keep-calm-and-study-psychology-5

Üniversiteler, öğrencilerine yeni kapılar açmak ve onların farklı alanlarda kişisel gelişimlerini sürdürmeleri için onlara pek çok olanak sunar. Farklı alanlara eğilimi olan öğrenciler tarafından, sosyal ve kültürel anlamda kendilerine katkı sağlayacak etkinlikler düzenleyen öğrenci kulüpleri; bu olanakların en başında gelir. Henüz yeni kurulmuş olmasına rağmen hızla çalışmalarına devam eden Bilkent Üniversitesi Psikoloji Kulübu de bu topluluklardan biri. Bizler de bu topluluğu daha iyi tanımak adına, Psikoloji Bölümü 4.sınıf öğrencisi ve aynı zamanda kulübün başkanı olan Ela Serpil Evliyaoğlu ile Türkiye’deki psikoloji algısı ve toplulukları hakkında konuştuk.

Psikoloji çok güncel ve herkesin ucundan kıyısından ilgili olduğu bir alan. Sık sık gündeme geliyor ve Türkiye’de çok fazla Psikoloji Bölümü mezununa ihtiyaç duyulduğu söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Aynı fikirdeyim. Türkiye’de çok fazla nitelikli Psikoloji Bölümü mezununa ihtiyacımız var. Biliyorsun ki lisans düzeyinde bir psikoloji eğitimi ülkemizin ihtiyacı olan açığı kapatmaya herhangi bir katkı sağlayamıyor. Bizim klinik psikologa, endüstriyel psikoloğa, adli psikologlara, çocuk psikolojisi uzmanlarına ve bu alanlarda uzmanlaşmış bilim insanlarına ihtiyacımız var. Yani, çok sayıda alanında uzmanlaşmış psikologlara ihtiyacımız var. Ancak bu şekilde, eğitimsiz oldukları halde kendilerini psikolojinin herhangi bir alanında uzman ilan edenlerden arınabiliriz.

Psikoloji Bölümü ve psikolog denince insanların aklında genellikle klinik psikoloji geliyor. Oysa psikoloji çok geniş bir bilim dalı ve psikoloji mezunları çok faklı alanlarda çalışıyor. Deneysel psikoloji, sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, endüstri psikolojisi, adli psikoloji bunlardan bazıları. Bu alanlarda uzmanlaşmak için ne yapmak gerekiyor?
Evet, genelde öğrenciler tercih yaparken de klinik psikolog olma amacıyla bu bölümü tercih ediyorlar. Farklı dersler aldıkça psikolojinin diğer alanlarını da tanıyorlar. Her ne kadar Türkiye’de herkes her şeyi yapabilir ilan edilse de psikoloji lisans programından mezun olduktan sonra yüksek lisans artık kaçınılmaz hale geliyor. Yani sadece 4 yıllık programdan mezun olup istediğimiz alanda uzman olarak çalışmamız mümkün değil. Klinisyen olmak isteyen birisi en azından klinik psikoloji yüksek lisansı, sosyal psikoloji de uzmanlaşmak isteyen birisi sosyal psikoloji yüksek lisansı yapmalı. Bu psikolojinin bütün alanları için geçerli tabii ki.

Topluluğunuza gelecek olursak, Bilkent Psikoloji Kulübü’nün bugüne kadar gerçekleştirdiği organizasyonlardan bahseder misiniz?
Bilkent Psikoloji Kulübü’nü, 2011 Güz Dönemi’nde dönem arkadaşlarım Püren Kurtşan, Ezgi Demircioğlu ve İrem Özcan ile beraber devraldık. Henüz etkinlik planlarımızı yeni yeni oluşturmaya başlamışken, Van’daki deprem haberi üzerine diğer topluluklarla iletişime geçerek bir yardım organizasyonu oluşturduk ve okul genelinde hep beraber çalıştık. Bu görevimizin ardından ilk etkinliğimiz, şizofreni hastalarının işletmesini üstlendiği Mavi At Kafe’de şizofreni hastaları ve aileleriyle söyleşi yapmaktı. Kafeyi gönüllü olan arkadaşlarımızla beraber tanıdık. Daha sonra 2011 Bahar Dönemi’nde, kafede tanıştığımız Yasemin Şenyurt ve dernek kurucusu Dr. Haldun Soygür’ün katılımıyla bir konferans gerçekleştirdik. Sanıyorum Mavi At’la olan işbirliğimiz en çok ses getiren etkinliklerimizdendi. Diğer konferanslarımızda Dr. Erol Göka’yı, Yasemin Soysal’ı, Ozanser Uğurlu’yu ve Ebru Tuay Üzümcü’yü okulumuza davet ettik. Onların uzmanlık alanlarını tanıyarak bu alanlar hakkında bilgi edindik. Psikoloji alanı sizin de değindiniz gibi geniş ve çok kapsamlı. Bu yüzden farklı alanları tanıtmak ve tanımak amacıyla Psikoloji Alan Günleri düzenledik. Bir hafta içinde klinik psikoloji, adli psikoloji, politik psikoloji, sosyal psikoloji ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzmanlarımızı davet ettik. Amacımız alanına karar verememiş öğrencilere fikir verebilmek, onlara bir uzmana sorularını yöneltme olanağı sağlamaktı. Bir yılda ne yazık ki tek bir eğitim hazırlayabildik; katılım belgeli bir otizm eğitimiydi bu. Toplamda 12 konferans, bir eğitim, bir söyleşi gerçekleştirdik. Bunlar dışında her hafta düzenli olarak haftalık toplantılar düzenledik. Daha önce belirlenmiş olan konular hakkında hep beraber tartıştık, öğrendik, öğreniyoruz.

