Önceleri sadece kampus içi yayın yapan Radyo Bilkent son zamanların en popüler ve kendinden çokça söz ettiren radyo frekansları arasında yer aldığını biliyoruz. 2001 senesinde yasal bir frekansa sahip olan radyomuzun eski çalışanlarından Cem Gönençen ile birlikte Bilkent ve radyo hakkında bakın neler konuştuk.
Gazete Bilkent: Cem Gönençen kimdir? Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz?
Cem Gönençen: Ankara’ da doğdum ve büyüdüm. Eğitim hayatım Büyük Kolej’le başladı ve üniversiteye girene kadarda öğrenimime bu okulda devam ettim. 2001 senesinde Bilkent Üniversitesi İktisat bölümünü kazandım. Şu anda da Türkiye’nin en büyük yazılım şirketi olan Logo Yazılım’ın kadrosunda yer alıyorum. Merkezi Gebze olan şirketin Anadolu Bölgesi Kanal Satış sorumlusuyum.
GB: Şu anda mezun olduğunuz bölümle ilgili bir meslek yapmıyorsunuz. Tekrar şansınız olsa farklı bir bölüm seçer miydiniz?
Gönençen: Yine iktisat bölümünü seçerdim. Bu bölümde yaptığım beyim jimnastiğinin bana çok faydalı olduğunu görebiliyorum. Bu alanda tanınmış kişilerden ders alabiliyor olmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Onun dışında seçmeli dersler sayesinde de kişi kendini istediği alanda da geliştirme şansına sahip.
GB: Sizce de ‘Bilkentli olmak’ bir ayrıcalık mıdır? Bunu iş hayatında gözlemleyebiliyor musunuz?
Gönençen: Evet, kesinlikle. Bunu iş hayatında net bir şekilde gözlemleyebiliyorsunuz. Çalıştığım firmada Bilkent mezunu olarak 3 kişiyiz. Okulda edindiğimiz bilgi, tecrübe ve İngilizce eğitimi sayesinde birçok kişinin arasından sıyrılıp, kendimize iş sahasında da iyi bir şekilde gösterme şansını yaratabiliyoruz. Çok farklı bir vizyonla iş hayatında da emin adımlarla ilerleyebildiğimizi sorunlara çözüm üretirken, iletişim kabiliyetlerimizle gösterebiliyoruz. Bu tür kazanımlarımız, diğer üniversitelerin mezunlarından daha fazla dikkat çekmemize neden oluyor. Aldığımız İngilizce eğitimi hakkında da çok fazla konuşmaya gerek yok. Herhalde ancak yurtdışında bu kadar kaliteli bir eğitim alabilirdik.
GB: Üniversite hayatınıza dönecek olursak bize Radyo Bilkent hakkında neler anlatırsınız?
Gönençen: Üniversiteye girmem ile birlikte benim radyoculuk hayatım başladı ve üniversitedeki öğrencilik hayatım boyunca da devam etti. 2001-2006 seneleri arasında Radyo Bilkent ‘de ilk olarak idari işler sorumlusu daha sonrasında da işletme sorumlusu olarak çalıştım .Bu 5 yılın ilk dönemi halkla ilişkiler sorumlu yardımcısı olarak geri kalan 4 seneyi de eğitmen olarak tamamladım. O dönemde radyoya giren dj ve halkla ilişkiler elemanlarını ben eğitmeye başladım. Radyodan bahsedecek olursak 2001 yılına kadar Radyo Bilkent yasal bir radyo değildi. Eskiler de bir üniversite kulübü olarak varlığını sürdürürken bir yandan da kampus içi yayın yapıyordu. Okulun RTÜK ile olan bağı sayesinde yasal bir frekansımız olmamasına rağmen yayın yapılmasına izin veriliyordu. Daha sonrasında RTÜK 2001 senesinde yayınımızı kesse de ben ve grup arkadaşlarım çok hevesli olduğumuz için her gün radyoya gelip gitmeye devam ettik. İlerleyen günlerde okul yönetimi bu heves doğrultusunda gerçekten bizlerin ve bizden sonra gelecek olan öğrencilerin fayda sağlayacağını düşünerek bir frekans ve yayın yapılabilmesi için gerekli olan bütün cihazları satın aldı ve her yıl radyo için büyük oranda bütçe yatırımına başlandı. Bunlardan sonra 106.7 olan frekansımız, 96.6 olarak değişti ve her yıl Nisan’ın 8’i radyonun yeni yaşı olarak kutlanır. Radyo 2001 yılından sonrada reklam kabul etmeye de başladı. Her reklamı kabul etmiyordu elbette, ulusal firma reklamlarının bir kısmını kabul ediyordu. Bu sayede okulun bize ayırdığı bütçenin yarısını karşılayabiliyor duruma gelmiştik.2004 senesinde okulumuzun radyosu, Radyo Yayıncılar Derneği tarafından ‘en çok dinlenen radyo’ seçildi.
GB: Peki Radyo Bilkent’in size kattığı tecrübelerden bahsedecek olursak bize neler söylerisiniz?
Gönençen: Radyoda 2 sene boyunca iş planı hazırladım. Yani Radyo Üst kuruluna sunum yaptığınız bir plan. Bu sene neler yaptığınızı ve önümüzde ki sene neler yapacağınızı anlatarak bir bütçe isteğinde bulunup onu kabul ettirmeye çalışıyorsunuz bu sunumda. Bu planın hazırlanması için radyoda ki bütün ekiplerden raporlar topluyorsunuz ve bir sene boyunca yapacağınız planı günlere göre hazırlayıp 15 kişilik bir ekibe sunum yapıyorsunuz. Bu ekibin içinde rektör yardımcısından, finans departmanının başında ki görevliye, öğrenci dekanlığında ki yetkililere kadar birçok önemli şahsiyet bulunuyordu. Bu kadar önemli kişilerin karşısında sunum yapıyor olmak ve ikna etmek için konuşma yapmak bana ve işletme kurulunda çalışmış herkese büyük tecrübeler kazandırdığını düşünüyorum. Küçük yaşta bu kadar önemli işlerin içinde bulunmak şimdi iş hayatında her alanda kendimi doğru ve rahat bir şekilde ifade etmeme neden oluyor.
GB: Orçun Gül sizin de yakın arkadaşınızdı. Onun için hazırlanan stüdyo hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Gönençen: 2005 senesinde arkadaşımız Orçun Gül’ü trafik kazasında kaybettik. Orçun radyonun müzik birimin gelişmesine olanak sağlayan en büyük isimlerden biriydi. Orçun’u kaybettikten sonra Ali Doğramacı’nın önerisiyle arkadaşımızın anısını yaşatmak adına bu stüdyo kuruldu. O dönemde her gün öğlen yayınları oradan yapılırdı. Şimdi de yaz döneminde bazı günler yayınların bu stüdyoda yapıldığını duyuyorum. Keşke Orçun’un anısını yaşatmak adına bu stüdyoyu şimdiki radyocular daha sık kullansalar.
GB: Son olarak Bilkent üniversitesi öğrencilerine neler önerirsiniz?
Gönençen: Okuldan ve hocalardan maksimum faydayı sağlamayı denesinler. Sadece kendi bölümlerine değil diğer bölümlerden de neler öğrenebilirler bunlara da odaklansınlar. Bu şekilde ufuklarının ne ölçüde genişlemiş olduğunu görebilirler.