Tarih’in “ O “ Biçimi: Bir Amatörün Elinden LGBT Manifestosu – 1

Politika bilmek, daha da önemlisi konuşmak, hatta yazmak/yazabilmek insana önemli gelir. Güzeldir politika bilmek, insanın değerli hissetmesine yol açar. Politikacılar hep pistir ama onu yorumlayanlar çok temiz insanlardır. Tarihin göremediklerini onlar görür gibidirler. Tarih, hep politiktir. Maalesef insanlık yaşadığı sürece de hep politik kalacaktır. Oysa merkezinde insan olan, hak olan, özgürlük olan bir bakış açısıyla tarihi okuyabilsek mesela, tarihte hep altı çizilen insanlara değil de o tarihi olayı başından geçiren insanların hikâyelerini öğrenebilsek. Örneğin, Osmanlı’da sarayda görevli bir adamın o gün yaptığı bir hatadan ötürü kellesi gittiğinde, evde akşam onu bekleyen eşine haber gidiyor muydu? Veyahut Venedikliler tüylü gösterişli şapkalar yapmayı nasıl akıl ettiler? 1950’lerin dünyasında, bir asıra iki dünya savaşını sığdırmış olan insanlık, Kore Savaşı’na tanıklık etmiş, Türkiye’de Menderes Dönemi başlamıştı. Bu iki olay oldukça önemli, insanların üzerine konuştukları konular olmuştur hep. Yine aynı dönemde bence en az savaşlar ve hükümetler kadar önemli iki gelişme daha olmuştu. Bu dönemde insanlar televizyonla tanışmaya başlamış, o sıralarda yeni yeni çoğalan McDonalds’larda yemek yemeğe başlamışlardı. Biz hep savaşları ve hükümetleri konuşurken, televizyon olmasaydı toplumların durumu ne olurdu diye düşünmüyoruz.  Oysa politik sorunlar, politika konuşarak çözülmez. Çözülmüş olabilseydi eğer, en basit verilebilecek örnek ile Türk Sağı- Türk Solu ayrımları ve ayrımcılığı ortadan kalkar, insanlar birbirlerini etiketlemeden, birbirlerine anlayışla yaklaşırlardı.  Tüm bu sebeplerle, bugün bu yazı dizisini, insana dair, insanca ve birey olmanın dışında tarihten başka bir şey beklemeyen insanlara yazıyor ve öznesinde insan olan herkesin okumasını can-ı yürekten diliyorum.

Aşk’a Bir Şans Verin10492511_10152455867868400_6873367344686027822_n. İki gün önce, 29 Haziran 2014 günü, insanların birbirini anladıkları, güzel gözlerle baktıkları, dünyanın bütün karnavallarından daha da güzel olan bir yürüyüş yaşandı.  Bu yıl 22.si düzenlenen LGBT ( Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel) onur yürüyüşü, Taksim’de her renkten insanların kucaklaştığı büyük bir kutlamaya dönüştü. Bu zamana değin, Türkiye’de eşcinselliğe olan bakış açısı denilince:  “ Hani bir kızla kızın öpüşmesi güzel de, erkek erkeğe olmaz ki bir kere estetik değil” mantalitesine sahip yarı-aydın Türk insanı canlanıyordu kafamda hep fakat o yürüyüşte açıkça görülüyordu ki Türkiye kabuğunu kırmaya başlıyor. Yine de  hala bilmeyenler için öncelikle , LGBT’nin ne olduğundan, bugünkü Türk LGBT hareketini anlayabilmek için, bu hareketin tarihçesinden bahsetmek istiyorum.

L: Lezbiyen : Bir kadına duygusal ve/ya da cinsel yönden ilgi duyan kadın.

G: Gey: Bir erkeğe duygusal ve/ya da cinsel yönden ilgi duyan erkek.

B: Biseksüel: Hem erkeğe hem kadına duygusal ve/ya da cinsel yönden ilgi duyan birey.

T: Transbirey/Transseksüel: Kendini bir erkek olarak görmek isteyen/ öyle hisseden ve bu sebeple tıbbi operasyonlardan geçen kadın veya kendini bir kadın olarak görmek isteyen/öyle gören ve bu sebeple tıbbi operasyonlardan geçen erkek birey.

Q; Queer: Kaba ve argo manasıyla homoseksüellik kelimesine karşılık gelir. Daha çok erkekler için kullanılır ve Türkçe’de  “nonoş”  anlamına denk gelmektedir.

