Adını Sen Koy…

31 Mart 2015 Salı günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçlarını Soruşturma Bürosunda görevli Savcı Mehmet Selim Kiraz, 2 DHKP-C mensubu tarafından rehin alındı ve öldürüldü. Olay üzerine sayfalarca yazıldı, sayısız tartışmalar yaşandı ve ortaya birçok soru atıldı. Geçen 11 güne rağmen insanları karşı karşıya getiren, toplumun farklı kesimlerinde farklı cevaplar bulan bu sorulardan biri de bu yazının yazılmasına vesile oldu: Savcıyı şehit eden bu iki genç eylemci miydi yoksa terörist mi?

Şüphesiz ki terör ve eylem ne hukuk ne de toplum nezdinde eşit değil. Bu ayrımı net olarak belirlemek sorumuz üzerinde daha sağlam şekilde düşünmeyi hatta belki de uzlaşmayı sağlayacak.

Kısım: Temel Hak ve Özgürlükler
Bölüm: Kişinin Hak ve Ödevleri

B.Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı

Madde 34. -Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız, toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü ancak milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlemenin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlandırılabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

derincede_toplanti_ve_gosteri_yuruyus_guzergahlari_belirlendi_h9264

Anayasanın 34. maddesini oluşturan bu demokratik hakkın temelinde düşünceleri açıklama ve paylaşma özgürlüğü yatar. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de bu hak yasalarla güvence altına alınmıştır. Maddede de belirtildiği gibi silahsız, şiddetsiz ve saldırısız yapılan her eylem, düşünce özgürlüğünü pekiştirecek bir adımdır. Silah kullanarak düşünce açıklamaya ve paylaşmaya çalışmak kendi içinde apaçık çelişkili bir durum. Bu tezattan kurtulmak için vatandaş, eylemlerine şiddetin gölgesini düşürmekten kaçınmalı ve böylelikle kendisini haklı bir konumda ifade edebilmelidir.

Eylemlerin duruma göre yasal veya yasa dışı olarak nitelendirilmesi durumunu daha açık şekilde ifade etmek için Anayasanın 14. maddesine bakmak bize yardımcı olacaktır.

MADDE 14.– Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.

Temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmamasıyla ilgili olan bu maddeyle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını birlikte düşündüğümüzde varmamız gereken noktaya geliyoruz. Hiç kimse kendisine tanınmış bir hakkı kullanırken bir başkasının temel haklarını görmezden gelemez. Eylem yapmak demokratik haktır. Ancak sınırları başkasının hak ve özgürlük sınırlarına temas etmeyecek şekilde çizilmelidir çünkü hiçbir hak ötekinden daha çok veya daha az değerli, önemli değildir. İşte bu sebeple bir eylemi yasa dışı kılan, eylem dışında kalanların temel haklarına edilen müdahaledir.

BxhTopSIMAAYCrkn

Gelelim yazının diğer kanadı olan teröre. Terör, çoğunlukla siyasi amaçlarla, hükümeti ve halkı korkutmak ve yıldırmak için şiddet yoluyla gösterilen tepkidir. Başka bir deyişle terör, örgün şiddet eylemidir. Terörün ortaya çıkışında ekonomi ve eğitim alanındaki anlaşmazlıklar, ideolojik çatışmalar ve dış etkenler rol oynar. Kendi içinde çeşitli alt başlıklara ayrılan terör, toplumda oluşturulan dehşet havasıyla belirli taleplere dikkat çekmeye çalışır. Kimi ülkeler ve platformlar tarafından düzenli aralıklarla terör örgütü listeleri yayınlanır ve bu örgütlerle mücadele edilir. Türkiye Cumhuriyetinin de Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanmış, 12 örgütten oluşan “Türkiye’de faaliyetlerini devam ettiren başlıca terör örgütleri” başlıklı bir listesi bulunmaktadır. Ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. maddesinde terörden şu şekilde bahsedilmektedir:

“Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”

Yukarıda tanımlamaya çalıştığım terör ve eylem kavramlarını birbirinden ayıran çizgi şüphe yok ki şiddet. Çevresinde olup bitenden, sistemden, durumdan memnun olmayan vatandaşların taleplerini ve düşüncelerini açıklayabilmesi temel bir haktır. Ancak bu açıklamalarda izlenilmesi gereken belirli yöntemler vardır. Protestolar, gösteri yürüyüşleri, sivil toplum örgütleri, imza kampanyaları bu yöntemlere örnek olabilir. Ancak şiddetin eyleme dahil olduğu dakikadan itibaren bir başka bireyin temel hakları ihlal edileceğinden durum; “eylem” başlığından “terör“e, “hak“tan “ihlal“e kayar.

31 Mart 2015 Salı günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçlarını Soruşturma Bürosunda görevli Savcı Mehmet Selim Kiraz, 2 DHKP-C mensubu tarafından rehin alındı ve öldürüldü. Olay üzerine sayfalarca yazıldı, sayısız tartışmalar yaşandı ve ortaya birçok soru atıldı. Geçen 11 güne rağmen insanları karşı karşıya getiren, toplumun farklı kesimlerinde farklı cevaplar bulan bu sorulardan biri de bu yazının yazılmasına vesile oldu: Savcıyı şehit eden bu iki genç eylemci miydi yoksa terörist mi?

Adını siz koyun.

 

Kaynakça

  • http://www.anayasa.gen.tr/
  • http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/
  • www.resmigazete.gov.tr

Leave a Reply