Eğitim ve Teknoloji
İsrail, dünyanın en saygın Teknoloji enstitülerinden biri (Technion) de bunlara dahil olmak üzere en üst düzeyde yedi yüksek öğrenim kurumuna sahiptir.
Henüz İsrail Devleti ilan edilmeden önce Yahudi topluluğu tarafından eğitime yönelik önemli bir çaba harcanmaktaydı. Öyle ki, İsrail’in en önemli üniversitelerinden ikisi daha devlet kurulmadan önce vardı: Technion- Israil Teknoloji Enstitüsü; 1924’de Haifa’da, Kudüs İbrani Üniversitesi de onu izleyen yıl, 1925’te kurulmuştu.
İsrail, gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYİH) ile orantılı olarak incelendiğinde, dünyada bilimsel ve teknolojik gelişmelerle iç içe olan vatandaş yüzdesi en yüksek ülkelerden biridir. 2010 yılında, yaklaşık 200,000 öğrenci İsrail’in yükseköğrenim kurumlarına kaydolmuş, bunların yüzde 32’si de; tıp, mühendislik ya da temel bilimler alanında uzmanlaşmak üzere eğitim almaya başlamışlardır. Buna ek olarak, yine 2010’da yüksek lisans derecesi ya da daha farklı dereceler almaya hak kazanan öğrencilerin yüzde 32’si de, bu derecelerini mühendislik, uygulamalı matematik, tıp ve temel bilimler alanlarında almışlardır.
Bu eğitim olanakları, bu alanlarda istihdam yaratılmasına katkıda bulunmuştur. Günümüzde, İsrail’in iş gücünün büyük çoğunluğu artık eğitim ve iş dünyasında istihdam edilse de; iş gücündeki mühendislerin, doktorların ve uzmanlık gerektiren diğer alanların oranı da artmıştır. 2010 yılında, her 100 İsrailli çalışandan 15’i, Amerika Birleşik Devletleri’ni ikiye katlayan bir oranla, özel uzmanlık gerektiren bu alanlarda çalışmaktaydı.
Endüstride Araştırma ve Geliştirme
İsrail’in; Tarım, İletişim, Savunma, Ulusal Altyapı, Savunma, Sağlık ve Sanayi Bakanlıklarının bilimsel temelli yüksek teknolojiyi desteklemek ve cesaretlendirmek üzere baş bilimcileri (Chief Scientist) bulunmaktadır. Her baş bilimci; ilgili bakana endüstriyel araştırma ve gelişim konularında danışmanlık yapmakta; diğer ülkelerle olan işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunmakta ve araştırma ve geliştirme projelerine iktisadi destek bulmaya çalışmaktadır.
“Endüstriyel Araştırma ve Geliştirmeyi Teşvik Yasası”, bilimsel temelli ihracata yönelik endüstrilerin, istihdam sağlayacak ve ülkenin ödeme dengesini sağlayacak şekilde geliştirilmesini amaçlamaktadır. İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın baş bilimcisi bu yasayı uygulamakla yükümlü olup ürünlerini ihraç etmek isteyen endüstrilere Ar-Ge desteği ağlamaktadır. Eğer bir proje başarısızlığa uğrarsa; hükümetin parası kaybedilmekte; girişimci kendisine verilen desteğin yüzde üçünü, toplam destek ödenene kadar; her yıl hükümete geri ödemektedir.
İsrail, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa Birliği üyeleri, Hindistan ve Singapur ile çift taraflı Ar-Ge antlaşmaları imzalamıştır. Bu anlaşmaların amacı; İsrail şirketleri ile diğer ülkelerin şirketleri arasındaki ilişkileri artırmak ve Ar-Ge, üretim ve pazarlama alanında ortak teşebbüsler ortaya çıkartmaktır. Yabancı sanayi firmaları ile birlikte ortak teşebbüslerin kurulması, genellikle İsrailli kuruluşun yenilikçi gücünü işlevsel kılmakta ve yabancı firmanın da büyük çapta üretim yapmasına ve yeni pazarlara girmesine katkı sağlamaktadır. Ortak teşebbüsler; elektrik-elektronik, yazılım, tıbbi donanım gibi alanlarda kendisini göstermektedir.
İsrail’in Ar-Ge alanında bu kadar başarılı olmasının bir diğer nedeni de tabii ki, Birleşik Devletler ile kurduğu çift ülkeli vakıflardır; bunlara örnek olarak Çift Uluslu Bilim Vakfı (Binational Science Foundation – BSF) ve Çift Uluslu Endüstriyel Araştırma ve Geliştirme Fonu (Binational Industrial Research and Development Fund – BIRD) verilebilir. Bu vakıflar; iki ülkenin sanayicilerini, bilim insanlarını ve araştırmacılarını yeni yöntemler ortaya koymak ve yeni teknolojiler geliştirmek üzere bir araya getirmede oldukça başarılı olmuşlardır.
Örneğin BIRD, tek başına; 235’ten fazlası 2001’den günümüze olmak üzere 830’dan fazla projeye destek vermiştir. Destek verilen projeler sonucunda ortaya konan ürünlerin toplam satışı 8 milyar doları aşmış ve BIRD toplamda neredeyse 100 milyon dolarlık telif hakkı ödemesi almıştır. BSF ise, 46 federe devletteki 400 kuruluşta; 2,000’den fazla bilim insanının dâhil olduğu 4,140’tan fazla araştırma projesine 480 milyon dolarlık bir katkı sağlamıştır. BSF’nin araştırmacılara yaptığı yardımlar sayesinde 75 yeni keşif olanaklı kılınmış ve ortakları 37 Nobel Ödülü ve 19 Lasker Tıp Ödülü’ne layık bulunmuştur.
Fikirleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın Araştırma ve Geliştirme Projeleri için oldukça riskli olan ya da şirketleri oldukça küçük olan bireysel girişimcilerin yenilikçi fikirlerini geliştirmek üzere; 1991’de teknolojik inkübatörler yürürlüğe sokulmuştur. İnkübatörlerin kuruluşu Sovyetler Birliği’nin dağılması ile ortaya çıkan kitlesel göç dalgasıyla kesişmiş; bu göç dalgası İsrail’e kendi alanlarında uzman ancak sermayeden ve serbest girişimci ekonomiye ilişkin tecrübeden yoksun 65,000 kazandırmıştır. İnkübatörler, girişimcilere projelerini tamamlamak ve ticari işletmelere dönüştürmelerine yardımcı olmak üzere destek olmaktadırlar. Ar-Ge elemanlarının işe alımında, pazarlama ve sürdürülebilirlik çalışmalarında, profesyonel ve işletme yardımında ve fiziksel alanların sağlanmasıyla gerekli yatırım sermayesinin bulunmasında yardımcı olmaktadırlar.
Kaynaklar:
Israel Briefing Book: Science and Technology – http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/brief/ScienceandTechnology.html
İsrail Enformasyon Merkezi – “İsrail Hakkında Gerçekler” – İsrail’in 60. Yıl Dönümü Basımı, İsrail’in Ankara Büyükelçiliği, 2008
Emrah Akkaya
Anıl bey, benim 3 tane projem var.
1. Deprem sönümleme sistemi – direk deprem anında ters kuvvet
Patentli
2. Tekrarlanabilir Enerji – bütün ışık kaynaklarında
Patentli
3. koruyucu yelek – iş güvenliği ve deprem anında
Patentli
Bu üç proje özellikle Deprem sönümleme sistemi eski ve yeni yapılara uygulanabilirliği ile çok farklı bu konuda dünya çapında fark yaratacağına eminim. Bu konuda nerelere ulaşabilirim ? Türkiye de denedim elimden geleni yaptım ama sonuç yok.