Aylardır beklenen film sonunda geçtiğimiz cuma vizyona girdi. İlk duyulduğu andan itibaren ben dahil olmak üzere birçok insanda merak uyandırmayı başarmıştı fakat aynı zamanda birçok tartışmayı da beraberinde getirdi gelirken. Film Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen Hz. Nuh’un hayatını konu almasına rağmen oldukça fazla yanlış bilgi içeriyor, hatta filmdeki karakterin gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını söylesek bile yalan olmaz. Fakat kurgu olduğunu varsayarsak filme başarısız demek tam bir haksızlık olur. Yönetmen koltuğunda Siyah Kuğu filminden tanıdığımız Darren Aronofsky oturuyor. Oyuncu seçiminde de bir hayli titiz davranan ekip bu film için en uygun seçimleri yapmış diyebiliriz. Başrolünde yakından tanıdığımız Russell Crowe oynarken ona eşlik eden oyuncular ise Jennifer Connelly, Emma Watson ve Douglas Booth. Filmde uzun soluklu olmasa da usta oyuncu Anthony Hopkins’i görmekte mümkün. Daha önce hiç duymamış olan var mı bilmiyorum fakat filmin konusundan da kısaca bahsetmemiz gerekirse;
Kabil’in soyundan gelen insanoğlu, kuşaklardır Yaradan’ın çizdiği iyilik yolundan sapmış, dünyanın tüm güzelliklerini ve nimetlerini sonuna kadar emip tüketerek yeryüzünü yaşanmaz hale getirmiştir. Dahası bir parça et için her türlü ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet ve kaos normal hale gelmiştir. İnsanlığın bu sefil hali karşısında Nuh rüyasında, Yaradan’ın kendisini yaşanacak büyük bir tufana karşı uyardığını görür. Yaradan ondan büyük bir gemi inşa etmesini ve yeryüzünde yaşayan tüm hayvan cinslerinden bir çift almasını emreder. Bu gemi aynı zamanda ailesinin de tek kurtuluşu olacaktır. Tufanın yaklaşmakta olduğunu öğrenen sapkın insanoğlu ise geminin içine girmek için Nuh’a karşı saldırıya geçecektir.
Filmden çıktığımda bu film benim favori listemde ilk 10’a girer demiştim fakat Imbd puanı (6.6) benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Film birkaç mantık hatası olmasına rağmen güzel bir şekilde kurgulanmış oyunculuklar dersek şahane… Zaten bu kadar iyi bir kadrodan kötü bir oyunculuk çıksa sürpriz olurdu. 3 boyutlu şekilde vizyona giren filmin efektlerini de gayet başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Fakat Semavi dinleri kaynak alan hikâyeleri, sinemanın kendi diliyle yeniden yorumlayarak bir filme dönüştürmek ve o dinlere iman eden yüz binlerce insanın beğenisine sunmak cesaret işi doğrusu… Tabii bu işi yaparken bazı zorlukların çıkacağını da kabullenmek gerek. Daha önce Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yasaklanana film, son olaraksa Malezya’da yasaklandı. Türkiyede ise bazı suç duyuruları mevcut. Eğer filme gitmek gibi bir düşünceniz varsa acele edin derim bu filmi kaçırmak istemezsiniz.