Uluslararası İstanbul Mim Festivali organizatörü, Vedat Zar Uluslararası Tiyatro ve Mim Akademisi ve Çağdaş Mim Sanatı Enstitüsü Derneği gibi birçok oluşumun kurucusu olan; hem Türkiye’de düzenlediği atölye, proje ve gösteriler hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde yaptığı performanslarla ile tanınan başarılı mim sanatçısı Vedat Zar ile pandomime ve sanata dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İyi okumalar dileriz…
GazeteBilkent: Uluslararası İstanbul Mim Festivali’nin devamı gelecek mi? Geçtiğimiz yıllarda seyirci katılımı nasıldı? Sizce pandomimin etki alanı, izleyici ilgisi ülkemizde gitgide artıyor mu?
Festivale seyirci ilgisi çok iyiydi. Fakat sponsor bulamadık. Bu da bizi ilk sene için çok zorladı. Devamının geleceğinden eminim ama festivali devam ettirmek biraz da sanatın değer görmesi ve desteklenmesi ile ilgili. Şahsen bu konuda ümidim gün geçtikçe azalıyor. Zira, pandomim sanatı sanat camiasında da hak ettiği konumda değil. İzleyici ilgisi her zaman bizi ümitlendiren, enerjimizi ve motivasyonumuzu sağlayan en önemli nokta… Bizi her kesimden insan ilgiyle izliyor.
GazeteBilkent: Pandomimi sokakta ilk defa izlediğinizde sizi ne etkilemişti? Öncesinde tiyatro vs. gibi bir performans sanatı ile ilgili tecrübeniz var mıydı?
Sokakta ilk izlediğim performansta sanatı sergileyen kişinin yaptığı işe duyduğu saygı beni çok etkilemişti. Makyajı yüzündeyken kendisiyle konuşulmasını istememişti. Tabii, sergilediği oyunun dramatik yanı da çok özeldi ve halen aklımdadır.
Pandomim sanatıyla üniversitede tanıştım. Engelliler ile ilgili TOG Vakfı’nda bir projede çalışıyor iken işitme engellilere ritm ve pandomim atölyesi yapılabileceğini düşünmüştüm. Pandomim konusunda Balıkesir’de eğitim verebilecek birini bulamayınca internette gördüğüm bir atölye duyurusuna katıldım. Sonrasında, tiyatro kulübümüzün bünyesinde bir alt kol olarak “Balıkesir Üniversitesi Pandomim Kulübü”’nü kurdum. O yıl üniversitemizin desteğini alamadan, kendi imkanlarımızla ODTÜ ve Ankara Üniversitesi’nin tiyatro festivallerine katıldık. Şu ana kadar herhangi bir sözlü oyunda oynamadım.
GazeteBilkent: Ben sokakta pandomim izlerken en çok etkilenenin ve en önde izleyenin genelde çocuklar olduğunu hissediyorum. Çocukların hayal gücü ile daha güzel bir temas kurduğunuzdan olabilir mi acaba?
Çocuklar sıradışı olana ilgi duyarlar ve hayal güçleri de çok zengindir. Bir de, yetişkinler gibi akıllarında yüzlerce sorun olmayınca etkileşime girmek daha kolay oluyor. Bizi yüzümüzdeki makyajla palyaço ve çizgi film kahramanları ile de eşleştiriyor olabilirler. Çocuklara performans sergilemek çok daha eğlenceli ve özel…
GazeteBilkent: “Mimli öyküler”den biraz bahseder misiniz? Pandomim dışındaki sanatlara da yer ayırdığınız bir programmış galiba…
Mimli öyküler, çocuklara özel hazırladığım kısa pandomim öyküleri… Farklı temalarla, hem “clown”, hem de mim sanatının bir arada olduğu eğlendirici olduğu kadar eğitici öyküler…
GazeteBilkent: Pandomimin sosyal sorumluluk projelerinde kullanılmasına dair çalışmalarınız var. Şu an sürdürdüğünüz yeni bir çalışma var mı? Ya da işitme engelliler için pandomim çalışmalarına devam ediyor musunuz?
