İlk yazımda Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve lideri Devlet Bahçeli’nin seçim sonuçlarında başarısız olarak nitelendirilmesinin oy oranlarına bakarak mümkün olmadığını söylemiştim ve de eklemiştim; bir dahaki yazımda partinin başarılı olamadığı hususları değerlendireceğim. Ancak uzun yıllar boyunca yapıldığını düşündüğüm hataları ve ihmalleri bir türlü yazıya dökemedim çünkü yazı günlerim denk geldiğinde çok anlık ve önemli konular gündemdeydi: Şehit Fırat Çakıroğlu’nun katillerinin yargılanmaya başladığı ilk duruşma ve Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rus medyasından ve Türkiye’deki Rus sevdalılarından Ülkücülere yönelik başlatılan karalama kampanyası. O yazıyı bekleyenler varsa eğer onlardan özür dileyerek yine bu aralar gündemi çok meşgul eden başka bir konuyu bu yazının teması haline getirmek istiyorum: Kurultay.

mhp

Devlet Bahçeli

Ülkücü Hareketin Lideri Devlet Bahçeli

1 Kasım seçimlerinden sonra ülkücü camiadan ve Milliyetçi Hareket Partisi seçmenlerinden yoğun bir talep ortaya çıktı. Milliyetçi Hareket Partisi’nin olağanüstü bir kurultay toplamasını ve genel başkanlık seçimlerini de içine alan bir sürecin yaşanmasını isteyen ülkücüler ve seçmenler seslerini çıkarmaya başladılar. Bu doğrultuda partinin üç önemli ismi delegelerden imza toplamaya başladılar ve genel başkanlık seçimlerinde aday olacaklarının mesajını verdiler. Bu üç isim:

  •  Merkez sağ siyasetiyle siyaset arenasına girmiş,bakanlık tecrübesi bulunan, AKP’nin kurulma aşamasında yer almış,  2000’li yılların başından beri MHP’nin her kademesinde görev almış ve kamuoyunun sevgisini  kazanmış Meral Akşener,
  • Daha öncesinde bir araştırma merkezinin başında olan ve 2011 seçimlerinde Iğdır’da milletvekili seçilmesiyle televizyon programlarında ve sosyal medyada yıldızı parlayan ancak 7 Haziran’da aday gösterilmeyip partiden ihraç edilen Sinan Oğan ve
  • Ömrünü ülkücü-milliyetçi harekete adamış, 70’li yıllardan itibaren davanın etkin olarak içinde yer almış, Başbuğ Alparslan Türkeş’in son genel sekreteri sıfatını taşıyan ve bundan önce de işlerin doğru gitmediğini düşündüğü anlarda insiyatif alarak koyduğu genel başkan adaylıklarıyla Devlet Bahçeli’ye karşı kurultaylarda yarışmış olan Koray Aydın.
meral akşener

Meral Akşener

Bu üç isimden başka genel başkan adaylığı düşünen ve hatta açıklayan isimler de oldu. Ancak diğer isimlerin gerek sahada çalışmaya başlamamış olmaları gerekse tabanda karşılık bulamamaları onları bu yazının kapsamı dışına itti.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Merkezi’nden ise kurultay ve değişim taleplerine kapı sert bir şekilde kapatıldı, kurultayın partiyi oyalamak olacağı iddia edildi.

Bu süreç MHP’yi kurultaya götürecek mi götürmeyecek mi bilinmez ancak tabanda yoğun bir yenilenme isteği olduğu görülüyor. Şimdi asıl soru şu: Milliyetçi Hareket Partisi’nin son olağan kurultayında tek aday olan Devlet Bey’i oybirliğiyle seçen üst kurul delegelerine güvenilecek mi, güvenilmeyecek mi?