I: Interseks: Doğuştan hem kadın hem erkek cinsel organına sahip olmak.

 

10484125_10152458260933400_1330427801201984354_n

[box_light]Türkiye LGBT Hareketi Tarihçesi ’ne Genel Bakış[/box_light]

[box_dark]1970’ler[/box_dark]

LGBT bireylerinin, duygularını, aşklarını ve arzularını günümüzde bile gizli kapılar ardında yaşadığı düşünülürse, Türkiye’de bu hareketin gelişmesinin ne denli zor olduğu tahmin edilebilir. Amerika’da 1969 yılında, onur yürüyüşüne ilham veren meşhur Stone Wall ayaklanması gerçekleşmişti. Bu ayaklanmanın etkileri, 70li yıllarda Türkiye’de de özellikle maddi açıdan bağımsızlığını kazanmış bireylerin eşcinselliği konuşmaya başlamasıyla beraber ortaya çıkmıştır. 70’li yıllardaki sol harekette, kolektif ve özgürlükçü söylemleri ile bu desteğin bir parçası olmuşlardır.

O sıralarda, İzmir’de Çevre ve Sağlık Bakanlığında çalışmakta olan İbrahim Eren, gey ve lezbiyenler ile terapi/sohbet çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışma, LGBT adına atılan büyük bir adım niteliğindedir fakat 80 darbesi ile birlikte tüm sivil toplum kuruluşlarının kapatılmasıyla, İbrahim Eren yurt dışına gitmiş ve çalışmalarını oradan sürdürmeye başlamıştır.

[box_dark]1987- Açlık Grevi[/box_dark]

Seksenli yılların ilk yarısı LGBT açısından sessiz geçerken, 1987 yılında, çoğu gey, lezbiyen ve transbirey’in sıklıkla kullanmış olduğu İstiklal Caddesinde, 37 LGBT birey açlık grevine gitti.  Bu grev, Türkiye’nin başlarda dikkatini çekmese dahi, daha sonraları, dünya çapında bilinen bir eyleme dönüştü. Bu greve Rıfat Ilgaz, Türkan Şoray gibi emekçilerin destek vermesi de grevin dikkat çekmesini sağladı.

[box_dark]1988- Transeksüel Kimlik[/box_dark]

1988 yılında, Medeni Kanun’da yapılan bir değişikle beraber, doğumdan sonra cinsiyet değiştirme hakkı geldi fakat bu değişiklik nefret cinayetlerinin ortadan kalmasına dair bir etkide bulunamadı. Ayrıca pembe ve mavi kimlik alma durumu, oldukça meşakkatli olmakla beraber, kimlikler psikolojik ve fizyolojik açıdan yapılan bir çok seans ve tetkiklerin sonucunda verilmektedir.

[box_dark]1993 – Onur Haftası Yasaklanması[/box_dark]

İstanbul’da Haziran 1993’te eşcinsellere özel bir “pride” konferansı düzenlenecekti fakat İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’deki etiklere ve ahlâk yapısına uygun olmadığı gerekçesi ile bu etkinliği iptal etti.  Ertesi gün, 28 yabancı temsilci, Türkiye’den çıkan bu kararı kınamak için bir basın toplantısı düzenledi.

Bu toplantıdan çok kısa bir süre içinde ise Lambda İstanbul kuruldu. Kurulmasının ardından ise,  aynı yıl, ILGA üyesi oldu (International Lesbian and Gay Association).

10489955_10152458161123400_2573458376156296221_nTürkiye’de LGBT hareketi, dayanışma derneklerinin kurulmasıyla ivmelenmiştir. Yazı dizisinin ikinci kısmında bu derneklerin tarihçelerinden ayrıntısıyla bahsedeceğim.

Bugün çevremizde, farkında olmadığımız, kendilerini gizlemek zorunda olan onlarca dostumuz mevcut. Umuyorum, birbirimizi anlayarak, insanlara tabularımızla değil, kalbimizle yaklaşarak onları anlayabilir ve onlara destek olabiliriz.

 

KAYNAKÇA

http://ilga.org/ilga/en/article/420

http://www.istanbul-lgbtt.net/lgbthttp://www.lambdaistanbul.org/s/hakkinda/ozetle-lambdaistanbul-ne-yapti/ t/haberler.asp?katID=41

Fotoğraflar : Ali Öz

Leave a Reply