Bununla ilgili girişimlerim oldu. Keza Balıkesir ve Bursa’da işitme engellilere özel atölye çalışması ve gösteriler yaptım. Türkiye’de birkaç şehirde ve Hırvatistan-Dubrovnik’te kimsesizler yurdu, engelli merkezleri, huzur evleri ve hastanelerde de gösteriler yapıyorum. Benim en büyük idealim, işitme engellilerden oluşan bir mim tiyatrosu kurmak ve o insanların bu işten geçimini sağlamalarına ön ayak olmak. Tabii bu konuda da destek gerekiyor.
GazeteBilkent: Mim Akademisi’nin kuruluş sürecini kısaca anlatır mısınız? Büyük bir boşluğu doldurmaya çalıştığınızı düşünüyorum, önemini, misyonunu sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?
Mim Akademisi Türkiye’nin dört bir yanında bu sanatı öğrenmek isteyen insanların taleplerine karşılık verebilecek bir zemin oluşturma düşüncesiyle kuruldu. Gezici atölye çalışmalarıyla Ereğli, İnegöl, Antalya, Kırklareli, Batman, Denizli gibi şehirlerde amatör profesyonel birçok meslek dalından yetişkin genç ve çocuğa eğitimler verdik. Dileğimiz, Türkiye’nin dört bir yanında üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında amatörce yeni şeylerin üretildiği kulüpler kurulması… Biz bu kulüplere gerekli eğitim desteğini vermeyi de düşünüyoruz ve inanıyoruz ki pandomim sanatını bir sonraki adıma taşıyacak olanlar yeni nesiller olacak.
GazeteBilkent: Akademiye yeteneği olmadığını düşünenler de başvurabilir mi, herhangi bir sınav var mı? Eğitim süreci ne kadar sürüyor?
Pandomim sanatı sanıldığı kadar zor değil bence. İnsanlar eğitim sırasında da çok önyargılı oluyorlar ama gözlemlediğim kadarıyla farklı meslek dallarında birçok insan bu sanata yatkın… Zaten günlük hayatta en çok kullandığımız beden dili bizim ifade aracımız. Eğitimlerimiz günübirlik atölyeler ve kurslar şeklinde düzenleniyor. Atölyelerimiz çalışanların da katılabileceği şekilde haftasonu düzenleniyor. Kurslarımıza da yeterli talep oluşunca tekrardan devam etmeyi düşünüyoruz.
GazeteBilkent: Pandomimin farklı türleri var anladığım kadarıyla. Sizin en çok kullandığınız dal nedir?
Pandomim klasik ve “corporeal mim” olarak 2 dala ayrılıyor. Klasik mimde mimikler eller ön plandayken corporeal mimde yüz ifadesi olmaksızın bütün vücut ile ifade yöntemi tercih edilir. Ülkemizde corporeal mim gösterisi pek yapılmaz ve dolayısıyla bilinmez, fakat Avrupa’da bu konuda birçok gösteri grubu vardır.
GazeteBilkent: Atölye turnelerinizle pandomimi Türkiye’nin her yerine taşımak istiyorsunuz. Atölye talebinde bulunanlarla nasıl bir iş birliği yapıyorsunuz? Özellikle daha küçük yerlerde nasıl tepkiler aldığınızı merak ediyorum.
Atölye talebinde bulunan kişilerden atölye salonu ve tanıtım konusunda bize destek olmalarını rica ediyoruz. Zaten bu konuda bize başvuranlar genelde dernekler ve topluluklar oluyor. Onlar da kendi içlerinde talebi öncesinden oluşturmuş oluyorlar. Aslına bakarsanız küçük yerlerde katılım ve ilgi daha fazla. Bu güne kadar İstanbul, Ankara ve İzmir’de bir atölye çalışması yapamadım.
GazeteBilkent: Ankara’da atölyeniz oldu mu?
Belirli bir talep oluştu ama organizasyon açısından destek alamadık. Birçok şehirde olduğu gibi organizasyonu sahiplenecek birilerini arıyoruz.
GazeteBilkent: Sokak sanatçılarının sokaklarda özgürce sanatını icra edebilme konusunda birçok sorun yaşadığı hepimizin malumu. Sizi ne ile suçluyorlar ve neden sakıncalı görünüyorsunuz, polisler, devlet… tarafından? Bu konuda önümüzdeki yıllarda ülkemizde gelişme kaydedileceğine inanıyor musunuz? Sokakta bir yaptırımla karşı karşıya kaldığınızda sizi izleyenler nasıl tepki veriyorlar?
Eğer bir festival aracılığıyla gösteri yapıyorsanız size misafir muamelesi yapıyorlar. Ama iş sokak sanatı boyutundaysa sizi, aslına bakarsanız, tehlike olarak görüyorlar. Sokak sanatçıları insanların sokakta etkileşime geçebilmelerinin bir aracıdır, düşünüp sorgulatıcı bir sanat icra ederler genellikle. Bu yüzden de sokak sanatçılarına diğer sanat dallarında da olduğu gibi zorluk çıkarabiliyorlar. Biz sokakta sanatı icra edebilmek için yirmi binden fazla imza topladık ve İstiklal’de yürüyüş düzenledik, fakat şu dönemde çok ümitli değilim yasal düzenleme yapılmasından; ama toplum tarafından sahipleniliyor yaptığımız işler. Keza, bazı polis ve zabıta müdahalelerinde halk da bize arka çıkıyor. Ama şöyle de bir durum var ki İstiklal’de ticaret yapan mekan sahipleri de sanatçıları, kalabalık yaptığı ve işlerine engel olduğu yönünde belediye ve polise şikayet edebiliyor. Kilise önünde gösteri yapan bir arkadaşımız öyle bir durumla karşılaşmıştı.
GazeteBilkent: “Sessizlikle Dans” isimli gösteriniz galiba en çok sunduğunuz performans… Bu gösterinin sizin için özel anlamı nedir?
Sessizlikle Dans, içerisinde evrensel mesajlar içeren ve kukla, görsel ilüzyon, clown gibi sanatların bir arada olduğu bir gösteri… Ben bu sanatı insanlara evrensel değerleri ifade etmek ve hissettirmek için yapıyorum. Dileğim de tüm insanlığın sınırları olmayan ve dolayısıyla birbiriyle savaşmadığı bir dünyada yaşayabilmesi… Oyunlarımın ve sanatımın anlamı benim için tamamiyle bundan ibaret…
GazeteBilkent: Sizce ülkemizde yeterli sayıda pandomim eğitmeni var mı?
Ülkemizde yeterli sayıda pandomim eğitmeni yok ama olsa da nerede kime eğitim verebilecekler ki! Bugün bir iki konservatuar dışında tiyatro eğitimi alan hangi öğrenci pandomimi pratik olarak öğrenebiliyor? Hal böyle olunca pandomim eğitmenine de pek ihtiyaç yok. Keza, pandomim konusunda da kamu tiyatrolarında pek oyun da izleyemiyoruz.
GazeteBilkent: Pandomim gösterilerinde daha çok kullanılan temalar özgürlük, barış gibi konularmış gibi geliyor bana. Pandomimin genel olarak, mesaj verme açısından böyle bir amacı ya da çıkış noktası var mı? Siz pandomim ile neler anlatmak istiyorsunuz?
Pandomimde birçok tema var ama bu sanatı icra edenler evrensel bir dil kullandıklarından olsa gerek, evrensel temalar işliyorlar. Ben de böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Türk toplumunda yaşanan problemlerin birçoğu dünyanın farklı noktalarında da yaşanıyor.
GazeteBilkent: Önümüzdeki aylarda gerçekleşecek etkinliklerinizden bahseder misiniz? Şu sıralar sizin ya da öğrencilerinizin performanslarını izleme fırsatımız var mı?
27 Eylül’de Heybeliada’da Kütüphane Şenliği düzenleniyor, eski bir kütüphane binasının varlığını koruyabilmesi amacıyla kitap temalı bir gösterimiz var. Tüm arkadaşlarımızı şenliğe bekleriz.
GazeteBilkent: GazeteBilkent olarak sorularımıza cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.