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2014-03-05 20:07:00Z | http://piczard.com | http://codecarvings.com

Sinan Oğan

Köklü bir siyasi geleneği olan ve demokrasiyle mücadelesini uzun yıllardır sürdüren bir hareket olan Milliyetçi Hareket’in üst delegeleri, MHP için en doğru kararı hiç şüphe yok ki vermeye muktedirdir. Neredeyse 19 yıldır bu partinin ve ülkücü hareketin liderliğini yapmış olan Devlet Bey’e hareketin sevgisi, saygısı ve vefası da sonsuzdur. Ancak, iyi ya da kötü geçirilen bir seçimden sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin bütün karar alma mekanizmalarının içinde yer alacağı bir istişare süreci de kaçınılmaz gözüküyor.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden tutun da HDP’ye ve Büyük Birlik Partisi’ne kadar seçimden istediği sonucu alamayan bütün siyasi partilerde bir değişim yahut da istişare süreci başlamışken ve vekil sayısı ne olursa olsun bir dahaki seçimlere kadar yapılacak çok iş varken, partinin yenilenmesini istemek, istişare yapılmasını talep etmek ve de üst kurul delegelerinin ve tabanın kararıyla partinin kenetlenmesinden yana olmak bir siyasi partiyi oyalamak olarak görülmemeli.

Yapılacak bir kurultayda partisi ve hareketi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, gençken ocaklarda, belli bir yaşa gelince de partinin teşkilatlarında mücadelesini yılmadan sürdüren ve de maddi-manevi tüm benliğini hareket için kullanmaktan çekinmeyecek olan üst kurul delegelerinin kararına saygı duymak ise parti içi demokrasinin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin bütün varlığını isnat ettiği millet egemenliğinin kaçınılmaz bir tezahürü olacaktır.

Eminim ki, delegeler Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel başkanının milyonlarca ülkücünün lideri olacağını, Türk-İslam aleminin bütün yükünü omuzlarında taşımaya talip ve bunu başarabilecek tecrübede bir siyasetçi olması gerektiğini ve de çizgisinde hiçbir kırılma olmadan ömrü boyunca mücadele ettiği davayı  daha ileriye taşıyabilecek bir bayrak yarışçısı olması zorunluluğunu hesap ederek hareket edeceklerdir.

Gözlemlediğim kadarıyla her ne kadar genel başkan adaylarının kendi aralarındaki ve delegelerle arasındaki süreçler kamuoyunca bilinmese de karar mekanizmasının yalnızca delegeler olacağı inancı tabanda hakim. Genel merkezin bir kurultay kararını res’en alacağını ve bu şekilde Türk tarihinin önemli bir figürü olan kurultayın toplanacağını ve İslam’ın en güzel uygulamalarından olan istişarenin gerçekleşeceğini düşünmeyi bırakılsa da bir kenara, delegelerin kararına saygı duyulacağına duyulan ümit hala devam ediyor.

Delege kurultay toplamak için yeterli imzayı vermezse ne âlâ. Delegenin kararıdır, saygı duyulmalıdır. Ancak eğer parti içi muhalefetin iddia ettiği gibi gerekli imzalar toplandıysa da kurultayın toplanması elzemdir, şarttır.

Koray Aydın

Başbuğ Alparslan Türkeş ve onun son genel sekreteri Koray Aydın

Devlet Bey’in genel başkanlığının kurultay sonrasında devam etme ihtimali fazlasıyla mevcuttur.  Parti içi muhalefet de delegenin kararına sonuna kadar saygı duymalıdır.  Ancak delege eğer değişime karar verecekse Devlet Bey, ona duyulan vefa borcunun ödeneceği bir konumda konumlandırılmalıdır. Yeni bir genel başkan seçilecekse de eğer ülkücü hareketin lideri Devlet Bahçeli’nin genç ülküdaşlarıyla yaptığı bir istişare toplantısında yaptığı tarife uyulması ülkücü hareketin kazancı olacaktır: “Bu hareketin iyiliği için hareketin başında, sizin yaşlarınızda mücadeleye başlamış ve benim yaşlarıma kadar hareketin içinde yer almış bir genel başkan olmalıdır.”

Son not: Ahlaksızca, iftiralarla yapılan muhalefetin de aynı şekilde sürdürülen genel merkez taraftarlığının da partide ve Türkiye siyasetinde yeri olmamalıdır. Şu an bazı istisnalar dışında devam eden süreç inşallah devam eder de, karalama kampanyalarının, iftiraların ve daha çirkin şeylerin yer almadığı bir kurultay sürecinin dersi verilir dosta, düşmana.

Not: Fırat Çakıroğlu’nun katillerinin yargılanma süreci bugünlerde devam ediyor. “Fırat’a Adalet Katiline Müebbet” isteğimizi de tekrarlamış olalım.

Leave a Reply