Diğer üniversitelerle iş birliğine dayanan ortak projeleriniz var mı?
Bilkent Psikoloji Topluluğu da Bilkent Psikoloji Bölümü gibi genç ve dinamik bir kulüp. Haliyle diğer üniversitelerin psikoloji topluluklarıyla iletişime geçmemiz, ancak 2011 yılının ocak ayında gerçekleşebildi. Öncelikle Ankara’daki psikoloji topluluklarıyla iletişime geçtik. Mevcut herhangi bir yapılanma olup olmadığını öğrendik ve Türk Psikologlar Derneği’nin desteklediği Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu ile tanıştık. Ocak ayında İzmir’de gerçekleşen kongreye katıldık ve orada üniversitemizi temsil ettik. TPÖÇG de yeni ve kendi yapılanmasını oturtmaya çalışıyor haldeydi. Biz de bölgesel yapılanmaya gittik ve öncelikle Ankara’daki psikoloji toplulukları ile ortak projeler gerçekleştirme kararı aldık. Şu anda onlarla iletişim halindeyiz. Diliyoruz ki yeni dönem üyelerimiz bu projelerimizi hayata geçirebilecekler.

Kulubünüzde diğer bölümlerden öğrenciler de aktif olarak çalışabiliyor mu?
Topluluğumuz, tüzüğünde de belirtildiği gibi Bilkent Üniversitesi’nin bütün öğrencilerine açıktır. Diğer üniversitelerdeki psikoloji topluluklarının aksine, bölüm içi katılımımız kadar diğer bölümlerden de katılım var. Üniversite tercihlerinde psikoloji ve başka bir bölüm arasında kalmış, psikolojiyi tercih etmemiş arkadaşlarımız, alanımızı tanımak için büyük ilgi gösteriyor. Aynı zamanda psikolojinin kapsamlılığı sayesinde kendi alanlarıyla psikolojiyi birleştirmek isteyen arkadaşlarımız da sık sık düzenlediğimiz etkinliklere katılıyor. Haftalık toplantılarımıza düzenli ve aktif katılan birçok bölüm dışından arkadaşımız var. Hatta diğer bölümden arkadaşlarımız, yönetim kurulumuza da katılabiliyor. Sadece psikoloji öğrencileri yönetim kuruluna dâhil olur gibi bir tavrımız yok; çünkü öğrenci topluluklarının deneyim, öğrenme ve sosyalleşme için var olması gerektiğine inanıyoruz. Psikolojiye ilgisi olan herkes topluluğumuzda aktif olarak çalışabilir, etkinlik düzenleyebilir ve yönetim kuruluna dâhil olabilir. Esas amacımız kendimizi geliştirerek ilişki kurmayı, organizasyon yapmayı öğrenebilmek. Dediğim gibi topluluğumuz, psikoloji ile ilgilenen herkese açık.

psiBilkent Psikoloji Kulubünün gelecekteki planları arasında neler var?
Aslında geçen yıl bizim için biraz tanıtım yılıydı. Akademik içerikli etkinliklerimiz de oldu, “Aşk Haftası” konulu konferans dizilerimiz de. Sanıyorum ortalamanın üzerinde sayıda etkinlik yaptık ve üniversitedeki etkinlikleri takip eden çoğu kişiye, en az bir kere Psikoloji Klubü‘nün adını duyurmayı başardık. Şimdiki planımız, etkinliklerimizin daha kapsamlı olması yönünde. Uzun süreli eğitimler listemizin ilk sıralarında. Bunun dışında diğer üniversitelerin katılımını da kapsayan Bilkent Psikoloji Kongre’si de bir diğer hedefimiz. Alan günlerini bir gelenek haline getirmeyi istiyoruz. Mavi At Kafe bizim vazgeçilmezimiz haline geldi, onlarla ortak etkinlikler yapmak istiyoruz. Bunlar bizim yönetim kurulumuzla ve aktif üyelerimizle belirlediğimiz projeler. Yine herkesten gelebilecek tekliflere açığız, memnuniyetle önerileri bekliyor olacağız.

Son olarak, üniversite sınavına girecek adaylar için Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü hakkında ne söylemek istersin?
Çok klasik bir şekilde hayallerinin peşinden koşmalılar diyorum; fakat yeniliklere de açık olmalılar. Psikolojiyi tercih etmek isteyenlere özellikle önerebileceğim şeyler olacak; klinik psikoloji diye başlayanların çoğu bu hedefte ilerleyebilirken, bir kısmı da alan değiştiriyor. Burada önemli olan, kişinin kendini analiz ederek farklı alanları tanımaya açık olması. Bir tavsiyem de şu olacak, alacakları 4 yıllık psikoloji eğitiminin yetersiz kalacağını ve yüksek lisansa da muhakkak ihtiyaçları olacağını bilmeliler. Kendilerine bu koşulları göz önünde bulundurarak hedef koymalılar. Bunlar dışında en önemlisi de sadece bir üniversiteye girmenin de yeterli olmadığını, kendilerini birçok alanda geliştirmek için üniversitelerdeki imkânları değerlendirmeleri gerektiğinin bilincinde olmaları. Bu hem akademik hem de sosyal başarıyı getirecektir. Şimdiden bütün adaylara başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Leave a Reply

1 comment

  1. ismail

    Eger mail adresinizi vermeniz mumkunse birkac soru sormak isterim