28 Eylül 2015 günüyle başlayan haftada dünya dışından gelen bir haberle çalkalandı dünyamız. Google’ın bu haberi doodle kullanarak yayma politikası da, dünyadaki insanların çoğunun bu haberi duymasını sağladı. Evet, “Mars’ta su bulundu!” dediler.
İnsanoğlunun keşfetme isteği her zaman yeni bilgileri ve teknolojileri beraberinde getirmiştir. Şahsen insanların sahip olduğu en iyi özelliğin bu olduğunu da düşünüyorum. Keşfetme isteği meraktan gelir ve sonrasında araştırır, düşünür, gözlemler ve yorumlarsınız. Bunu yapabilme yeteneğimizle evrendeki en değişik canlılardan biriyizdir umarım. Homosapienlerin etkileyici yeteneklerini ve kendilerinin bile kendilerini tam olarak keşfedemeyişinin ironisini de bir kenara bırakırsak asıl konumuza dönebiliriz. İnsanların milattan önceden bugüne kadar devam eden uzay merakını biliyoruz. İnsanlık için çok büyük ama evren için çok küçük olan uzay keşiflerimiz her geçen gün daha da ileriye gidiyor. Her ne kadar görüntüleme açısından büyük bir gelişme kat ettiysek de o sonsuz boşluğun içindeki herhangi bir cisme iniş yapıp örnek toplayıp araştırma yapabilecek teknolojimiz hala daha da geliştirilmeyi bekliyor. Durum da vahim değil ama Mars’ta ne olup bittiğini bize aktaran bir aracımız var: Nasa’nın Mars Reconnaissance Orbiter (MRO).
Adından da anlaşılabileceği gibi Mars’ın yörüngesinde dolaşırken Mars’ın yüzeyini analiz edip fotoğraflar çeken bir keşif aracımız. Görevinin odak noktası ise gelecekteki Mars yüzeyine inecek olan uzay araçlarımızın inmesi için en uygun noktaları tespit etmek. Bu uygun noktalar iniş açısından kolaylık sağlamayan noktalar değil sadece; yapılacak araştırma açısından en verimli verileri sağlayabilecek noktalar aynı zamanda. 2005’te yola çıktığından beri bize birçok bilgi gönderdi MRO ve o bilgilerden bir kısmı 2015 yılında geçtiğimiz hafta herkesin konuşmalarına konu oldu. Mars’ta su bulduk dediler de, zaten Mars’ta su olduğu gerçeğini bir süredir biliyorduk. Mars’ta bulunan suyun neredeyse hepsi donmuş bir şekilde gezegenin kutuplarında bulunuyor. Bu yeni haber ise sıvı halde bulunan ve akıntı halinde yani hareket halinde olan su hakkında. Bahsi geçen su ise nehir ya da deniz değil tabii ki, suyu gerçekten de göremedik aslında ama sıvı su olduğuna dair güçlü belgeler var elimizde. 2011 yılında Nasa’da çalışan biliminsanları Mars yüzeyinde kayda değer olduğunu düşündükleri ve adını “recurring slope lineae” (RSL) koydukları oluşumları daha ayrıntılı incelemeye başladılar. Mars’ın yaz aylarında belirginleşen ve kışa doğru solgunlaşan bu çizgiler Mars’ın yüzeyinde sıvı su olduğuna işaret ediyor. Aynı zamanda özel kameralarla incelenmiş bu çizgilerde klorat ve perkloratların izleri bulunuyor ki, bu da hidrasyona uğramış olan tuz anlamına geliyor. Ne yazık ki bu olası sıvı suyun nereden geldiğiyle ilgili bir bilgi yok. Mars’ın yeraltı kaynaklarından veya katı halde bulunan suyun erimesi sonucunda meydana geliyor olabileceği düşünülüyor. Daha cevabı bilinmeyen çok soru var.
Peki, Mars’ta suyun olması hayatımızda ne değiştirir? Haber duyulduğundan beri çok büyük projelerden söz ediliyor. Mars’ta seracılık yapmak ya da Mars’a gidecek olan araçların yakıtlarını bu suyu kullanarak üretmesi ve bu şekilde daha hafif uzay araçlarının Mars’a gönderilebilmesi gibi birçok fikir var. Halbuki işin bir de başka yüzü var. Her şeyden önce Mars yüzeyinde keşfettiğimiz şey sıvı su olsa bile içindeki tuz türleri bizler için zararlı olabilir. Bir de uzay anlaşmaları var ki işler iyice karışıyor bu noktada. Uzay istasyonunda 500 günden daha fazla yaşamını sürdürebilen dünya canlıları var ve balta girmemiş ormanları korumak istediğimiz gibi uzayı da korumak istiyoruz. Dünyalı bir canlının Dünya’dan başka bir yerde yaşamını sürdürmesi halinde ne olacağını bilmiyoruz ve sonuçları çok ağır olabilir. Bu nedenle birleşmiş milletler tarafından hazırlanmış bir antlaşma var ve yasalara uyan her ülke 1967’de hazırlanmış ve kabul edilmiş Dış Uzay Antlaşması’na uymak zorunda. Uzaydaki birçok bölge bu yasayla koruma altına alınmış durumda. Koruma altında olması demek, hiçbir uzay aracının %100 Dünya canlısı barındırmadığını kanıtlamadığı sürece o bölgeye iniş yapamaması ve araştırma yapamaması anlamına geliyor ki Nasa burada ikilemde kalmış oluyor.
Umarım ki Dünya’ya zarar verdiğimiz gibi başka hiçbir yere zarar vermeyiz, yakın gelecekte hatalarımızdan ders alırız ve Dünya’yı daha muhteşem bir yer haline getiririz de Mars’taki suyu bile kullanmak için savaşlar açmak zorunda kalmayız.
Kaynakça:
http://mars.nasa.gov/mro/mission/overview/
https://en.wikipedia.org/wiki/Mars_Reconnaissance_Orbiter
http://www.wired.com/2015/09/nasa-salty-liquid-water-on-mars/12?mbid=social_fb
http://www.theguardian.com/science/2015/sep/28/nasa-scientists-find-evidence-flowing-water-mars
http://www.aljazeera.com/news/2015/09/nasa-water-mars-150928111344570.html
http://qz.com/512974/if-there-is-liquid-water-on-mars-no-one-not-even-nasa-can-get-anywhere-near-it/
http://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/treaties/outerspacetreaty.html