Tam bir yıl önce “CNN’in değinmekten kaçındığı Arap baharı” na değindi anonim bir blog yazarı, aynı gün Bahreyn’de bir gencin eylem sırasında güvenlik güçleri tarafından öldürülmesine işaret ederek.
Bugün, Bahreyn’deki Kral Hamad karşıtı eylemlerin başlamasının üçüncü yıl dönümü dolayısıyla Şii köylerinde bir araya gelen eylemciler başkentin finansal merkezi Pearl Roundabout’a yürümeye çalışırken yine güvenlik güçlerinin engeliyle karşılaştılar.
1. Bahreyn’deki eylemleri başlatan sebep neydi?
Tunus’tan yayılan devrimci dalganın bir parçası olarak, Bahreyn’de de bunda üç yıl önce hükumet karşıtı ayaklanmalar başladı. Eylemler genel olarak daha fazla politik serbestlik ve Şii nüfusu için eşitlik ilkeleri üzerinden başlayarak, Hamad bin Isa Al Khalifa monarşisinin sonunun gelmesi taleplerine kadar ilerledi.
Protestocuların çadırlar kurduğu Pearl Roundabout eylemin sembolik merkezi haline geldi. Diğer Körfez ülkeleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de birlikler göndererek hükumete yardım etmesiyle eylemcilerin bölgeden çıkarılmasına rağmen daha küçük çapta eylemler devam etti. Sonuç olarak binlerce insan tutuklandı, yüze yakın insan öldü ve yine binlerce insan yaralandı. Fakat eylemcilerin talepleri cevapsız kaldı.
2. Neden Bahreyn’deki protestolara, Arap Baharı’nın diğer karşı koyuşlarına kıyasla, kamuoyunda oldukça az yer verildi?
“Mısırlılar yaparsa biz de yaparız” demişti Bahreyn’li gençler fakat ne yazık ki seslerine pek kulak asan olmadı.
Orta Doğu’da gerçekleşen ve kimi zaman siyasete, uluslararası ilişkilere şekil veren olaylarda devletler ve bölgeye özgü devlet dışı aktörlerin yanı sıra, Batı’nın tercihlerinin oldukça etkili olduğu yadsınamaz. Yukarıda yer verilen soruyu cevaplayabilmek için de bu etkiye, bir başka değişle Amerika Birleşik Devletleri ve Bahreyn hükumeti arasındaki ilişkiye değinmek gerekiyor.
Bahreyn, Amerik Birleşik Devletleri 5. Filosunun kumanda merkezi. 1947’den beri ABD Deniz Kuvvetlerine üs sağlayan, güçlü bir devlet mekanizmasına sahip Körfez ülkesinin 1971’de bağımsızlığını elde etmesinden bu yana iki ülkenin diplomatik ilişkileri resmen kurulmuş bulunuyor. 1991’de imzalanan savunma anlaşması da, ABD askeri güçlerinin Bahreyn’in tesislerine ulaşımını garantiye alıyor. Başka bir şekilde özetlemek gerekirse, ABD Bahreyn’i en birinci NATO dışı müttefiki ilan ediyor.
Bahreyn’le ilgili bilgi akışını güç-bilgi ilişkisi perspektifinde değerlendirip konuya ilişkin yeni sorular sormamızın, aynı şekilde Libya ve Suriye gündemlerini de bu bağlamda, tarihsel boyuta değinerek yeniden gözden geçirmemizin yararlı olacağını düşünüyorum.
NOT 1: Konspiratif bir tavırla, Batılı güçlerin bölgeyi yönettiğini iddia etmiyorum. Yalnızca, Orta Doğu’daki olayları incelerken tarihsel boyutun ve bu güçlerin bölgedeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğine değinmek istedim.
NOT 2: Suriye’ye yönelen medya etkisinin, salt insan hakları sebebiyle oluşmadığını düşünmeme rağmen, meydana gelen insanlık dışı durumun, politik olarak kimin haklı kimin haksız olduğunun tartışılmasının arka plana atılarak, hangi aktörler aracılığıyla olursa olsun, bir an önce çözülmesi gerektiğine inanıyorum.
Kaynaklar:
http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-12466384
http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2014/02/clashes-mark-anniversary-bahrain-uprising-2014214155014548832.html
http://www.reuters.com/article/2013/02/14/us-bahrain-violence-idUSBRE91D0CK20130214