“Gazze dünyanın en güzel şehri değil. Denizi, başka Arap şehirlerinin kıyısından daha mavi değil. Portakalları Akdeniz havzasındaki en güzel portakallar değil. Gazze dünyanın en zengin şehri değil. En zarif veya en büyük de değil. Ancak bir vatanın tarihiyle eşit Gazze. Çünkü o düşmanın gözünde en çirkin, en yoksul, en sefil ve en habis. Çünkü o bizim aramızdan düşmanın rahatını kaçırmaya ve huzuruna bozmaya en yetkin olan. Çünkü o düşmanın kâbusu. Çünkü o mayınlı portakallar, çocukluğu olmayan çocuklar, yaşlılığı olmayan yaşlı adamlar, arzusu olmayan kadınlar demek. Tüm bunlar yüzünden o bizim en güzelimiz, en safımız ve en sevgiye mazhar olanımız.”
(Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik)
Gazze, 1 milyon 800 bin kişinin yaşadığı, Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi. Mülteci olmanın bir lütuf olduğu dünya üzerindeki sınırlı yerleşimlerden. Dışarı ile tüm irtibatı kesilmiş, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden. Nüfusun yüzde 80’inin yaşamak için sürekli gıda yardımı almak zorunda olduğu, yoksulluk oranı Batı Şeria’dan bile 3 kat yüksek, doğduğu yerde doyamayan, aç kalan insanların coğrafyası. Tarım ve balıkçılık faaliyetlerine bile sınırlamalar getirilen, tek yaşam damarı yer altından açılan tüneller olan küçük ve perişan bir sahil şeridi. Barış zamanında bile yaşamanın son derece güç olduğu insanlığın şifa bulmaz yarası Gazze,İsrail’in ne ilk ne de son saldırısı altında. Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre Koruyucu Hat Operasyonu başladığından bu yana ölü sayısı 500’ü aşmış durumda.
İsrail operasyonu öncesinde bölgede gerilimi tırmandıran, hiçbir direniş örgütü tarafından üstlenilmeyen İsrailli 3 gencin kaçırılması ve ölü bulunması, Filistinli bir gencin kaçırıldıktan sonra yarı yanmış vaziyette bulunması ve Gazze şeridinden İsrail içlerine roket fırlatılması gibi olaylar yaşansa da Gazze’nin vurulmasının esas saikini İsrailli yetkililerin demeçlerinde aramak gerek: Arap dünyasındaki en adil seçimlerle Hamas’ın Gazze’de iktidar olduğu 2007’den bu yana Batı Şeria’da El Fetih, Gazze’de Hamas ikililiğini sona erdiren Filistin Birlik Hükümetinin kurulması sonrası Netenyahu’nun “El Fetih ya Hamasla ya İsraille işbirliği yapabilir”, operasyon başladıktan sonra ise ordu yetkililerinin New York Times’a operasyonun bir yıldır planladığını açıklayan açıklamaları, iç ve dış konjonktürün Hamas için elverişsiz olduğu bir zamanda Hamas’a belini uzun süre doğrultamayacağı bir darbe vurma niyetini belli ediyor. Hamas’ın, Suriye’de Esad karşıtı tavır alması sonucu Suriye ile İran’ın, Müslüman Kardeşlerin darbe ile devrilmesi sonucu Mısır’ın desteklerini kaybetmesi ve ekonomisi dış yardımlara muhtaç Gazze’deki ekonomik darboğaz, İsrail açısından mükemmel bir zamanlama yaratıyor. Mısır’ın Refah sınır kapısını ve Sina’ya çıkan yer altı tünellerini kapatmasıyla tek yaşam borusu kalan tünelleri yok edilmesi ve Gazzeliler tarafından Hamas’ın sorgulanması, operasyonun temel amacı.
Birleşmiş Milletler verilerine göre kayıpların yüzde 80’inin sivil yüzde 30’unun çocuk olduğu operasyon için en kahredici şey ise Gazze’nin terkedildiği yalnızlık ve uluslararası toplumun umursamazlığı . Bırakın Batı dünyasından peş peşe gelen İsrail’in kendini savunma hakkını destekleyen açıklamaları, Gazze’ye doktor girişine izin vermeyen Mısır’dan Esad’a karşı olduğu için Gazze’yi yalnızlığa terk eden İran ve Suriye’ye, İhvan alerjisinden Hamas ve Gazze için kılını kıpırdatmayan körfez ülkelerinden Gazze’ye Kızılay heyeti diye istihbarat mensubu gönderen Birleşik Arap Emirlikleri’ne Orta Doğu ve Arap Ligi ülkeleri dahi bu trajedi karşısında Gazze’nin yanında yer almadılar.
Gazze’de yaşanan trajedi karşısında sergilenen bir diğer insanlık dışı tavır ise, antisemitik söylemler ve Hitler güzellemeleri oldu. İsrail’in vahşeti bırakın Yahudileri İsrail vatandaşlarıyla bile özdeşleştirilemeyecekken insanlık tarihinin büyük mazlumlarından Yahudi toplumu için sarf edilen ırkçı söylemler ve holokost telmihleri, mazlumun yanında yer almak değil nefret suçu işlemektir. İsrail ile Gazze bile sivil ticareti sürdürürken hükümeti ekonomik ilişkileri askıya almamakla eleştirerek insani bir konudan politik çıkar devşirmeye çalışmak ise politik ahlaksızlık olarak kayda geçti. Gazetebilkent yazarları arasında da rastlanılan, mazlumların yanında yer almaya, acılarını kalplerinde hissetmeye çalışan, yaşanan acılara uzaktan tanık olmanın ağırlığı altında ezilen insanları gösteriş yapmakla, kayda değer bir şey yapmamakla, çabalarının bir sonucu olmamakla eleştiren görüş ise, eğer bir samimiyet tespiti yapılmış ve bu satırların yazarı bundan habersiz değil ise, acımasız ve bir tepkinin haklı olması için pozitif bir sonucu olması gerekmediğinden isabetsizdir. Zira haksız gördüğü bir durum karşısında sesini çıkartmak ve tarafını belli etmek ahlaki ve vicdanlı bir davranıştır. Dante’nin belirttiği gibi, cehennemin en karanlık yeri, ahlaki kriz zamanlarında tarafsız kalanlar için ayrılmıştır.
Gazze, bizim en güzelimiz, en safımız ve en sevgiye mazhar olanımız… Orta Doğu’nun incisi bu şehir, tüm insanlığın şahitliğinde büyük bir vahşete, büyük bir acıya ev sahipliği yapıyor. Bütün bu acıyı göğüslemek, bu küçük bu mazlum coğrafyaya düşmüş durumda.
“ve bu kadar acı için çok küçük bu ‘Filistin’.”
(Cahit Koytak, Gazze Risalesi)