Geçtiğimiz yaz tatilinde French Riviera’da konumlanan Nice şehrine gitme şansım oldu. Yakın bölgelere yaptığımız gezilerden birinde Grasse içinde güzel kokulu parfümler, sabunlar, banyo tuzları satan bir mağazaya gittik. Doğanın tüm görkemiyle yaşatıldığı, yeşilin ve mavinin her tonunu görebildiğiniz kasabanın ortasında Barbie evi gibi duran şirin dükkân dünyanın her yerinden müşteri çekiyordu.
“Fragonard Parfumeur”den bahsediyorum. Yıllarını Fragonard için çalışarak geçirmiş yaşlıca bir hanım bizi gezdirmeye başladı. Tüm tatlılığıyla etrafımızda gördüğümüz her şeyi sabırla açıkladı. Tarihlerinden bahsetti, kokuları tanıttı, kokulardaki ince ayrımları tek tek anlattı.
1782’de kurulan Fragonard ismini, ressam Jean Honoré Fragonard’a hitaben 1926 yılında alıyor. Rokoko tarzının son sanatçısı olan Fragonard’ın çizimlerine aşırı hedonizm hâkimdir. “The Swing” isimli tablosunun en ünlü yapıtı olduğu söylenebilir.
Geziye parfümün kısa bir tarihini anlatarak başlıyorlar. Fabrikalarını, parfümün tüm yapım aşamalarını göstererek gezdiriyorlar. Sonradan bize çeşitli bitkiler koklatıyorlar ve ne olduğunu tahmin etmemizi istiyorlar. Başarısızlıkla sonuçlanan ufak testin ardından sadece parfümleri koklamak için çalışan insanların olduğunu öğreniyoruz. Bu kişilere kahve, sigara, alkol vb. koku duyularına zarar getirebilecek her şey yasaklanıyor.
Parfümün tarihine kısaca göz gezdirecek olursak neredeyse üç bin yıl kadar eskiye uzandığını görüyoruz. Latince “per” ve “fumare” sözcüklerinden türeyen “parfüm” kelimesi “duman yoluyla” anlamı taşıyor. Modern teknikler kullanılmaya başlanmadan önce parfümler ağaç dallarını, reçineyi ve başka karışımları yakarak elde ediliyormuş. Günümüzün parfüm anlayışını düşünürsek parfüm kullanımının yenice olduğu söylenebilir. Ancak koku, eski zamanlarda, özellikle Mısır’da dini veya iyileştirici seremoniler sırasında kullanıldığından büyük önem taşıyormuş.
On dördüncü yüzyılın sonlarına doğru parfüm sahnesini Avrupa ele geçirmeye başlamış. Aristokratlar arasında banyo yapmanın sağlıksız ve tehlikeli olduğuna dair bir söylenti dolaştığından kötü kokuların üstünü örtmek için ağır parfümler kullanılmaya başlanmış. Fransa’da parfüme artan talep İtalya’dan yapılan ithalatı gittikçe arttırmış. Bu da Fransa’nın kendi parfüm endüstrisine ihtiyaç duyduğunu kanıtlamış. Fransa’da gül ve yaseminin bolca yetiştiği Grasse bölgesi, kısa sürede parfümün başkenti haline gelmiş.
19. yüzyıldan sonra da parfüm endüstrisi büyük bir devrim geçirmiş. Modern kimya ve hızla gelişen teknolojinin yardımıyla parfüm yapımı tamamen değişmiş. Organik kimyanın gelişimi, nadir kokuların yapay şekillerde elde edilmesini sağlamış.
Koku, bir stili tamamlayan en önemli faktörlerden biridir. Yılbaşı yaklaştıkça yakınlara hediye alma telaşı da artıyor. Klasik bir hediye olan parfüm büyük ihtimalle herkesin hoşuna gidecektir. Fragonard’dan parfüm almanın tek dezavantajı koklayamadan seçmek zorunda olmanız, ancak bu şirin yere güvenip de bir parfüm seçerseniz hediyeyi alan kişi eşsiz bir kokuya sahip olacak. Kim yeni yıla kimsede olmayan, yepyeni bir parfümle girmek istemez ki?