Son birkaç yıldır İstanbul ve Ankara’da “Alışveriş Festivalleri” düzenleniyor. Bu organizasyonların amacı, yaz aylarında durgunluk yaşayan piyasaları canlandırmak, bir anlamda da sosyal hayatı çeşitli etkinliklerle renklendirmek. Aslında dünyanın büyük şehirlerinde uzun yıllardır yapılan bu tüketim festivalleri, başta moda endüstrisi olmak üzere birçok farklı üretici grubu tarafından destekleniyor. Çok sayıda da destekçileri var. En bilinen örneklerinden biri, dünyanın önde gelen moda dergilerinden Vogue. Basın kuruluşlarının böyle bir festivale destek vermesinin temel nedeni reklam alabilmek, insanlara satın alabilecekleri ürünleri göstermek amacıyla, başta kendi ürünlerini satabilmek.
Böyle bir festival, pek zararsız görünse de, aslında tüketimin geldiği boyutun en güzel göstergesi. Durgunluğu kaldıramayan piyasalar, devamlılığı sağlamak adına daha çok tüketimi desteklemeye çalışıyor. Bunu sağlamak için de indirim dönemlerini aynı an’a getirerek, sahte bir “indirim balonu” yaratıp insanların suni bir şekilde fiyatı arttırılmış hizmet ve ürünleri ucuzmuş illüzyonu ile almalarına yol açıyorlar. Böyle bir festival zamanında, akıllara “alışılagelmiş ekonomik düzenin içerisinden bir çıkış yolu; veya bu düzene rağmen alternatif bir yaşayış yok mu?” sorusu gelebilir. Bu tüketim çılgınlığına, her ne kadar ilgi alanları gıda maddeleri olsa da, “yeni” bir cevap freeganlardan geliyor.
Lüks tüketime ve israfa tamamen karşı olan ve yiyeceklerini bile “ikinci el” olarak tüketen insanların oluşturduğu “freeganizm”; 1990’ların ortalarında ortaya çıkmış bir akım. Küreselleşme ve çevrecilik akımları çevresinde gelişen freeganizm, sözcük olarak free (özgür) ve vegan (sadece sebze tüketen vejetaryen) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Ancak tüm freeganlar vejetaryen değil.
Freeganlar yemek için çöpleri karıştırıyorlar! Evet, yiyecek bulmak için bizlerin yaptığı gibi marketlere gidip alışveriş yapmıyorlar, çöpleri karıştırıyorlar. Freeganlar; süpermarketler, restoranlar ve otellerin gayet iyi durumda olmalarına rağmen çeşitli nedenlerle – ve şaşılacak derecede çok zaman – daha paketleri açılmadan attıkları gıda maddelerini çöplerden toplayıp yiyorlar. Çoğu zaman paketleri zarar gördüğü için veya tüketim tarihi o gün geçtiği için atılan iyi durumdaki malzemeleri toplama işlemine “dumpster diving” (çöplüğe dalış) adı veriliyor. Bu anlamda 1960’lı yıllarda San Fransisko’da aktör Peter Coyote önderliğinde gerilla tiyatro örneği olarak ortaya çıkan “Diggers” (kazıcılar) akımının etkilerini, freeganlarda görmek mümkün.
Şehirlerde yaşayan freeganlar bunlar dışında “ortak kullanım dolapları” sayesinde de gıda maddelerini elde edebiliyorlar. Tıpkı çok yakın zamanda İstanbul Gezi Parkı veya Ankara Kuğulu Park’ta gördüğümüz gibi, yemek yapanlar; veya fazladan yemek bulanlar çeşitli merkezlerdeki açık hava dolaplarına ellerindeki malzemenin bir kısmını bırakarak diğer freeganların bulmasını sağlıyorlar. Şehrin dışında yaşayanlarsa ortak bahçelerde ihtiyaçları olan ürünleri kendileri yetiştiriyorlar. Aynı zamanda barınmayı da temek bir hak olarak gören freeganlar, Türkçe’ye “gecekondu dikmek” olarak çevirebileceğimiz “squatting” akımından da besleniyorlar. Günümüzde bir çok bina boş halde dururken, sokakta insanların evsiz olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaları eleştiren bazı freeganlar, binaları işgal edip yasal olarak bu binalar üzerinde bir hak iddia etmeden, sadece konaklıyorlar. Squatting ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak için Paul Auster’in Sunset Park kitabını okuyabilirsiniz.
Gıda tüketimini ekonomik değil insani bir hak olarak gören freeganların aynı zamanda politik bir yönü de var. Kapitalizm karşıtı olan bu akım; zenginin her geçen gün zenginleştiği fakirin ise fakirleştiği ve günden güne eriyip yok olduğu düzene karşı. Çevrecilikten anarşizme kadar birçok farklı akımdan beslenerek güçlenen freeganizm, sokaklarda binlerce insanın aç yattığı, her beş saniyede bir çocuğun açlığa bağlı bir hastalıktan öldüğü günümüz düzeninde farklı bir anlam kazanıyor.
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi http://freegan.info/ adresinden elde edilebilir.