GazeteBilkent Kampüs birimi olarak Staj Günlükleri röportaj serimizde bu sefer rotamızı Cambridge Üniversitesi’ne çeviriyoruz. Kahramanımız Yağmur Yıldızhan. Yağmur, fizik bölümü son sınıf öğrencisi ve çoğunluğun aksine hedeflerini olabildiğince yüksek tutmuş ki kendisini staj için çok farklı bir yolda, Cambridge yolunda bulmuş. Dilerseniz bu staj macerasını kendi cümlelerinden okuyalım.
GB: Merhaba,öncelikle biraz kendinden bahseder misin? Fizik okuyorsun, çoğu insanın genelde çekindiği bir alan ve aynı zamanda GazeteBilkent Kültür-Sanat yazarısın. Dışarıdan çok ilginç bir birleşim gibi duruyor açıkçası.
Yağmur Yıldızhan: Merhaba, ben Yağmur. Fizik bölümü son sınıf öğrencisiyim. Her zaman araştırma ve akademik kariyer yapmak istedim ancak Bilkent dışında başka bir üniversitede Fizik okumaya kalkışmazdım sanırım. Fizik bölümü öğrencisiyim ve GazeteBilkent’te yazıyorum deyince herkesin aklına Bilim-Teknoloji’de yazmam gerektiği geliyor ama hiç kimsenin tutkuları tek bir yöne odaklı olmuyor. Okuduğum kitapları, izlediğim film ve tiyatroları, gezdiğim yerleri paylaşmayı her zaman çok sevmişimdir. Eskiden bunu adı sanı duyulmamış blogumda yapıyordum, yıllardır da GazeteBilkent’te yazmaya devam ediyorum.
GB: Cambridge gibi dünyanın sayılı ve köklü okullarından birinde staj yapıyorsun. Peki bu Cambridge macerası nasıl oldu? Aklında olan bir şey miydi?
Yağmur Yıldızhan: Hani bazı bölümler vardır mezun olduğunuzda ne iş yapacağınızı bir türlü anlatamazsınız, hatta belki siz bile emin olamazsınız; Fizik de bunlardan birisi. Aslında çok geniş çalışma alanları var ama ben her zaman laboratuvarda araştırma yapmanın peşinde olduğum için deneysel fiziğe doğru kaymış durumdayım. Daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde bir yaz stajı yaptım ve sene içerisinde Bilkent’te İleri Araştırmalar Laboratuvarı’nda çalışıyorum. Mezun olmadan Türkiye dışında da deneyim kazanmak istedim, ilk başta daha makul üniversitelere başvurdum. Hepsinden olumlu cevap alınca, “neden olmasın” diyerek Cambridge’e başvurdum ve böyle başladı maceram.
GB: Peki başvuru-kabul sürecini nasıl değerlendirirsin? Zorlu bir süreç miydi ? Bilkent’in bu sürece nasıl bir katkısı olduğunu düşünüyorsun?
Yağmur Yıldızhan: Bazı okulların yaz stajı için özel programları oluyor ama benimki öyle bir şey değildi. Ben direkt çalıştığı alanı beğendiğim hocaya mail attım ve hiç beklemediğim bir şekilde, “neden olmasın tabii ki gel” şeklinde bir cevap aldım. Bilkent’in direkt bir etkisi olduğunu söyleyemem ama Bilkentli bir hocanın etkisinin olduğunu söylemek daha doğru olur. İlk başta çok şaşırdım işlerin bu kadar hızlı hallolmasına ama sonradan öğrendim ki Cambridge’deki hocam Türkiye’deki hocamla (Giovanni Volpe) konuşmuş ve aynı zamanda onu daha önce bazı konferanslarda da dinlemiş. Aslında hocamın referansıyla gelmiş oldum bir bakıma.
GB: Bizimle Cambridge maceranda staj açısından gözlemlediğin olumlu ve olumsuz şeyleri paylaşır mısın?
Yağmur Yıldızhan: Olumsuz hiçbir şey diyemem, olumluya gelirsek de saymakla bitmez. Bir kere burada, sadece Cambridge olduğu için değil Avrupa’da bir üniversite olduğu için de siparişini verdiğin malzeme ertesi gün geliyor. Ya çoğu zaten burada üretiliyor ya da gümrük gibi sorunlarla uğraşmıyorlar. Düşünsenize aklınıza gelmeyecek çeşitlilikte araç gerece ulaşımınız var. Bu kadar çok olanak olunca da çalıştığınız proje oldukça hızlı gelişiyor. Şuan iki projede birden çalışıyorum ve bu kadar kısa bir sürede deneylerimden sonuç almaya başladım bile.
GB: Senden eğitim sistemlerini karşılaştırmanı istesek? Demek istediğim dikkatini çeken şeyler olmuştur elbet, ne söylemek istersin bu konuda?
Yağmur Yıldızhan: Burada seni hiçbir zaman engellemiyorlar. Lisans öğrencisi olsam bile milyon dolarlık makinaları, ufak bir eğitimden sonra sınırsız kullanımına veriyorlar. Sen yapamazsın, ne bileceksin, pahalı, dokunma gibi sınırların yok. Güven var ve senden bu güvenin sonucunda işini yapıp sonuçlar alman bekleniyor. Aslında doğal olan bu olsa da Türkiye’de bunu pek göremezsiniz. Öğrencilere güven ve sorumluluk vermek gibi bir kaygı yok. Çoğu zaman bütün gün uğraştığım deney boşa gidiyor Bilkent’te, çünkü henüz lisans öğrencisiyim diye daha yandaki laboratuvarın musluğunu kullanmama bile izin verilmediği oluyor. Cambridge’te pazar günleri bile gece yarısına kadar çalışırken bizde belli bir saatten sonra ‘güvenlik’ sebebiyle laboratuvara girmemelisiniz. Anlayacağınız bilim bile bizim memlekette ‘sabah 8 akşam 5’ mesaisi olarak görülüyor. Eğitim sistemiyle ilgili ders almadığım için pek bir şey diyemem ama İngiltere’de 3+1, bizde 4+2 şeklinde olan lisans-yüksek lisans eğitimine bakarsak önemli olanın sadece kitaplar arasında değil işin başında geçirdiğiniz zamanlar olduğu belli oluyor.
GB: Son olarak alan fark etmeksizin yurt dışında önemli yerlerde staj yapmak ve eğitim almak isteyenlere önerilerin var mı ?
Yağmur Yıldızhan: Elbette, öncelikle yurt dışında staj yapmanın önündeki en büyük engel maddi olanaklar oluyor. Eğer bir kuruma değil de bir hocanın yanına çalışmaya gidiyorsanız, çoğu hoca iki aylık bir öğrenciye para ödemek istemeyebiliyor. Ben bunu çözmek için öncelikle Bilkent’in Erasmus stajına başvurdum, daha sonra onlar beni daha önce duymadığım ATO’nun bursuna yönlendirdiler. ATO başvuru koşullarını sağlayan her öğrenciye hangi bölümden olursa olsun gayet güzel bir burs veriyor, bence bunu bir araştırmalılar. Bunun dışında başvururken kesinlikle çekinilmemeli, olabildiğince yüksekten uçulmalı :) Benim seviyem oraya yetmez diye bir mantık yok sonuçta kendimizi geliştirmek için yapıyoruz stajı. Hem hayata atılmadan yurt dışındaki çalışma ortamını görmek tüm gelecek planlarınızı bile değiştirebilir.
GazeteBilkent olarak Cambridge staj macerasını içtenlikle paylaşan Yağmur Yıldızhan’a teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz.