Bilkentliye Sorduk: Vicdani Ret

Sevgili gazetebilkent.com okurları, daha önce sizlere “Herkes Bir Gün GazeteBilkent.Com’a Çıkacak” başlıklı yazımızda duyurduğumuz gibi bundan sonra –bir aksaklık olmazsa- haftanın 3 günü röpörtaj ekibimizden arkadaşlar kampüste dolaşarak ülke gündemi, dünya gündemi ya da Bilkent’te yaşanan son gelişmelerle ilgili sizlerle küçük röportajlar yapacak. Bu röportajların sonunda biz de Bilkent öğrencisinin son gelişmelerden ne kadar haberdar olduğunu, fikirlerini ve yorumlarını sizlere aktarmaya çalışacağız. İlk röportaj için seçtiğimiz konu gündemde sıcağı sıcağına tartışılmakta olan meselelerden biri: Vicdani Ret.

Vicdani ret özetle, “bir bireyin yaşam görüşü nedeniyle zorunlu askerliği reddetmesi” olarak tanımlanıyor. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü kapsamında zorunlu askerliğin olduğu hemen hemen her Avrupa ülkesinde vicdani ret hakkını kullanan kişiler, en çok, “Düşman olsa bile insan öldürmeyi ahlaki bulmamak, hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak, güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inancına aykırı bulmak” gibi nedenlerle vicdani retçi olduğunu açıklıyor.

Ülkemizde vicdani ret tartışmaları ilk olarak “Ossi” lakaplı Osman Murat Ülke’nin AİHM’ye başvurmasıyla başladı. Davacıyı haklı bulan AİHM, Azerbaycan’la birlikte vatandaşlarına vicdani ret hakkı tanımayan iki ülkeden biri olan Türkiye’yi, uygulama hakkında düzenlemeye gitmesi için köşeye sıkıştırdı. Bu durum gerek siyasileri, gerek vatandaşları ikiye böldü.

Biz de gazetebilkent.com olarak röportaj yaptığımız arkadaşlara vicdani reddi mantıklı bulup bulmadıklarını, böyle bir hakları olsa kullanıp kullanmayacaklarını, kullananlar hakkında ne düşüneceklerini ve toplumun tepkisinin neler olabileceğini sorduk. Vatan ve milliyet kavramlarını reddedenlerden, askerliğin namus borcu olduğunu söyleyenlere kadar çok geniş bir yelpazede reaksiyonlar aldık. Aldığımız yanıtları cinsiyete, bölüme ve yaşa göre kategorize ettiğimizde ilginç veriler elde ettik: Örneğin erkekler kızlara göre daha ılımlı bir tutum sergilerken, kızların büyük bir kısmı vicdani reddin askerlikten kaçmakla, hatta vatana ihanetle eşdeğer olacağı gibi fikirler beyan ettiler. Genel olarak ise sınıf yükseldikçe, hatta yüksek lisansa geçildikçe fikirler daha ılımlı hale gelmekte, askerlik yapmak istemeyenlerin olabileceği fikri mazur görülmekte. Bu durum bizde ister istemez gerçeğin soğuk yüzünü daha yakında hissedenlerin (aylarca kariyer, aile vs.den uzak kalmak) fikirlerinde bir evrilme olduğu imajını uyandırdı. Diğer bir tespit ise fikirlerini aldığımız arkadaşların bölümleriyle ilgili. Hukuk, uluslararası ilişkiler gibi derslerin sözel ağırlıklı olduğu bölümlerdeki arkadaşlarımızın, sayısal ağırlıklı dersler gören mühendislik öğrencilerine göre fikirlerini daha iyi ifade edebildiğini ve daha sağlam temellendirmelere dayandırdıklarını görüyoruz.  (Bu satırları yazanın bir mühendislik öğrencisi olması ironik olsa da, ne demişler, istisnalar kaideyi bozmaz. )

Aldığımız yanıtların bir kısmı ise aşağıdaki gibi:

– Vicdani ret yasasını mantıklı bulmuyorum. Yasalar elverse bir kız olarak askere gidebilirdim. Vicdani ret yasasının askerlikten kaçma bahanesi olarak kullanılacağını düşünüyorum. (Merve- İşletme)

– Vicdani ret yasası mantıklı olabilir. Herhangi bir sıcak savaş halinde olmadığımız için ordunun çok ön planda olması gereksiz. (Elif-Uluslararası İlişkiler)

– Vicdani ret yasasını dört gözle bekliyordum. Milliyet, vatan gibi tanımlamaları doğru bulmuyorum. Bu yasa çıkarsa toplumun daha özgür olmasına yardımcı olacaktır. (Eren- İşletme)

– Vicdani ret yasası gelirse kullanırım, ama bu konuda farklı düşünen insanların fikirlerine de saygı duyuyorum. Ülkemizdeki oluşacak toplum baskısı nedeniyle kimsenin bu yasayı askerlikten kaytarmak için kullanacağını düşünmüyorum. (Yiğitalp- İşletme)

– Genel olarak askerlik sisteminde problem olduğunu düşünüyorum, bir vatandaş ülkesine kamu hizmeti yaparak da katkı sağlayabilir. Vicdani ret, maddi durumu yeterli olmayanların ölüp diğerlerinin rahat etmesine neden olacaksa gelmemeli. (İsmini vermeyen bir öğrenci-Bilgisayar Mühendisliği)

– Yetişmiş kalifiye elemanlar ülkesine farklı yollarla hizmet verebilir, ordu ise paralı profesyonel askerlerden oluşmalıdır. Ancak vicdani ret yasası terör olayları nedeniyle hala insanların öldüğü günümüz Türkiye’sinde biraz eşitliğe aykırı gözüküyor. (İsmini vermeyen bir öğrenci-Endüstri Mühendisliği)

– Zorunlu askerliği mantıksız buluyorum ve insanın özgür iradesini elinden aldığını düşünüyorum. Vicdani ret yasası gelmeli. Toplum baskısı nedeniyle kimsenin suiistimal edeceğine ihtimal vermiyorum. (Burak-İktisat)

– Vicdani redde katılmıyorum, gelse de kullanmam. Toplumumuzun özellikleri nedeniyle askerlik sistemini mantıklı buluyorum, özellikle kalifiye olmamış vatandaşlarımızın meslek edindiği, hatta kimilerinin okuma-yazma öğrendiği bir kurum olarak önemli. (Oğuz-Hukuk)

– Ben bu haktan yararlanır mıydım emin değilim ama vicdani ret yasası gelmeli, silah kullanmak istemeyen insanlara saygı gösterilmeli. Fakat bunların AİHM ya da AB gibi kurumların dayatması sonucu yapılmasını yanlış buluyorum. (Ozan-Hukuk)

– Vicdani ret yasasını mantıklı buluyorum, insanlar kariyerlerini vs. bırakıp askere gidiyorlar, bunu istemeyenler olabilir. Ancak muhtemelen yasa çıkmayacak, çıkarsa da kötüye kullananlar olabilir. (Tuğçe-Siyasal Bilgiler)

– Vicdani ret kesinlikle anayasalara girmeli, tebaa-kral anlayışı yanlış, anti-militarist düşünce yapısına sahip insanlar olabilir. Bu temel haklardan biri kabul edilmelidir, ordu profesyonel olmalıdır. Halkı askerlikten soğutma vs. gibi yasalar da kaldırılmalı. (İsmini vermeyen bir öğrenci-Hukuk)

 

Not: Bu söyleşi Enver Ellialtıoğlu ve Mustafa Çattık tarafından gerçekleştirilmiştir.

Leave a Reply