İşletmelerin Yeni Dönem Akımı: Sürdürülebilirlik

Z kuşağının en yeni trendi olan sürdürebilirlik, iş dünyasını kökten bir değişikliğe itiyor. Deloitte tarafından yapılan bir araştırmada yeni neslin, işletmelerin çevreci politikalarına göre harcamalarında köklü bir değişikliğe gittiği bulunmuş. Z kuşağı harcamalarını %50 oranında azaltmış ve %45’i ise sürdürülebilirlik politikalarının zararlı veya yetersiz bulunmasından dolayı bazı markalardan alışveriş yapmayı bırakmış.

Modern tüketici artık bir ürünün kalitesine veya onun pazarlama kampanyalarından çok global etkilerini düşünerek harcama yapıyor. Bu noktada da üreticiye doğal kaynakların ve ekosistemlerin zarardan korunduğu uygulamalar tasarlama sorumluluğu düşüyor. Etik değerlerin gözetildiği üretim süreçleri tüketicileri yeni nesli memnun etmenin yolu. Genç tüketiciler artık markalarla daha içten ve transparanlığın önde olduğu ilişkiler kurmak istiyor. Tüketici ve üretici arasındaki bağın önem kazandığı bu modern çağda, sürdürülebilirlik ve geleceğe dönük çevreci yapılaşmalar birçok işletmenin radarında olmalı. Peki, bunun için işletmeler nasıl politikalar yürütmeli? Şirketler iş hayatlarında nelere dikkat etmeli?

Hedef koymak. Eğer şirketlerin köklü bir değişiklik yaratmak gibi bir hedefleri varsa detaylı bir süreç planı hazırlanmalı. Belirgin hedefler koymak hem çalışanlar arasında bir dayanışma yaratıp morali artıracaktır hem de hedeflenen koşullara ulaşmak için ara basamakların oluşturulmasına yardımcı olacaktır. Hem tüketicilerin hem de çalışanların bu sürece dahil olması şirkete karşı özveriyi arttırır. Bu hedeflerin idealist olmasındansa ölçülebilir ve gözlemlenebilir olması önem arz etmekte. O yüzden çok ütopik fikirlerden hedeflere pragmatik bir bakış açısıyla yaklaşmak gözetilmeli. Hedefleri, öncellikle daha kolay adapte olunabilecek küçük süreçlere bölmek ve onlara odaklanarak başlamak daha mantıklı olacaktır. 

Karbon ayak izini küçültmek. Karbon ayak izi; birey, bir topluluk veya bir kuruluş tarafından üretilen karbon emisyonu ve sera gazlarının atmosfere verdiği zararın ölçüm birimidir. Karbon ayak izi ulaşım, tüketim ve harcanan enerji gibi kategorileri içerir. Artık finansal olamayan raporlamanın hızla önem kazandığı ve şirketlerin karbon salınımlarına göre belirlenen “index”lerle sıralanmaya başladıkları günümüzde, karbon ayak izi bir şirket için hayati öneme sahip. Peki bir şirket karbon ayak izini azaltmak için ne yapabilir? Su ve elektrik tüketimin azaltılıp yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi desteklenmeli. Bunun ötesinde de tüketilen enerji miktarının azaltılması önemli bir fark yaratacaktır. Üretim süreçlerine geri-dönüştürülebilir veya zaten geri-dönüştürülmüş malzemelerin katılması da karbon salınımını azaltacaktır. Ofislerde tek kullanımlık plastiklerin azaltılması da önem arz etmektedir.

İsrafı azaltmak. Çevreyi korumak adına hem şirket çalışanlarının günlük hayatlarında hem de üretim sürecinde yapılabilecek birçok kolay adım var. Ofislere geri dönüşüm kutularının eklenmesi ve bu kutuların efektif kullanımının desteklenmesi basit ama etkili bir başlangıç noktası olur. 

Duyarlılık ve farkındalık yaratmak. Çalışanların sosyal ve çevreye duyarlı bireyler olabilmesi çevreci hedeflere ulaşmanın temel yolu. Çevrecilikten uzak ve kayıtsız kalan bireylerin ne çalışma hayatında ne de günlük yaşantılarında çevre dostu kararlar vermesi beklenebilir. Bundan dolayı, eğitimlerin ve seminerlerin de gerçekleşmesi önemli.

Yeşil aklamadan kaçınmak. Pazarlama sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri ise bir şirketi veya ürünü olmadığı bir şey gibi göstermemek. Yeşil aklama pazarlama literatürüne yeni girmiş sürdürülebilirlik hakkındaki birçok kavramdan sadece bir tanesi ama kesinlikle içlerindeki en önemlilerden biri. Yeşil aklama, bir kuruluşun daha iyi bir kamu imajı yaratabilmek için çevreci politikalar izlendiğine dair yanıltıcı bilgiler sunarak tüketicilerde dezenformasyon oluşturmasıdır. Pazarlamada bu tür bir yaklaşım tüketicinin kuruluşlara karşı güvenini sarsar ve aralarındaki bağın zayıflamasına neden olur. Bundan dolayı, kuruluşlar daha çevreci önlemler alırken yaptıkları çalışmaların boyutları hakkında açık olmalılar.

Kaynakça:

Leave a Reply