sahi Cemal Süreya? Hadi ben kendisini pek bir severim o yüzden tarafsız olamıyorum, ama ben olamıyorsam madem siz olun, siz sorun. Suçu kendimizde mi aramalı aslında? Bu sonu gelmeyen yaşama telaşımızdan/çabamızdan acaba biz mi kaçırıyoruz güzel detayları, yeni dünyaları?Kaçırmamak gerek,
Devamı

Beni Öldürdüler Wene Hala!

“Santiago, yavrum!” diye bağırmıştı: “Neyin Var?” Santiago Nasar onu tanımıştı. “Beni öldürdüler Wene Hala” Kırmızı Pazartesi, hayatımda okuduğum en farklı ve en ilginç kitaplardan biriydi, benim için. Kafamda soru işaretleri bırakan bir tecrübe oldu diyebilirim. Gabriel Garcia Marquez’in ününün ve popüler kültürdeki yerinin elbette farkındaydım ancak bu kadarını ben de tahmin edememişim demek ki. Kısa roman veya
Devamı

71 Yıl Sonra Çiftliğin İçinden; Bu Sefer Akün’de!

Ah bu insanlar, ah bu biz ne kadar da severiz eleştiriyi. Eleştiri dediysem, bu öz eleştiri veya bizim hakkımızdaki, dışarıdan gelen eleştiriler değil tabi, bu nedenle en iyisi “eleştirmeyi severiz” demek olacak galiba burada. Haksız mıyım? Sevmez miyiz sahi eleştirmeyi? Fikrimiz olsun, olmasın fark etmez, her konuda kendimizi yetkili görür, eleştirir ve en ince detayına
Devamı

Masala İnanmayan Gerçeğe İnanır Mı?

“anlatsam inanmazlar oğul, masal derler: masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler, sanki hakikati bilirmiş gibi, sanki hakikatin sırrına ermiş gibi, masala inanmayan gerçeğe inanır mı?” Masalları hep çocuklar için zannederdim. Uyumadan önce bize okunulan kitaplardan, renkli karakterlerden ibaretmiş benim için masal kavramı. Yanılmışım, masallar sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de yazılırmış. Murathan Mungan yazmış, Lâl
Devamı

Çamura Batmanın Bile Bir Anlamı Olmalıydı

Şu an kendimi de şaşırtarak bir film önerisine azıcık da film eleştirisi tadında bir yazıya başlıyorum. Bu alan bana hem yabancı hem de biraz zor. Film konusunda konuşması gereken en son kişi bile olabilirim, kendimi bu alanda hep çok yetersiz görmüşümdür. Konu roman, öykü, şiir, deneme yani edebiyat oldukça kendimi güvende hissediyorum ve bir başlarsam
Devamı

Bakakalırım Giden Veli’nin Ardından Atamam Kendimi Denize, Dünya Güzel!

Geçtiğimiz Kasım ayında, çok doğru bir zamanda çok güzel bir etkinliğe denk gelmiş olmanın mutluluğu içindeyim hala. Şimdi de vakit olur, denk gelirse gidecekler ya da kafaya koyup vakit yaratacak olanlar için biraz bu güzel tesadüfü paylaşmak, içimdeki sabırsız ve heyecanlı küçük çocuğa söz vermek istiyorum. Kasım ayının ortalarında vizesiydi, ödeviydi, dersiydi derken çok bunaldık,
Devamı

Toplumun Yalnızlaştırdığı Dev Böcek

“Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” En tanınmış kitap girişlerinden birine sahiptir, Dönüşüm. Aslında bir öyküye başlamak için oldukça sert, çarpıcı bir giriş bu. Kafka, okuyucuya daha ilk cümleden kendini tanıtıyor, karanlık iç dünyasının ağır kapılarını sonuna kadar açıyor. İçeri girmemek imkânsız, böyle bir girişin ardından neler olabilir diye meraklanmamak da. Merakına
Devamı