Süleyman Demirel, kiminin Çoban Sülü diye andığı,kiminin Barajlar Kralı diyerek övdüğü, demokrasinin damarlarına kadar işlediğini düşündüğüm yegane insan. 6 defa seçim kaybedip 7 defa iktidar olan siyasetçi. Yolu bazen darbe bazen muhtıralar ile kesilmiş olmasına rağmen bunlarla sandıkta yüzleşen kişidir Demirel. Karşılığında halk 7 defa iktidara taşımıştır Demirel’i.

Söz hakkını millete verenler, darağaçlarından, sıkı yönetim mahkemelerinden korkmadılar. Her seferinde yeniden ilmek ilmek işlemeye başladılar Anadolu’yu. Bazılarının ülkedeki her yapıyı 13 yıllık şimdiki Ak Parti iktidarına mal ettiği bu dönemde, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini insanlara gösterebilmek için Pazar günü İslamköy’de Süleyman Demirel Kalkınma ve Demokrasi Müzesi açıldı.

Cumhuriyet tarihinin en önemli 50 senesine tanıklık etmiş kitap, diploma, fotoğraf ve belgelerin olduğu müzede: mücadele var, kalkınma var, darbeler var, yoksulluğa karşı meydan okuma var, İslamköy’den Çankaya Köşk’üne uzanışın hikayesi var.

 

Kalkınma ve Demokrasi Müzesi’nden bir kare.

Pazar günü sabah saat 10 gibi İslamköy’deydim. İlk başta kırat rozetli yaşlı ve ak saçlı insanların çoğunluğu göze çarpıyordu. Sanırım eski milletvekilleri ve partililer arasında bir açılış olacak diye düşünürken ilerleyen saatlerde Türkiye’nin her kesiminden insan bir anda İslamköy’e doluverdi. Sonra anladım ki eski AP ve DYP’liler erkenden gelmişler.  Eskiyi bir yad edişleri vardı ki görmeye değer. ‘Ne olacak bizim partinin hali?’ sorusu kendi aralarında günün sorusu oluvermişti.  Bende açılışı beklerken bu gelenekten gelen ailenin bir ferdi  olarak belleğimi biraz kurcaladım ve babamın ‘Elinde Kur’an, göğsünde iman, İslamköylü Süleyman.’ sözlerini hatırladım. Şimdi içinizden ‘Yok ya masonmuş Demirel.’ dediğinizi duyar gibiyim. 2012 yılına kadar açılan 537 imam hatip lisesinin 227’sinin Demirel iktidarlarında açıldığını da bilmenizi isterim. Zordur Demirel’i anlamak. Sanırım kendisi vefat edince daha çok anlayacağız Demirel’i ve daha çok şey öğreneceğiz Demirel’den sonra.

Pazar günü açılışa Demirel’in eski siyasi rakipleri, başbakan iken ona en ağır muhalefeti yapan gazeteciler ve kendi gibi kırata süvarilik etmiş dava arkadaşları da geldi. Bu zamana kadar hiçbir toplantıda veya açılışta bu kadar çeşitli insan topluluğu bir arada toplanmamıştır. Onları bu açılışa gelmeye iten şeyin ise ülkeye büyük yatırımlar yapmış Demirel’e, vatandaş kimlikleriyle vicdan ve gönül borçlarını ödemek için geldiklerini düşünüyorum.

Siyasi hayatında hep karşısında olmuş sol eğilimli bazı gazetecilerin bugün onun hakkında iyi şeyler yazması ve övgüyle bahsetmeleri de ilginçtir mesela.

Cumhurbaşkanı olunca tam bir devlet adamı edasıyla görevini yerine getirmiştir. Her partiye aynı oranda yaklaşmış, geçmişte husumeti olan parti ve liderlere rövanşist gözle bakmamıştır. 28 Şubat sürecinden sonra, hükümet kurma yetkisini önceden kendi lideri olduğu partinin genel başkanı Çiller yerine Mesut Yılmaz’a hükümet kurma yetkisini vermesi de ilginçtir mesela.

Bunlar Demirel’in ilginç bulduğum sadece iki özelliği. Hatasız insan olmaz. Hatasız siyasetçi hiç olmaz. Süleyman Demirel’inde hataları olmuştur elbet. Ben Demirel’i iyi-kötü terazisinde değerlendirirken yaptığı iyilikler daha ağır basıyor. Zaten İslamköy’de açılan müze de bunun bir göstergesidir diye düşünüyorum.

Pazar günü Demirel müze açılmadan önce bir de konuşma yaptı. Fiziksel olarak yılların yorgunluğu üzerinde olsa da zihni Keban Barajı’nın suyu kadar berrak ve zinde. Yine sayısal rakamlar vererek eski ve yeni karşılaştırması ile basit ve anlaşılır bir söylemle eski halinden bir şey kaybetmediğini herkese gösterdi. ’7 sene cumhurbaşkanlığı, 12 sene başbakanlık, 5 sene muhalefet, 10 sene memurluk yaptım. Devletin okullarında okudum, devletin burslarından faydalandım. Demirel olarak devlete borcum tamamen ödenmiş midir, o muhasebeyi millet yapar.Bizim vicdanımız rahat, askeri darbeler yaşanmasa bu ülke daha da ileriye taşınabilirdi.’ dedi

Yazımı barajlar kralı Süleyman Demirel’in bir sözü ile bitirmek istiyorum.

“…Köyümde insanların bir bahar günü topluca yağmur duasına çıkışlarını gördüm, milyonları yarılmış toprak ile mavi gökyüzü arasına sıkışmaktan kurtarma kavgasına katkıda bulunmak istedim.’’

Leave a Reply