Ekmeleddin İhsanoğlu çatı aday ilan edildiğinden beri üzerindeki tartışmaların bir türlü bitmemesine rağmen pek çoğumuz İhsanoğlu’nun siyasi fikirlerini bilmiyorduk. Sonunda, 3 Temmuz Perşembe günü herkes gibi ben de ilk defa “çatı aday”ı dinleme fırsatı buldum. CNN Türk’te yayınlanan Eğrisi Doğrusu programında Taha Akyol’un konuğu olmuştu Ekmeleddin İhsanoğlu. Bu yazımda o programdan edindiğim İhsanoğlu’nun dikkatimi çeken üç farklı yönünü ve bunların İhsanoğlu’na getirdikleri hakkındaki fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, kendisi hakkında programı açtığım andan programın bitişine kadar edindiğim daimi izlenim kendisinin efendiliğiydi. Kendisine Coca Cola ürünü diyenlere bile gülerek eleştirisini getiren bir insan gördüm karşımda. Rakibi Erdoğan’a bile eleştirilerini olabilecek en yapıcı şekilde oluşturan bir insan. Farklı görüşlere sahip hiçbir insanı, hatta Erdoğan seçmenini bile kırmayacak şekilde konuşan bir cumhurbaşkanı adayı. Bu şüphesiz ki kendisine bir inandırıcılık ve sempati katıyor lakin halkımızın bu derece sessiz bir insanı sevip sevmeyeceği konusunda şüphelerim var.(Hepimiz biliyoruz ki özellikle başbakan örneğinde görülen Türkiye’de sert konuşan, ağır eleştiriler getiren adaylara sempati duyan bir kitle var.) Ayrıca bu fazla “efendilik” kendisine haliyle bir donukluk katıyor. İzlerken sanki bir siyasetçi değil de üniversitede ders anlatan bir profesör gördüm karşımda. Daha önceki (özellikle son zamanlardaki) cumhurbaşkanları her ne kadar çok ağır eleştiriler getirmeyen, daha yapıcı konuşan insanlar olsa da karşısındaki hitabet kuvveti bu kadar iyi olan ve şüphesiz ileride kendisine zorlayıcı sorular soracak olan Erdoğan karşısında ne kadar başarılı olur bunu ben de merak ediyorum.
İkinci izlenimim ise İhsanoğlu’nun belki akademik eğitiminden, belki de ailesinden kaynaklanan halktan farklı, hatta biraz elit çizgisi. Tayyip Erdoğan halka “Ben sizdenim, sizin gibiyim, beni seçin.” derken İhsanoğlu halka “Ben eğitimliyim, ben yönetecek kapasitesi olan biriyim.” diyor. Son zamanlardaki siyasi algıyı göz önünde bulundurursak halkın kendine benzeyeni seçme eğilimi olduğunu kolayca görebiliriz. Yani bu konuda Recep Tayyip Erdoğan rakibine göre bir adım önde görünüyor fakat açıkçası şunu söylemeliyim ki bunun bir cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu unutmamalıyız. Ekmeleddin İhsanoğlu herhangi bir sağ veya sol siyasi partinin başında olsa ve Erdoğan ile yarışsa şansının çok düşük olduğunu söyleyebiliriz ama cumhurbaşkanlığı Türkiye için siyasetten çok daha farklı bir kavram. İnsanlar cumhurbaşkanı olarak kendine benzeyeni istemeyip cumhurbaşkanının halkın geneline göre daha eğitimli bir insan olmasını tercih edebilir. Bu halktan uzak yanı, ona bir artı olarak eklenebilir.
İhsanoğlu ile ilgili son dikkatimi çeken izlenimim ise İhsanoğlu’nun da CHP’nin son zamanlardaki politikasını izleyip her kesime yakın görünen bir tavrı olması. Her ne kadar yakın görünmek güzel bir durum olsa da bu çok geniş bir kitleye yayılınca insanlarda ters tepki yapabiliyor.. Bir milliyetçilere, bir Kemalistlere, bir Kürtlere, bir muhafazakarlara selam veren bir İhsanoğlu halka yapmacık görünebilir. Bir cumhuriyet değerlerini öven, bir çözüm sürecini desteklemeyenleri yeren, bir muhafazakar yapıyı destekleyen bir cumhurbaşkanı herkese biraz da uzak oluyor ister istemez. Bu durum da hem sağ seçmenin, hem de sol seçmenin İhsanoğlu’na ters düşen yanlarının olmasını sağlıyor. Bence bu orta çizgiden biraz kayıp bazı konularda daha radikal tutumlar sergileyen bir cumhurbaşkanı adayı daha farklı hissettirebilir insanlara. Aksi halde insanların İhsanoğlu’nun iyi fakat farklı düşünceleri olmayan bir insan olduğunu düşünmesi çok muhtemel.
Uzun lafın kısası; her yönüyle rakiplerinden çok farklı bir aday Ekmeleddin İhsanoğlu. Her kesimi kucaklamaya çalışan, her daim saygısını koruyan bir bilim insanının halk tarafından ne kadar ilgi göreceğini de 10 Ağustos günü hepimiz göreceğiz.